• İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C

10. İstanbul Edebiyat Festivali’nde Sevinç Çokum Özel Programı

10. İstanbul Edebiyat Festivali’nde Sevinç Çokum Özel Programı
Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı’nın iş birliğiyle düzenlenen "10. İstanbul Edebiyat Festivali"nin son günü Sevinç Çokum oturumlarıyla devam etti.

Edebiyat Festivali’nin son gününün ikinci oturumu Sevinç Çokum Özel Programı oldu. İki oturum şeklinde düzenlenen programın birinci oturumunda, D. Mehmet Doğan, Prof. Dr. İnci Enginün, Prof. Dr. Hülya Argunşah ve Prof. Dr. Mehmet Narlı yer aldı.

“Sevinç Çokum efsaneyi yeni baştan örerek, yeni bir hikâye yazar”

Prof. Dr. İnci Enginün “Sevinç Çokum’da Ayrıntıların Önemi” başlıklı konuşmasında, roman ve hikâyelerinde yer alan kelime, sembol, tasvir ve tahlillerin eserindeki kullanım biçimlerini anlam örgüsünü anlattı: “Sevinç Çokum’un bütün eserlerini zevkle okudum ve paylaşmak ihtiyacı duydum. Onun eserleri üzerine o kadar çok yazdım ki, sonunda bazen eserlerini kendim yazmışım gibi hissettim. Eserlerinde kendi ailesinden, eşinin ailesinden izler görmek mümkündür. Romanlarında ve hikâyelerinde yer verdiği ayrıntılar, o ayrıntıları tasviri ve çağrışımları öne çıkar. Özellikle Kırım göçmenlerini anlattığı hikâye ve romanlarında, ayrıntılarda yer verdiği mesela bir isim, bir başörtüsü, bir işleme, aslında romanın bütününe dair bir çağrışımlar dizisi oluşturur. Sevinç Çokum efsaneyi yeni baştan örerek, yeni bir hikâye yazar.”

 

“Sevinç Çokum’u okumak kendimizi, toplumumuzu okumaktır”

D. Mehmet Doğan: “Yakın Edebiyatımızda Sevinç Çokum Etkisi” üzerine yaptığı konuşmaya, Çokum’un hayat hikâyesinden bahsederek başladı: “Sevinç Çokum’un siyasi altyapısı baba, hikâye yazma altyapısı ise anne kaynaklı. Türkiye’nin yokluk ve kıtlık döneminde İstanbul’da doğan Sevinç hanım düşünce ve siyasi şuur olarak babasından etkilenmiş. Babası dini, ahlaki ve insani telkinler yanında siyasi ve fikri bir yol gösterici konumunda. Mesela Abdülhamid’in kötü bir idareci olmadığını söylüyor. Sevinç Çokum eserlerinde kendi hayatından, ailesinin hayatından izleri anlatırken, aslında bütün toplumu anlatır. Son yıllarda Lacivert Taşı ile babasının memleketi Tillo ve Siirt’le bağlantılı bir roman yazdı. Daha önce eşinin köklerine yönelik Kırım’la ilgili eserler yazmıştı. Türkiye’ye sığmayan bir Türkiye var, Sevinç hanım bunları anlattığı gibi, İstanbul’u, Anadolu’ya da anlattı. Sevinç Çokum’u okumanın kendimizi, toplumumuzu okumak olduğunu düşünüyorum.”

 

“Yaşadığını yazan, yazdığı yaşayan bir yazardır Sevinç Çokum”

Prof. Dr. Hülya Argunşah ise “Bir Deneme Yazarı Olarak Sevinç Çokum” başlıklı konuşmasında, yazarın denemelerini ve günlük gazetelerde yazdığı yazıları değerlendirdi. “Sevinç Çokum’un romanları ve hikâyelerinden çokça bahsedilmesine rağmen, denemelerinden pek bahsedilmeyeceğini düşünerek bu yöndeki eserlerini incelemek istedim. Sevinç Çokum’un denemelerinde bir ressamın kullandığı renk ve ışığı, bir bestekârın kullandığı ses unsurlarını, kelimelerle ifade ettiğini görürüz. Subjektif, şahsi, kesin yargılardan ve ispattan uzak tanımı içinde denemenin bütün ayırıcı özelliklerini onun denemelerinde buluruz. Yaşadığını yazan, yazdığı yaşayan bir yazardır Sevinç Çokum.”

“Her roman otobiyografiktir”

Prof. Dr. Mehmet Narlı, “Biyografiden romana Romandan Biyografiye” başlıklı konuşmasında biyografi ve romanın ilişkisinden bahsetti: “Her roman otobiyografiktir otobiyografik olmayan bir roman yoktur. Yazar romanında kendi hayatından izleri yeniden kurar. Kendi hayatından yola çıksa da kendini nesneleştirmek zorunda kalır. Bunlar biyografinin farklı farklı görünme biçimleridir. Anlam okurla tamamlandığı için biyografiden romana romandan biyografiye gitmek mümkün değildir. Bu düşünceler zıt gibi görünse bile birbirini tamamlayan düşüncelerdir. Sevinç Çokum’un eserlerinde biyografik unsurlar üzerine bir çalışma yapılmadığı için bu konuda net şeyler söyleyemeyiz ama kendi ifadelerinden mesela “Lacivert Taşı” romanındaki çocuğun kendi babası olduğunu anlayabiliyoruz. Kendi yaşanmışlığını romanında açık bir şekilde sunmaktan çekinir romancı. Sosyal varlığını doğrudan romana yerleştirmeyebilir ama kendi duygu ve düşüncelerini üsluba sindirir. Sevinç Çokum’un bazı roman ve hikâyelerinde tiplerin ve olayların gerçek hayatında yer alıp almadığını düşünürüm. Bu yazarın ailesi özellikle anne ve kız kardeşlerinin yazarın dünyasında büyük yer aldığını derin bir etkisi olduğunu anlayabiliriz. Sevinç Çokum’un kendini herhangi bir ideolojik kampa dâhil etmek istemediğini görüyoruz. Bir yazarın kendisi hakkında verilen hükümlerin yanlış ve eksik olduğunu söyleme hakkı yok mudur. Vardır. Bunu rahatlıkla söyler Çokum. İdeolojik anlamda bir yere konumlandırılmayı doğru bulmaz. Sevinç Çokum aslında “Sağ” dediğimiz çevreye sıkıştırıldı ve bu sıkıştırma ondaki yazarlığındaki yenilikçi boyutlarını görmemizi engelledi.”

“Yazdıkları evrensel insanın acılarını, tutumlarını yansıtıyor”

Necip Tosun, “Sevinç Çokum’un Öykücülüğü” başlıklı konuşmasında “Çokum benim için çok önemli bir yazardır; çünkü onun öyküleri üzerinden Türkiye’nin geçirdiği süreçleri görebiliyorum.” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Onun öykülerini okuduğumuzda nerelerden geçtiğimizi, bilhassa bizim kuşak adına edebiyat ortamının kıyıcılığını ve sağ sol çatışmasını görebiliyoruz. Yazdığı her şey evrensel insanın acılarını, tutumlarını yansıtıyordu. Sevinç Çokum yeterince değerlendirilemedi. Sevinç Çokum’un öyküleri bize bugün yaşadığımız temel problemleri tek tek anlattı ama yeni yeni duymaya başladık söylediklerini. Bundan sonra kendisine daha dikkatli eğileceğimizi düşünüyorum. Çokum, evi ve aileyi anlatır. Sokağın medeniyet taşıcılığı vasfını biz bugün tartışırken, Çokum bunu 30 yıl önce söylüyordu. Aynı zamanda kadın meselesine de yıllar önce çok sağlıklı bir bakış sundu. 1970’lerin kaos ortamında sağ sol bölünmesinin insanları nereye getirdiğini anlatırken siyasetin getirdiği kamplaşmanın bugüne yansıyan kısmını anlatmış oluyordu. Bir edebiyat eleştirmeni olarak Sevinç Çokum’dan çok şey öğrendim. Türk öykücülüğünün çok önemli bir tonunu yalamıştır ve tamlamıştır.”

“Çokum birçok açıdan edebiyatımızda müstesna bir yerdedir”

“Romanlarındaki Şair Sevinç Çokum” başlıklı konuşmasında Çokum’un gizli kalmış şairliğine değinen Doç. Dr. Ramis Karabulut şunları söyledi: “Türk edebiyatı içinde Sevinç Çokum müstesna bir yerde durur. Türkçeyi ve Türkçenin ifade kabiliyetini zenginleştirmiştir. Zarif ve nezaketli bir üslupla yakın edebiyatımızın çirkinliklerinin dışında kalması takdire şayandır. Kurgu tekniği ve üslup olarak kendini sürekli yenilemiş olması onu özel bir yere koyar. Az sayıda da olsa şiiri vardır. 70’lerin sonlarından itibaren romana yönelmiş. Dolayısıyla şairliği gizli kalmış. Yazdığı 15 roman içinde neredeyse küçük bir şiir kitabı hacminde şiirleri bulunur. Bunları romanların kurgusu içine ve bölüm başlarına yerleştirmiştir.”

“Bakışlar ve Değerlendirmeler Benim İçin Önemli”

Sevinç Çokum, program sonunda yaptığı teşekkür konuşmasında programdaki konuşmacıların yaptığı değerlendirmelerin ve hakkında yapılan araştırmaların kendisi için çok değerli ve önemli olduğunu belirterek başta TYB İstanbul Şubesi olmak üzere festival düzenleyicilerine teşekkür etti.

“Klavyede sayfalara yazılar yazıyorsunuz, ama arkasını boş bırakıyorsunuz. Bu boş kalan beyaz sayfalar bana öksüz gibi gelir. Biraz da yazarın anlatamadığı ya da onun hakkında tam olarak anlaşılmamış şeyleri temsil ediyor gibidir. Yazarın birçok şeyi meçhul kalır aslında. Hiçbir yazarın tam olarak anlaşıldığını düşünmüyorum. Buraya gelip özel bir çaba neticesinde hakkımda düşüncelerini ve değerlendirmelerini ortaya koymuş yaşar, şair ve akademisyenler sayesinde benim o boş sayfalar dediğim arka sayfalar dolmaya başladı. Son derece özgün ve orijinal bakışlardı. Temaları son derece değerliydi. Bu sayede eserlerimle ilgili birtakım anahtarlar verildi bana. Artık bundan sonrası için biraz daha fazla umutluyum. Sadece yaşayanlar değil artık hayatta olmayan yazarlar için de…”

2-032.jpg
3-033.jpg4-025.jpg5-015.jpg
Bu haber toplam 1084 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim