• İstanbul 20 °C
  • Ankara 21 °C

15 Temmuz Bu Milletin Yeniden Dirilişidir

15 Temmuz Bu Milletin Yeniden Dirilişidir
Sanatçı Esat Kabaklı ile 15 Temmuz ruhunu ve sanatta edebiyatta nerede olmamız gerektiğini konuştuk.FATMA GÜLŞEN KOÇAK

Millet olarak 15 Temmuzu yaşadık. Bir sanatçı olarak bu hususta neler söylersiniz?

 Ben 2-3 yıl önce savaşın içine girdiğimizi söylüyordum. “biz savaşın içindeyiz, daha farkında değiliz” diye yazmıştım. 15 Temmuzda resmen Amerika FETÖyü kullanarak bu millete savaş açtı. Bu bir savaştı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve bu milletin dik duruşuyla bunu atlatabildik. Bu milletin feraseti, bu milletin azameti karşısında Amerika yenilmiştir. Biz 1940’tan beri Amerika’nın mandasıydık,  adı konulmayan bir manda devletiydik. Şimdi yiğit bir ses “bu iş böyle gitmez, dünya beşten büyüktür” dedi. Birleşmiş Milletler oturmuşlar İslam’ı kırıyorlar ve İslam birleşemiyor. Uzaktan seyrediyoruz. Belgesellerdeki gibi, aslan sürünün içerisinden bir tane kapar, yer ve öbürleri de bakar ve seyreder. Hep böyle hissederdim ben. İçimizden bir ceylanı almış mesela Libya’yı ya da Mısır’ı, Irak’ı almış, parçalıyor ve biz uzaktan bakıyoruz. Böyle olmamamız gerekirdi. Bu İslam nasıl birleşmez ben halen onun acısını yaşıyorum.

 

15 Temmuz ruhu bu manada bir dönüm noktası olabilir mi?

Elbette. Millet destan yazdı. Amerika mandasını kırdık. 2023’te inşallah tam bağımsız Türkiye’ye ulaşacağız. Hani solcular diyor ya “tam bağımsız Türkiye”diye. İşte tam bağımsız Türkiye’yi biz yapıyoruz! Lafla peynir gemisi yürümez. Öyle olmaz, böyle olur. 15 Temmuz bu milletin yeniden dirilişidir. Bu devletimizin ve milletimizin miladıdır. Ben bu devletin ve hükümetin doğru yolda olduğuna inanıyorum. Hele Tayyip Bey’in gittiği her yola imza atıyorum. Samimi söylüyorum. Bu 15 Temmuz meselesi o kadar kolay atlatılacak bir şey değildi. 15 Temmuz olmasaydı, biz başka türlü dizayna kalksalardı kaç kişi ölürdü biliyor musunuz? Çok daha farklı şeyler olurdu. Bana göre bu millet çok ucuz atlattı. Hem Amerikan hücumunu atlattık, hem FETÖ’yü atlattık hem içimizdeki hainleri temizliyoruz.

Efendim, 15 Temmuz sonrasında gençler meydanlarda sizin eserlerinizle motive oldular. Neredeyse bütün şehirlerde sizin türküleriniz okundu. Size neler hissettirdi?

O türkü gerçekten kim dinlemişse ilk yaptığım günden beri her gittiğim yerde okuduğum zaman bir daha istemişlerdir. Bir kere okuyorum bir daha istiyorlar. Benim amcaoğlum Serhat Kabaklının çocuğu doğduğu zaman yazdığı şiirdir. Yani 1979 yılında yazılan bir şiirdir. Daha sonraları Kabaklı Hocanın vakfının yayınlarından Serhat Ağabeyin bir şiir kitabı çıkmıştı. Bu şiir kitabını ağabeyim bana da hediye etmişti. Bir gün sabah kalktım, sayfayı açar açmaz burası geldi. Kahvaltımı yapmıştım, bağlamam yanımda şundan bir şey çıkacak mı bakayım dedim. 15-20 dakikada bunun iskeleti çıkmıştı sonra irdeledim, uğraştım. Bunu o zamanlar yapmıştım. Tabi ki böyle bir şiiri bütün milletin benimsemesi, zaten milletin damarlarını kutsiyetlerini anlatan bu milletin değerlerini anlatan bir türküdür. Onun için bir kere tutulmaması abes olurdu. Ta Tebrizlerden telefon açıyorlar ve diyorlar ki “hocam çocuklarımız doğdukları zaman kulaklarına ezan okuyoruz ya işte önce ezanı okuyoruz sonra da bu türküyü okuyoruz. Şimdi ta oralardan söylenen sözler bunlar. Yapılışı, kasete okunuşu 1999 yılıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın da çok sevdiğini biliyoruz

Klip çektik. Çeşitli televizyonlarda döndü. Sayın Cumhurbaşkanımızla görüştüğümüzde dedi ki, “Esatçığım bak dinliyoruz ve ağlıyoruz” dedi. Tayyip Bey gerçekten duygu dünyası çok zengin bir lider ve çok etkileniyor.

Sanatçı olarak kitleleri yönlendirmede sanatın gücü nedir?

Tabi ki, meydanlarda  gördünüz gücünü. Müzik ile verilen her mesaj konuşarak verilen mesajdan fersah fersah fazla etki eder karşıya. Yani konuşarak hitap ediyorsan bu yüz birim içinde on birimse, melodiye o sözü döktüğün zaman melodi ile verdiğin zaman bu yüzde yüze gelir. Rahmetli Nevzat Yalçıntaş Hoca amcamın vefatında taziyeye gelmişti. Çıkarken öpüştük, “Kabaklı senin işin bizden çok daha önemeli biliyorsun sen adamın kafasına çakarsın. Biz konuşuruz ama sen söylediğin sözü beyinlere mıh gibi çakarsın” dedi. Meydanlarda Kaç türkü çalındı, toplasanız 10 türküydü hepsi. Halkın istediği türküler bunlardı ve bunlar çalındı.

Efendim, milli ve manevi değerleri sahiplenen kesimler sanatta ve kültürde neden önde değiller?

Bizde bir de, basın bizden olmadığı için, Türkiye’de kuruluşundan beri basın Yahudi’dir. Kuruluşundan beri bizim değildir. Belki yeni yeni basınımız oluşuyor ve o basın da halen kompleksler içerisinde. Halen daha bir örnek vereceği zaman iki tane sağdan verdiyse iki tane de soldan verir. Bir sol gazete soldan verdiği zaman sağa adımını bile atmaz. Bu kompleksleri yenemiyoruz.

Yıllardır bu medya ve bu basın içimize o kadar tabular yerleştirdiler ki, o tabuların istikametinde Avrupa’yı bizim gözümüzde büyüte büyüte biz artık gitarı bağlamamıza tercih ediyoruz. Annemizin örtüsüne, Avrupa’nın giyimini illaki tercih ediyoruz. bu bizde ilericilik, bizde aydınlık diye kabul edildi. Oysa aydınlık ve ilericilik başka bir şeydi. Yobazlık derler, yobazlık başka bir şeydir. Yobaz sabit fikirliliktir. Sen bu gün 80 yıl önce yapılmış bir şeye hala tutturmuş gidiyorsan sen de yobazsın, değişemiyorsun. Dünya değişmiş sen değişemiyorsun. Bu halde biz o tabuları kıramıyoruz, annemizi beğenmiyoruz. Kız çocuğu utanıyor, annesinden önde gidiyor. Ya da arkada kalıyor ki gören birisi varsa bu onun kızı demesinler diye ben çok şahit olmuşumdur. Bu çocuğumuzu yetiştiremememizin, çocuğumuzu bu salaş medyanın ortamına bırakmamız, bu salaş sinemanın ortamına bırakmamızla örtüşen şeylerdir. Oysa çocuğumuz hamurdur, onu kendimiz şekillendirdiğimiz zaman o çocukta öyle bir kompleks olmaz o çocuk benim istediğim gibi olur. O çocuk bilir ki ben büyüğüm. Bize yıllarca küçük olduğumuzu öğrettiler. Bize yıllarca dediler ki, Yunanistan sizin düşmanınız bir de Ermeniler. Oysa biz imparatorluk çocuğuyuz, bizim düşmanımız İngiltere, Rusya, Amerika, Fransa’dır! Biz bir Kardak Adası ile övündük. Oraya gidenler kahraman oldu. Etrafında iki tane botla döndüler. Bizi bu kadar küçülttüler. Bizi Kardak Adası ile uğraşacak kadar küçülttüler.

Sanatta öncü olmamamızın nedeni koca bir Necip Fazıl’ı korkarak konuşuyoruz, bir solcunun yanında. Necip Fazıl, Ahmet Kabaklı Şehremini Lisesi’ne ismini vermişlerdi oradan söktüler. Oysa Burhan Felek, Adbi İpekçi bu gün her yerde halen isimleri duruyor. Bir Kabaklı Hocanın bir tek okula ismi verildi ve oradan da ismi söküldü Amcamın öğretmenlik yaptığı bir okuldur orası. Kendi yazarımıza sanatçımıza sahip çıkmalıyız. Hürriyetten Milliyetten hiç kimse gelip bizi bulmaz. Onlar giderler kendi kalemindeki adamlarla röportaj yaparlar.

Musul ve Kerkük yine gündemde sizin de buralar üzerine eserleriniz var. Musul ve Kerkük bizim neyimiz olur?

 Musul ve Kerkük bizim coğrafyamızdır, Osmanlı coğrafyasıdır. Biz hep türkülerimizde Musul ve Kerkük dedik. Biz hep oraların türkülerini okuduk, derdimiz oralardı. Çünkü biliyoruz ki orada bizim soydaşlarımız yaşıyor, biliyoruz ki oralar bizim coğrafyamızdı. Mesela Harput Türküsü var. “Lütfü gelsin telgrafın başına, Bir tel versin Musul’da kardaşıma” Harputlu Musul’daki kardeşine telgraf çekiyor, yani orası da bizim şehir. Biz İstanbul’dayız, Kocaeli ya da Bursa gibi. Bunu böyle kabul edeceksin. İşte bu Musul ve Kerkük böyle yerler. Adamın kardeşi orada, ona türkü yazıyor. Oralarda yaşamışız, oralarda at koşturmuşuz. Bugün Musul ve Kerkük’teki oynanan oyunlar direk bizimle ilintilidir. Oradaki Amerikalının orada ölmesi umurumda bile değil.

Efendim, yeni nesillere vatan sevgisinin aşılanması için neler yapılmalıdır? Neler öneriyorsunuz?

Bir kere eğitim milli olmalıdır. Bugüne kadar bazı dayatılan, çocuklarımızın beynine işleyen tabuların yıkılması gerekir. Televizyon yayınlarımız o duyguları, milli ve dini duygularımız yüceltecek yayınlarla dolu olmalıdır. Bu duyguları yeşertecek etkinliklerin çok olması lazım gelir. Okulların gidip Çanakkale’yi gezdirmesi gerekir ve bu mecbur edilmeli. Emin Oktay tarihinin değil de başka tarihlerin var olduğunu öğreniyorlar. İşte önemli olan o tarihi bilmek, onların yarattığı tabuları yıkabilmek, bunların dışında da başka şeylerin olduğunu veliler ve okullar vermelidir. Bence böyle yetişir. Ayrıca kendine has sineman olmalı, kendine has tiyatron olmalı, kendine has yazarların çizerlerin olmalı, kendine has sanatçıların olmalı ve bunlar korunmalıdır. Desteklenmeli ve korunmalıdır. Bıktık artık Yeşilçam filmlerinde hoca efendilerin kötü olmasından. Yakın tarihimizde birçok filmde mahallede hocalarla ve çocuklara elif be öğretmesiyle dalga geçiyorlar. Çocuklara Kuranı Kerim öğretmeye çalışıyorlar, çocuklar penceren atlıyor ve kaçıyorlar. Sonrasında da güvercinler uçuyor, sanki özgürlüğüne kavuşmuş gibi. RTÜK neden var, neyi koruyorlar? Sen benim kültürümü taşlıyorsun. Bu yapılan hakarettir ve dava açılmalıdır. 

 

Yeniakit

Bu haber toplam 693 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim