Film sanatının gerek anlatılan hikâyeler ve gerekse yeni biçimsel arayışlar yönüyle bir durgunluk sürecine girdiğini söylemek mümkün. Özellikle sanat sinemasının durum anlatılarına yöneldiğine şahit oluyoruz. Yapımlar, daha çok karakter bazlı bir anlatının izini sürüyor. Filmin biçimsel yapısı da karakterin yolculuğuna paralel olarak şekilleniyor. Tabii sinemanın belki de esaslı son akımı olan Fransız Yeni Dalgası’nın önemli isimleri Godard ve Agnes Varda’nın biçimsel geleneklerinin izinde çektikleri son filmlerini saymazsak.
Seyir ve görme biçimlerini değiştiren hikâyeyi beyaz perdeden ve ekrandan ayırıp izlemeyi kişiye özel şekilde her mekâna taşıyan çevrimiçi yayıncılık da bir gerçeklik olarak önümüzde duruyor artık. Kişiselleştirilmiş izleme deneyiminin anlatıları nereye taşıyacağını zamanla göreceğiz. Seyircinin biricikliğini merkeze koyan bu platformlar, hikâyeye seyirciyi de dâhil edecek yeni anlatı biçimleri geliştirmeye başladı bile. Netflix’te yayımlanan Black Mirror: Bandersnatch bunun ilk örneklerinden.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.