• İstanbul 19 °C
  • Ankara 22 °C

28 Şubat mağdurları af değil adalet istiyor

Fatma Gülşen KOÇAK

28 Şubat mağduru yazar Hayrettin Soykan’ın eşi Gülçin Şenel Soykan da yıllarca mağduriyeti iliklerinde hissetmiş.

“Darbelerin yarasını sarmazsak neticeleri hep daha ağır olarak geri döner” diyen Şenel, şunları söylüyor: “28 Şubat’la hesaplaşmadan, 15 Temmuz’la da gerçekten hesaplaşılabileceğini düşünmüyorum. 20 yıldır haksız yere hapiste yatan gençliklerini cezaevlerinde geçiren insanlar, af değil adalet istiyor.”

28 Şubat Mağdurları bir bayramı daha içeride geçirdi. Ve önümüzdeki Kurban Bayramı’nı yakınlarıyla, sevdikleriyle geçirmek istiyorlar. Bin yıl sürecek denen hain darbenin zulmünü yıllardır çeken mazlumlar artık özgürlük istiyor. 28 Şubatçıların ve FETÖ’cü hainlerin kumpaslarıyla sudan sebeplerle içeri tıkılan hayatı karartılan mağdurlar seçimler sonrası kurulan Başkanlık sisteminden bir çıkış yolu bekliyor. Yoğun ülke gündeminden sıyrılarak bu hafta içeride çile dolduran Müslümanları gündeme getirmek istedik. Mağdurlar içeride tutulurken onların yakınları da başka bir mağduriyet yaşamış oluyor. Bu hafta 28 Şubat mağdurlarından yazar Hayrettin Soykan’ın eşi Gülçin Şenel Soykan ile 28 Şubat’ın tahribatlarını konuştuk. Temennimiz Kurban Bayramına kadar yetkililer bu zulmün son mağdurlarının çilesini bitirmesidir. Hayırlı haftalar dileriz efendim.
 
28 Şubat mağdurları hapishanelerde çile doldurmaya devam ediyor. Bu mağduriyetler nasıl oluştu?
 
YENİDEN YARGILANMA YAPILSIN
 
28 Şubat darbesi bildiğiniz gibi inançlı insanlara karşı yapılmış bir saldırıdır. Kemalist vesayet ve Fetullahçı ikilinin işbirliği yaptığı, müslümanların söz sahibi olmalarını kökünden engellemeye, sindirmeye yönelik bir darbeydi. O süreçte başörtüsü yasakları, İmam Hatiplerin, Kur’an kurslarının kapatılması, çeşitli kanaat ve fikir önderlerinin tutuklanması gibi, toplumda müthiş bir baskı ve yıldırma operasyonu başlatıldı. Bu buzdağının görünen kısmıydı. Arka planda, yüzlerce insanın evleri basıldı, mesnetsiz gerekçelerle tutuklandılar. Bu konuda adaletin sağlanması için, 28 Şubat mağdurlarının hiçbir gerekçe beklenmeden, hakimlerin insafına bırakılmadan, yeniden yargılanmalarının yolunun açılmasıdır. 28 Şubat’ın yargı sürecinin ne kadar düzmece olduğunu gösteren en somut örnek de Salih Mirzabeyoğlu davasıdır.
 
28 Şubat mağdurlarından biri de eşiniz. Sayın Soykan sadece düşüncelerinden dolayı mahkum, şu anda ne durumda davası?
 
Kendisi Eyüp Kaşgari dergahında gözaltına alınanlardan biri. 1999 yılından bugüne kadar süren-sürdürülen dava neticesinde yeniden tutuklanarak cezasını tamamlamasına karar verilmiş. Geçtiğimiz yıl gözaltına alınarak Silivri Cezaevi’ne konuldu. 
 
28 Şubat mağdurlarının gündeme getirilmesi noktasında medya ve STK’lar ne gibi çalışmalar yapıyorlar?
 
HERKES KENDİ EVİNDE
 
Doğrusu bu sene gazetecilerin ve STK’ların daha çok ilgi ve alaka gösterdiklerini söyleyebilirim. Elbette başta Akit gazetesi olmak üzere pek çok medya kuruluşu bu konuyla ilgili oldukça yoğun haberler yaptılar, belgeseller yayınladılar ve konuyu gündemde tuttular. Biz Akademya Dergisi olarak bir imza kampanyası başlattık. Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi de kampanyamıza destek verdi. Bunun dışında Mazlumder hemen hemen her ay, ya Bolu Cezaevi önünde, yahut Çağlayan Adliyesinde basın açıklamaları yapıyor. Konuyu gündemde tutmaya gayret ediyor. Fakat tabii yeterli olmuyor. Çünkü 28 Şubat yıldönümü geçince, “Herkes kendi evinde.”
 
ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKIYOR
 
Daha çok alaka gösterilebilir mi? 15 Temmuz gibi hain bir darbe teşebbüsü geçirmiş, yüzlerce şehit vermiş bir ülkeyiz. Darbelerin yarasını sarmazsak, hesaplaşmazsak neticeleri hep daha ağır olarak döner. 28 Şubat darbesiyle hesaplaşmadan, 15 Temmuz darbe girişimiyle de gerçekten hesaplaşılabileceğini düşünmüyorum. 20 yıldır haksız yere hapiste yatan gençliklerini cezaevlerinde geçiren insanların, af değil adalet istediklerinin, yeniden yargılanmak istediklerinin altını çizmeliyim.
 
Mağdurların aileleri de acılar yaşamakta, nelerle karşılaştınız?
 
Bunun hem maddi hem manevi yönleri var. Babasını sadece hapiste görerek büyüyen çocuklar var mesela. Anneler hem analık hem babalık yapmak zorunda. Bu büyük bir yük. Belki STK’ların mağdur ailelerine destek için biraz çaba sarfetmesi gerekiyor.
 
Hükümetin bu hususta hangi adımları atmasını istiyorsunuz?
 
Hükümet “yeniden yargılama” yolunu açtık diyor. Fakat maalesef o yol dedikleri gibi açık değil. Mahkemelerin çoğu bu konuda başvuruları hiç incelemeden reddediyor.
Bu yazı toplam 507 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim