YSK’nın gerekçeli kararı ise tartışmalara son vermek yerine tam aksine yeni tartışmalara neden oldu. YSK’nın iptal kararı, İstanbul seçimlerini etkileyecek. 23 Haziran’da sandığa sadece adaylar girmeyecek, aynı zamanda YSK’nın kararı da oylanacak. Kimi seçmen Ekrem İmamoğlu’nun mağdur edildiğini düşünerek oy kullanacak, kimi bunu seçimin ikinci turu olarak görecek.
Gerekçeli kararın görüşüldüğü YSK’daki toplantının perde arkasını paylaşacağım ama öncelikle bazı sorulara cevap arayacağım. İptal kararından sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “YSK içindeki 7 çete mensubu hâkim iptal kararı veriyor” dedi. Yetinmedi, CHP grubunda bu isimleri tek tek okuyup yuhalattı.
YSK BAŞKANI NEDEN SESSİZ?
YSK’nın bir başkanı var. Adı Sadi Güven. Başkanın bir görevi de YSK’nın hukukunu korumak. Ben şu ana kadar Sadi Güven’den YSK’nın hukukunu koruyacak bir cümle duymadım. Sadi Güven, iptal kararına karşı çıktı. Bunu anlıyorum. Ancak iptale karşı çıkması başında bulunduğu kurumun hukukunu korumasına ve 7 üyenin çete olarak ilan edilmesine sessiz kalmasını mı gerektiriyor? Yoksa Sadi Güven de Kılıçdaroğlu gibi mi düşünüyor?
Devam edelim.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, bir TV programında “YSK kararını saray yazmış, onlar da imzalamışlar” dedi. Bu söz sadece iptal kararı veren 7 üyeyi değil, muhalefet şerhi yazan 4 üyeyi de töhmet altında bırakacak bir ifade.
YSK Başkanı Sadi Güven’den “Bu kararlar sarayda değil, YSK’da yazılmıştır” diyen bir açıklama gelmedi. Elbette ki YSK polemiklerle uğraşmaz ama “çete” deniliyorsa, “Karar sarayda yazıldı” diye konuşuluyorsa, “Kızılay’da sizi yürütmezler, yüzünüze tükürürler” diye diye tehdit ediliyorsa YSK Başkanı’nın bir şey demesi gerekmez mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.