• İstanbul 19 °C
  • Ankara 21 °C

Adalet, sevgi, hakikat aşkı temel değerlerimizdir

Adalet, sevgi, hakikat aşkı temel değerlerimizdir
Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Himmet Konur, İzmir Şubesinde düzenlenen sohbet toplantısına katılarak “Maddi ve Manevi Değerlerimiz” üzerine bir konuşma yaptı.

Konur yaptığı konuşmada, “Değerler alanı insana mahsustur. İnsan, varlıkları değerlendirme kabiliyet ve kapasitesine sahip bir varlıktır. Bu kabiliyet ve kapasitesi ne kadar artarsa insan da o kadar değer sahibi olur. Sahip olduklarını değerlendiremeyen insan eksiktir. Değerlere sahip olmak yetmez yeni değerler yaratmak da gerekir. Aksi halde insan değerlerin tüketicisi olur. Değerler bir şeyin arzu edilebilir olup olmadığını belirleyen ilkelerdir.  Maddi olsun manevi olsun hayatın her alanı değerlerle ilgilidir. Değerlerin kendi arasında bir hiyerarşisi vardır. En yukarıda bulunan değere temel değer denilir. Bir insanın değer sıralamasının en üst mertebesinde bulunan değer o kimsenin temel değeridir. Bu da insanın -varsa- dünya görüşüne göre değişir. Menfaatinden başka değer tanımayan kişi veya toplulukların temel değeri menfaattir.” dedi.

Filozoflar ve düşünürlerin temel değerin ne olması gerektiği konusunda farklı görüşler öne sürdüklerini  ifade eden Prof. Dr. Himmet Konur sözlerini şöyle sürdürdü:

“Adalet, sevgi, hakikat aşkı gibi erdemler temel değer olarak öne çıkmıştır. Bu ve benzeri erdemler kendini aşmış yüksek karakter sahibi kimseler için temel değer özelliği taşır. Birey ve toplumun benimsediği değerler ahlaki gelişim evreleriyle de yakından ilgilidir. Kohlberg ahlaki gelişim evrelerini “Gelenek Öncesi, Geleneksel ve Gelenek Sonrası” düzey olmak üzere üçe ayırmıştır. Gelenek öncesi düzeyde otoriteye itaat esastır. Cezalandırılan davranışlar kötü, ödüllendirilenler iyidir. Çıkara dayalı bir ahlak anlayışı söz konusudur. Geleneksel düzeyde sosyal çevrenin onayına önem verilir. Başkalarının ne diyeceğine bakılır. Toplumda geçerli olan kurallara uyma eğilimi baskındır. Gelenek sonrası düzeyde ise bireyler otorite veya toplumun genel kabulünden bağımsız olarak iyi ve kötüyü, doğru ve yanlışı anlamaya, tanımlamaya ve belirlemeye çalışırlar. Mevcut sosyal düzeni, kanunları ve ahlak kurallarını sorgularlar. Amacına hizmet etmenleri değiştirmeye çalışırlar. Bunu ancak soyut işlem düzeyine erişenler gerçekleştirebilir.”

“Bu düzeyler bütünüyle yaş ile veya zamanla ilgili değildir. 5-6 yaşındaki çocukların soyut düşünememesi ve dolayısıyla gelenek öncesi düzeye göre hareket etmesi doğaldır. Ancak yaşı ilerlediği halde geleneksel düzeyde kalan hatta ömrü boyunca bu düzeyden çıkamayanlar da bulunmaktadır. Öte yandan soyut düşünceye geçen her insan da ahlaki bakımdan gelenek sonrası düzeye erişemeyebilir. Bu durum maddi ve manevî varlıkların gerektiği gibi değerlendirilememesi sonucunu doğurur. Soyut düşünceye geçebilmek için aileden başlamak üzere bütün eğitim süreçlerini buna yönelik olarak düzenlemek gerekir.”

Dünyada ve ülkemizde ahlaki gelişim evrelerini tamamlayamamaktan kaynaklanan bazı problemlere ilişkin örnekler üzerinde duran Konur, değerler dünyamızı gözden geçirerek bütün hayatımızı değerler dünyamıza uygun hale getirmek için çalışmamız, eğitim-öğretim faaliyetlerimizi de buna göre düzenlememiz gerektiğini belirterek konuşmasını tamamladı.

Söyleşinin sonunda,  Şube Başkanı Levent Ertekin günü anısına Prof. Dr. Himmet Konur’a plaket takdim etti.


img_0176-001.jpgimg_0214-001.jpgimg_0217.jpg

Bu haber toplam 900 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim