Adem Çaylak'tan: “Maket Kabe” ve “Kutsal Pasta” İle Metalaş(tırıl)an Din

Adem Çaylak'tan: “Maket Kabe” ve “Kutsal Pasta” İle Metalaş(tırıl)an Din
Dinlerin varoluş nedeni ve peygamberlerin gönderiliş amaçlarından en önemlisi şirk ve sömürünün ortadan kaldırılmasıdır. Şirk ve sömürü birbirini tamamlayan mekanizma ve uygulamadır.

Dinlerin varoluş nedeni ve peygamberlerin gönderiliş amaçlarından en önemlisi şirk ve sömürünün ortadan kaldırılmasıdır. Şirk ve sömürü birbirini tamamlayan mekanizma ve uygulamadır. Başka bir deyişle şirk ve sömürü, aynı gerçekliğin farklı izdüşümleridir.  Dindar bir toplumda sömürünün beslendiği en önemli kaynak şirktir. Tevhid dinini hakim kılmayı amaçlayan peygamberlere karşı çıkışın en önemli nedeni, toplumun maddi ve manevi kaynaklarını sömüren “mütegallibe” ve “ekabir” güruhunun bundan mahrum kalma güdüsüdür. Kureyş’in ileri gelenlerinin tevhid eksenli Muhammedi davete karşı çıkışlarının ardında inançtan ziyade, Mekke ve Kabe’nin yönetimini elinde bulundurduğu için hac mevsimi ve haram aylarda (dört ay) yapılan ibadet, kurban adak ve ticaretten elde ettikleri büyük gelir ve iktidardan mahrum olma güdüsü yatıyordu. İslam peygamberinden önce de Kabe, tüm Arap kabileleri için kutsaldı. İslam öncesinde Arap kabileleri, savaşılması yasak dört haram ayda hac vazifesini yerine getirmek, Mekke ve Taif’te bulunan büyük putlarına ibadet etmek, kurban adamak ve Ukaz pazarında ticaret yapmak için Mekke’ye akın ederdi. Başka bir deyişle haccın hem ibadi hem ticari boyutu vardı.

Dolayısıyla tevhid, Allah’ı birlemek anlamının ötesinde, insanı ve toplumu içsel (enfüsi) ve dışsal (afaki) bir biçimde sömüren anlayış, mekanizma ve uygulamalara karşı duruşun bir ifadesidir. Aslına bakılırsa tevhid, yeryüzünde toplumsal, iktisadi ve siyasi adaletin tecellisidir. Bir toplumda şirkin ortadan kalkması demek, o toplumun zihni ve kalbi düzeyde Allah’ı birlemesi anlamına gelmez. Şirk, toplumda sömürünün tasfiyesi ve adaletin temini ile ortadan kaldırılacak bir ameliyedir.

Ali Şeriati’nin ifadesiyle, geçmişten gelen birikimsel sürece bağlı olarak zamanla, “dinin kültürü” yerine “kültürün dini” hakim olduğu olduğu için, din ve iman duygusu, günümüzde modern söylem formu ve pratikleri içinde her geçen gün metalaştırılmaktadır. Metalaştırıldığı oranda şirke ve sömürüye “hizmet” edilmektedir. Geçmişin politeist (çok tanrıcılık) ve pagan (müşrik) toplumlarında görüldüğünden daha fecaat durumlar, modern hurafelere bürünmüş dindarlığın zihniyet ve uygulamalarına yansımaktadır. En son Üsküdar Belediyesi’nin Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde inşa ettirdiği Kabe maketi ve Zile Müftülüğü’nün içinde ayetlerin yazılı olduğu Kur’an’ı Kerim’e benzer Kutlu Doğum pastası yaptırması örnekleri, bilinçli olmasa da,  dine dair “meta fetişik pagan kültürü”nün modern versiyonundan başka bir şeye “hizmet” etmemektedir. Maket Kabe’nin önünde Kur’an okuyanlar, ihrama girenler ve tavaf edenlerin dini duygularını araçsallaştırmaya ve metalaştırmaya hizmet etmenin karşısında durmak, şirke ve sömürüye karşı çıkmaktır. Ayrıca özellikle son yıllarda devletleştirilen din anlayışı ile hepten bağlamından çıkartılan ve adeta tiyatral bir sirk gösterisine dönen Kutlu Doğum haftası etkinlikleri, ancak Kur’an biçimli bir yaş pasta yapımı ile zıvanadan çıkarılabilirdi. Müşrik toplumların tanrıları için helvadan yaptıkları putları acıkınca yemelerini çağrıştıracak şekilde, Kutlu Doğum pastasının da kesilerek yenilmesi ameliyesi, bu işi yapanlar farkına varsa da varmasa da, hatta çok iyi niyetle böyle bir işe kalkışsa da, dini metalaştıran şirk ve sömürü dinine hizmet ettiklerinin farkında bile değillerse, artık din anlayışlarını kontrolden geçirmelerinin zamanı gelmiş ve toplum olarak buna tepki göstermek bir vecibe halini almıştır.

Devamı için: http://www.milatgazetesi.com/Maket-Kabe-ve-Kutsal-Pasta-Ile-Metalastirilan-Din/68756#.VTifvCHtmko

Bu haber toplam 394 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim