• İstanbul 20 °C
  • Ankara 26 °C

Adem Çaylak'tan: Tanrı Dağı Kadar Rus, Hira Dağı Kadar Müslüman!

Adem Çaylak'tan: Tanrı Dağı Kadar Rus, Hira Dağı Kadar Müslüman!
Türkiye’den 20 kadar akademisyenle birlikte, Kırgızistan’ın Bişkek ve Kazakistan’ın Türkistan bölgesindeydik.

Geçen hafta (19-24 Mart), Ankara Düşünce ve Araştırma Merkezi (ADAM) koordinatörlüğünde, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Kazak-Türk Ahmet Yesevi Üniversitesi işbirliği ve TİKA desteği ile 2. İpek Yolu Konferans’ı için Türkiye’den 20 kadar akademisyenle birlikte, Kırgızistan’ın Bişkek ve Kazakistan’ın Türkistan bölgesindeydik. Türkiye, Kırgızistan ve Kazakistan’dan otuza yakın akademisyenin katıldığı Manas ve Ahmet Yesevi üniversitelerinde düzenlenen oturumlarda bölgeye dair pek çok konu tartışıldı. Ayrıca, bölgede görkemli bir bayram şeklinde kutlanan Nevruz kutlamalarını takip ettik.

Gerek Bişkek gerek Türkistan’da gözlemlediğim hususların başında, bölgede hala Rus etkisinin büyük bir varlığa sahip olduğudur. Özellikle şehirli Kırgız ya da Kazakların çoğunlukla kendi aralarında Rusça konuştuğu, okullarda Rusça’nın ikinci eğitim dili olarak başat olduğu, kariyer yapmak ve elit sınıftan olmak için Rusça’nın önemli olduğu bir coğrafya hala etkisini göstermektedir. Kırgız ya da Kazakların milliyetçiliklerinin Rusya’dan ziyade daha çok bölgede diğer etnik unsurlara ve Türklere yönelik işlevsellik kazandığını gözlemledim. Bu itibarla, Türkiye’de daha çok milliyetçi çevreler tarafından çokça dile getirilen “Türk dünyası” söyleminin romantik, mit ve tek taraflı aşktan ibaret olduğu izlenimini edindim. Elbette birkaç günlük gözlemle böylesi bir yargıya varmak zorsa da, özellikle Rusya, Belarus, Kazakistan ve Kırgızistan tarafından imzalan gümrük birliği sürecinin Kırgızlar ve Kazaklar üzerinden büyük bir heyecan yarattığı her halinden belli olmaktadır. SSCB’nin yıkılmasından sonra kendi haline terk edilen ve oldukça yoksullaşan bölge, büyük medeniyet birikimine rağmen, Rusya ile ciddi siyasi, ekonomik ve toplumsal bağlar içinde bir hayat sürmektedir. Amerika ve Çin’in Rusya etkisini azaltacak iktisadi girişimleri ve üçüncü unsur olarak Türkiye’nin TİKA, üniversiteler ve diğer kurumlar üzerinden tarihi bağları dikkate alarak büyük yatırım ve harcamalarına rağmen bölge, kanımca “Tanrı dağı kadar Rus” hakimiyetinde bir gelişim göstermektedir. Türkiye, bölgeye ilişkin başta eğitim ve diğer alanlarda büyük harcama ve hamleler içinde olmasına ve “özümüz bir” söylemi ve tarihi bağlar üzerinden bir ilişki kurmasına rağmen, bunun karşılığının yeterince alındığı söylenemez. Aksine, Kırgız ya da Kazakların, “Kırgız Türkü” ya da “Kazak Türkü” gibi kavramlardan pek hoşlanmadığı anlaşılmalıdır. Bölgeyle, Kırgız ya da Kazakları sözüm ona “kurtarıcı” bir söylem ve eylemle bir ilişki kurulmasından kaçınılmalı, onları anlayan etkileşime dayalı bir ilişki biçiminin önü açılmalıdır.     

Devamı için: http://www.milatgazetesi.com/Tanri-Dagi-Kadar-Rus-Hira-Dagi-Kadar-Musluman/67944#.VRP0evmsWCo

Bu haber toplam 1020 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim