• İstanbul 17 °C
  • Ankara 26 °C

Ak Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı ile söyleşi

Fatma Gülşen KOÇAK

HAYIR OYU VERMEK GERİYE GİTMEK DEMEKTİR

Referandum sürecinde sahada en etkin çalışan siyasilerden birisi olan Ak Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı ile köprüden önceki son çıkış olan refarandumu CHP zihniyetini ve ülke gündemindeki önemli meseleleri konuştuk.

Ülke olarak zor dönemeçlerden geçiyoruz. Özellikle hala karar verememiş vatandaşlarımız için size soruyorum, neden “EVET” demeliler?

Kararsızlığın olması insanların olması, bir Ak Partili ve milletvekili olmanın dışında beni hayrete ve düşünce ifade eden sorular zihnimde oluşuyor. Adam diyor ki “evet çıkarsa ben biterim”. Bunu Dolmabahçe Stadının yanında 39 tane polis kardeşimizi şehit eden, kandildeki tarla faresi diyor. Biz de arazide bazen rastlıyoruz, “bakacağım” diyenlere. Neye bakacaksın, binlerce katliamdan en son hali bu 39 polisimiz. Bunlar evet çıkarsa biz biteriz diyorlar, sen daha neyi düşüneceksin. Almanya’ya gidenler bilirler, büfeden bir bardak su almaya kalksan cebinde Alman parası olmasa Dolar vesaire olsa alamazsın. O parayı almazlar. Bana kendi paramı ver derler. Kendi kültürlerine bu kadar bağlıdır. Almanca bilmezsin lala lala yüzüne bakar, anlamıyormuş gibi. Hâlbuki bilir ama benim lisanımla konuş der. Bu kadar gururlu milliyetçi Alman, gururunu ayaklarının altına almış ve Türkçe gazete çıkarıyor, Avrupa’da yaşayan Türkleri etkilemek için. Durum böyle iken benim kardeşim hala “bakacağım” diyor. Ne diyelim yani bizim ona bir şey diyecek halimiz yok. Erbakan Hocanın bir sözü bu tip kronik vakalarda aklıma gelir. Hoca derdi ki; “Cenabı Hak kullarını çok sever, sen sandığa gidip yarabbi benim belamı ver dersen o da belanı verir” derdi. Ama biz bela istemeyeceğiz, rahmet isteyeceğiz.

 Allah’a çok şükür görüntü itibariyle evet oyları çok ciddi manada müspet. Ama bu vatanda ben yaşıyorum, ben bu toprağın çocuğuyum, geleceğim iyi olsun, çoluk çocuğum iyi yerlerde yaşasın ve güçlü bir devletin zengin vatandaşı olma yolunda ilerlemesi için mücadele düşünen ve kafasında bu tür düşünülemez olan bir insanın hayır oyu vermesi düşünülemez ve çılgınlık halidir. Kemal Kılıçtaroğlu bir şekilde bir zulüm makinasının içine düştü, kendisi bile hayır oyu veremez. Hayır oyu vermek geriye gitmek demektir.

Evet demenin anlamını 15 Temmuzları bir daha yaşamak istemiyoruz diye okuyabilir miyiz?

Evet. 15 Temmuzu tekrar yaşamamak için yapılacakların en başında 16 Nisan referandumunda “EVET” demek geliyor. 15 Temmuzu yaşama sebebimiz, gruplara bölündük. Alevi, Sünni, Kürt, Türk olduk. Bize deklare edilen ve bizim kültürümüzde olmayan bölünmelere tabi olduk. Bize biçilen o rolü üstlendik ve figüran olduk. O figüranlığın neticesinde bölük pörçük olduk. 100 senedir küresel hırsızlık vardı. Bizim topraklarımızda ve coğrafyamızda süren bir küresel hırsızlıktı. Bizim bölünmemizden faydalanarak o küresel hırsızlık sürdü. Hala daha devam ediyor. Babanın kucağında ölen o ikizi görüyorsunuz, bu en son örneğidir. Bu topraklarda bu bölünmeye rağmen milletin bir kısmı feraset gösterdi. Kendi kendimizi yönetmek istiyoruz, biz beraberlik içinde olmak istiyoruz dedi. 15 Temmuzda küresel hırsızlar “YOK” dediler. “Biz müsaade etmiyoruz, biz size ne rol biçtiysek onu oynayın” dediler. Biz de olmaz dedik, yaşadık. Bunu yaşamamak için en önemli ortamlardan birisi birlik ve beraberliktir. Birlik ve beraberlik olunca bu tip şeyler yaşanmaz, belki farklı tip şeyler yaşanabilir.

 

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a milletimizin olağanüstü bir sevgisi ve güveni var. Bu sevgiyi nasıl yorumluyorsunuz?

Tayyip Bey bu ülkede çok taşları yerinden oynattı. O taşlar yerinden oynarken rahatsız olanlar oldu. Rahatsız olanların alışkanlıkları, kültürleri, kendi iklimlerinin rahatı bozulduğu için Tayyip Beye düşmanlık yapıyorlar. Mesela eskiden ciddi ve rahat hırsızlıklar vardı, şimdi olmuyor mesela. Eskiden devlet parası ile pahalı pahalı şampanya ve şarapları içiyorlardı, şimdi içemiyorlar. Belediyelerin, kaymakamlıkları, valiliklerin ve bakanlıkların kasalarından vesaire. Biz 1994te Büyükşehir Belediyesini aldığımızda Florya Sosyal Tesisleri özel insanlara açıktı. İçeride eski lokanta barlı bir yerdi. Milletin kasasından alınmış çeşit çeşit içkilerin bulunduğu bir yerdi. Bedavadan da içiyorlardı. Biz belediyeyi alınca Reis ile beraber gittik oraya, kapıya bir tekme açın buraları bir daha burada devlet parası ile içki yok ve burası millete açık olacak dedik. O gün bu gündür sosyal tesislere bakın, padişahlardan kalma köşklere millet rahat rahat burası benim babamın dedemin evi diye gidiyor. Önceden dedesinin evine girmek yasaktı.

 

CHP zihniyeti bu milletin değerlerine neden düşman?

 Ben bunu mecliste yaptığım konuşmada da formülize etmiştim, “Beyaz Adam” diye, Siyonizm güdümlü emperyalist hırsızlar. Aklınıza küresel hırsızlardan kim geliyorsa, bunların hepsi bir sistem kurmuş ve içeride bunların birlikte çalıştıkları distribütörler var. Bunların en önemli distribütörlerinden bir tanesi Cumhuriyet Halk Partisi, kötülüklerin anası parti. Bu ülkede ne kadar kötülük, fenalık, musibet, bela, şer varsa hepsinin altından bunlar çıktı. Adam diyor ki, “padişah ile beraber Allah’ı da tahtından indirdik” diyor. Bunu söyleyen Cumhuriyet Halk Partili, Tokat milletvekili. Bunun ilerisi gerisi yok ki, adamın bakışına bakın. O Hüsnü Bozkurt, Konya vekili, demek ki bunun beyin sünger olmuş. Sözcü gazetesi ve yazarları geçen bana da bulaştılar (Özdil) bunlar şimdi hepten sıyırdılar. Çünkü hakikaten hırsızlık dönemi bitti. Eskiden milletin parasıyla şampanya içiyorlardı, şimdi köpek öldürene mahkûm oldular. Ben Fatih’in çocuğu olduğum için köpek öldürenin ne olduğunu biliriz, köpek öldüren en ucuz şarap. Şimdi buna mahkum olunca hepten kafalar sünger oldu, apaçık millet düşmanlığı yapıyorlar.

 Dışarıda da batı medyasında ve batı cenahında Tayyip Erdoğan’a karşı korkunç bir kin ve nefret var. Bunun sebebi nedir?

Düzenleri bozuldu. Sen kalkıp Davos’ta asrın en zalim devlet başkanına katilsin dersen, Birleşmiş Milletlerde bütün televizyonların canlı yayında verdiği bir anda emperyal devletlerin de bulunduğu bir yerde sen “Dünya beşten büyüktür” diye meydan okursan böyle olur. bu bir mukadder, bu Tayyip Erdoğan Ahmet Mehmet meselesinden ziyade Cenabı Hakkın çizdiği bir istikamettir. Ha Tayip Erdoğan’ın eliyle oluyor ha milletin ferasetiyle oluyor. Dedelerinin yüzü suyu hürmetine bu millete bir meyil daha verdi. Millette destek verdi, o da adam çıktı, milletin adamı çıktı. Ötekiler gibi bırakıp kaçmadı. Şimdi adam düşman tabi. Hem hırsız diyordu, hem soyuyordu, senin paranı yerken seni de garson olarak kullanıyordu. Sen dedin ki yok olmaz böyle, haliyle adam da sana düşman.

Avrupalının, Amerikalının, İsraillin bu kadar açıkça kampanyalara girmesi, müdahale etmesi, üzerimize F-16’larla bomba yağdıran o hainlere “onlar bizim ilişkide olduğumuz insanlar” diyerek sahip çıkması her şey artık açık oynanıyor demek. Bizim burada yapacağımız tek bir şey var, birlik ve beraberlik.

Dünyada mazlumlar için Türkiye son kale. Bu son kaleyi korumak için başka neler yapmamız gerekiyor?

Yapacağımız bir şey var, 80 milyon vatan evladı bir olsun. Aleviliği Sünniliği Kürtlüğü Türklüğü sağcılığı solculuğu bir tarafa bırakıp en azından müşterek faydalarımız için birlik ve beraberlik içerisinde olmak mecburiyetindeyiz. Bundan başka bir güç yok, bundan başka da bizim kurtuluşumuz yok. Ben onu 15 Temmuzda tam burada Vatan Caddesinde gördüm. Başı açık bir hanım kuaförden çıkmış belki bir düğüne gidiyor veya düğünden geliyor. Bakıyor tantanaya başlıyor, “Allahu Ekber diye bağırmaya. Aksaray meyhanesinde kafayı çekmiş sarhoş, şişeyi kırmış masada sarhoş ağızla Allahu Ekber diyor. Bunu yaşatmak lazım. İçmesin içsin o ayrı dava ama bu birliği bu beraberliği muhafaza etmeliyiz. Çünkü başka çıkışımız da yok başka kurtuluşumuz da yok. Cumhurbaşkanı kefen giydim diyor ya, 80 milyon insan kefen giymek mecburiyetinde. Kefen derken o ruh halinden bahsediyorum. O ruh halini kuşandığımız zaman istedikleri gibi gelsinler. 80 milyon insanı öldürecek halleri yok. farz edelim ki öyle bir şey olmuş. Bizim bu İstanbul’un sokaklarındaki köpekler kediler, hepsi birer tank zırhlı kesilip bu hainlerin karşısında durur. O ruhu biz gösterirsek, o ağaçlarımızdaki tünemiş kuşlar da ona destek verir, F-16 kesilip bu hainlerin üzerine bombalar yağdırırlar. Ama bu bilinç meselesi, ben bu bilinci kısmen yakaladığımızı düşünüyorum.

15 Temmuz ruhunu Kılıçdaroğlu bile hala anlamamış. Milletimizin 15 temmuz destanı hakkında ne dersiniz?

Bize sen kedisin diyorlar. Sen bilmezsin, George bilir, Hans bilir diyorlar. Sen bu işlerden anlamazsın bu işlerden diye hem kültürel hem sosyal hem de siyasi olarak kuşatılmıştık. Hem kabullenemiyoruz, hem sıkılıyoruz karşı geliyoruz. Siyasi tercihlerde de yanlışlarda bulunduğumuz için bir türlü düze çıkamamıştık. Fakat 15 Temmuzda millet “ben aslanların torunuyum” dedi ve bunu hatırladı. Ben Sultan Süleyman’ın torunuyum. 15 Temmuzda millet “ey beyaz adam biz senin bize yaftaladığın gibi kedi değiliz, biz aslanız”. Aslan kedi doğurmaz dedi ve aslanlığını gösterdi. İnşallah bu ruhu kaybetmez ve artarak gider. Hayır cephesindeki arkadaşlarımıza bakıyoruz, yüzde sekseni doksanı iyi olsun diye hayır veriyor. Ben Beşiktaş’ta falan bakıyorum, çok samimi şekilde çalışıyor, gayret ediyorlar. Muhasebe, beyin sistemi doğru, iyi olsun istiyor. Ama veri yanlış girince hesapta yanlış oluyor. Sen bu sahtekarın bu yalanlarıyla istikamet alırsan nereye gideceksin. Aylarca işçisine memuruna maaş veremeyen bir devlet vardı. Şimdi kenar mahallede bakıma muhtaç bir fukara yatalak bir hastası varsa ona maaş bağlayan bir devlet haline geldik. Bunlar apaçık ortada, ama böyle arkadaşlarımız var. bunların üzerine gidip gözlerine inmiş o kataraktı açacak bir merhamet damlası, kulağına bir merhamet damlası ile açmak gerekir.

Fetöye CHP’nin destek öncesinde ve sonrasında destek olduğunu düşünüyor musunuz?

Burada yüzde doksan CHP diyebiliriz, hiç çekinmeden. Az önce bütün kötülükleri anasıdır derken laf olsun beri gelsin diye söylemedim. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkede, hatta kendinde bile benim şu huyum kötü diyorsan bunun sebebidir. O kadar kötü ve rezil bir harekettir, ihanet hareketidir. 1960lı yıllarda Cumhuriyet Halk Partisinin keşfettiği bir adamdır FETÖ denen takkeli şeytan. CHP genel sekreteri Kasım Gülek’in keşfettiği piyasaya sunduğu kişidir. O tanıştırdı, o büyüttü, onlar devlete soktu. Hikmet Çetin’in referanslarıyla dünyada kendilerine konumlama yerleri buldular. En sonunda da 2002de biz iktidara gelince baktık ki böyle birileri var. Bunun da anası babası, nasıl PKKnın da anası babası CHP ise Güneydoğu’daki o uygulamaların neticesi PKK zuhur etmişse bu belanın da anası CHP’dir. Şimdi tabi bize yüklemeye çalışıyor. Ben bildim bileli bunlarla hiç geçinemedik. Hiçbir zaman geçinemedik. Elimizde delil yok bir şey yok. Durup dururken de adamı suçlayacak halimiz yok. Ama o zaman için dediğimiz, kanaat önderidir, öyle ya da böyle etrafına insanlar toplamış. Sahibinin hatırı var hesabına bir şey söylenmemiştir. Ama neticede ilk açık verdiği zaman tokadı yedi ve bundan sonra da yiyecek. Bizimle hiçbir şekilde alakası yok. Bizim üzerimize yıkmaya kalmasın yani.

Son olarak refarundum öncesi milletimize mesajınız nedir?

Önümüzde bir hafta kaldı. Şu 7 günü seferberlik ilan edelim. Avrupa’daki köydeki şehirdeki amcaoğlu teyzeoğlu dayı yeğen gelin damat torun bir seferberliğe gidelim. İnsanlarımız eline alsınlar fihristi. Ben arayacağım söyleyeceğim diyen varsa gelsin biz kendi telefonumuzdan açtırırız. Arasınlar, bu badireyi atlatalım. Bir daha yüzde 12 oy almış bir parti Selahattin Demirtaş gibi insanlar 80 milyonu parmağının ucunda sallayamasın. En azından bu milletin Ak Partilisi MHPlisi, CHPlisi HDPlisinden de oy alabilecek ortalama bir insan bu ülkeyi yönetsin. Bir daha bir senede bir buçuk senede değişen hükümetlerin olduğu o karanlık günlere geri dönmeyelim. Bu bizim köprüden önceki en son çıkışımızdır. Bir daha bu fırsatı yakalayamayız. 1915’te nasıl son nefeslerini verip 100 yılımızı çizdiler, şimdi 16 Nisanda da önümüzdeki yüzyılın torunumuza kadar istikbalimizi çizeceğiz. Bu bizim meselemiz de değil, dünyanın insanlığın meselesi. Çünkü bu küresel hırsızların karşısında kimse durmuyor, duramıyor. O manada da dünyayı ilgilendiren bir şeydir. Onun için ben arkadaşlarımızı dostlarımızı seferberliğe davet ediyorum.

Bu yazı toplam 852 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim