• İstanbul 14 °C
  • Ankara 21 °C

Akhisar; İsaların, Ahmetlerin, Zariflerin, Salihlerin Şehri

Akhisar; İsaların, Ahmetlerin, Zariflerin, Salihlerin Şehri
Portre/Fahri Tuna

Ak kalpli ak gönüllü ak yüzlü insanlar diyarı.

Ak yüzlü ve ak sözlü.Alınları gibi sözleri ve yüzleri de ak bu şehrin insanlarının.

İddia ediyorum: Herhangi bir Akhisar sokağında herhangi bir evin kapısını çalın: Size kapıyı ya güler yüzlü bir hanım, ya zarif bir bey açacaktır, şaşırmayın sakın. İkram izzet muhabbet dolusu bir sofra ile karşılayacaklardır sizi. ‘İki dünyayı aynı düzlemde birleştirmiş adam’ Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar’ın Akhisar’ı tanıdıktan sonra ‘büyülendim’ demesi bundandır.

Arı duru tertemiz gönüllü insanlardır Akhisar ahalisi. Tebessümleri de zarafetleri de bundandır. Bundan, bunca, bunladır. 

Bir şehir çoğu kez bir isimden ibarettir aslında. Ankara Hacı Bayram-ı Veli’den ibarettir mesela, Eskişehir Yunus Emre. Kırşehir Âhi Evran’dır da Konya Mevlâna.

Peki Akhisar kimdir?

Hemen söyleyelim. Şeyh İsa Hazretleridir. İçinizden bazıları ‘Bu Şeyh İsa da nereden çıktı arkadaş?’ diyebilirsiniz. Haklısınız. Akşemseddinle çağdaş, Akşemseddinle hâldaş, Akşemseddinle türdeş olduğu hâlde, birincisi ne kadar meşhur ve mâlum ise ikincisi o kadar bilinmezdir, evet. Büyüklerin şöhretleri beş asır sonra aynı olacak diye bir kural yok, değil mi ama.

İşte Akhisar, diyar-ı Şeyh İsa’dır.

Hacı Bayram’ı Veli’nin yoldaşı Şeyh İsa’dan bize armağandır, mirastır, emanettir Akhisar.

Sonra kitaplı şehirdir Akhisar. Kitaplı kütüphaneli. İki yüz sekiz yıllık tarihî Zeynelzade Kütüphanesi başka hangi şehirde var Allah aşkına. Düşünen okuyan yazan şehirdir Akhisar.

Alınlarının sözlerinin yüzlerinin aklığı en çok bundandır Akhisarlının.

Akhisar, Manisa nam vilayete bağlı bir ilçe, evet. Hani şu şehzadeler şehri Manisa’ya. İzmir’in yoldaşı, arkadaşı, ayaktaşı Manisa’ya. İşte Akhisar, Manisa’nın bir ilçesi. Ama… Aması var işte.

Bir ilçe ki ilinden geri kalır yanı yok; hatta birçok alanda ileride bile. Bir ilçe düşününün, ülkesindeki yemeklik zeytinyağının yüzde 68’ini tek başına üretiyor olsun. Bir ilçe ki futbol takımı Süper Ligin tozunu attırsın ama il merkezinin takımı iki üç lig altlarda bulunsun. Bir ilçe ki nüfusu, tarihi, kültürü il merkeziyle yarışır olsun.

Bir ‘merkez’, ‘taşra’sının bu başarı güç ve zenginliğini kabul edebilir mi sizce?  Ettiğinin örneği yok. Etmez - maalesef- kolay kolay. Etmemiş de zaten. Ama atasözlerimizin de her şeyi açığa çıkartmakta üstüne yoktur: ‘Güneş balçıkla sıvanmaz”; ‘hiçbir başarının üstü örtülemez.’ Yüz altmış sekiz bin Akhisarlı, ülkemizdeki seksen bir ilin en az ellisinden ‘daha bir vilayet’ olduğunun bilincindedir, şahidiz buna. Giden gören tanıyan herkes de şahittir zaten.

Bir sosyolojik kanun daha size: Bir şehrin bir yerleşimin belediye başkanı, o şehrin ortalamasını yansıtır. Çünkü o halk seçmiştir onu. Halk her zaman kendisine en çok benzeyene gönül verir.

Bu satırların yazarı yirmi beş yıl belediye yöneticiliği beş yıl da vali danışmanlığı yapmış, gitmediği şehir görmediği yönetici neredeyse kalmamış biridir: tecrübe ve gözlemle konuşmaktadır.

Yaptığı hizmetleri anlatmayan, yaptığı eserleri misafirlerine göstermek için çaba sarf etmeyen, projelerinden hayallerinden bahsetmeyen tek bir belediye başkanı tanıdım ben ömrü hayatımda: Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı. Üstelik üst üste üçüncü dönemi olduğu hâlde. Ve yardımcıları Ömer, Latif, Ali Beyler de aynı onun gibi: Saygılı edepli candan. Üç söyleyip on üç, yirmi üç dinleyen. Kırk düşünüp taşınıp bir hareket eden. Usulet ve suhuletle hareket eden bir yönetim tarzı onların ki.

Şeyh İsa Hazretlerinin Kayseri’den Ahkisar’a dönüşünü sembolize eden beş yüz elli sekiz yıllık geleneksel Çağlak Festivali’ni, her yerde görmekten bıktığımız beşinci sınıf bir kasaba şovundan çıkartıp adım adım geliştirerek bir kültür sanat şölenine, bir düşünce ve tasavvuf softasına dönüştürmüş durumdalar.

Bir yandan yeteneği olan gençlerin yarınlarda yazar sanatçı olabilmeleri için yazarlık atölyeleri, masal anlatıcılığı kursları düzenlerken diğer yandan kitap üzerine kitap yayımlıyorlar. Akhisar Türküleri albümüyle hem yöre kültürünü tanıtıyorlar bizlere, hem de gönül telimizi titretiyorlar zahir.

Türküler dedim de: Başkan Salih Hızlı’nın şehre gelen misafirlere armağan ettiği Akhisar Türküleri albümünü ben de dinledim elbet. Hüzün yumağı türkülerle karşılaştım. ‘Çalın davulları çaydan aşağı’ diyen bir Selanik, ‘Vardar Ovası Vardar Ovası / kazanamadım sıla parası’ diyen Üsküp türkülerini hatırlattı ezgiler bana. Nedenini sorup soruşturdum. Bugünkü Akhisar halkının büyük çoğunluğu, meğerse Selanik’ten göçen 1924 Mübadili Türklerin torunları yahut Makedonya’dan Anavatana göçmek zorunda kalan Evlad-ı Fatihanmış, şaşırmadım.

Ovayı, göz alabildiğince uzanan zeytin bahçelerini, fabrikaları, Akhisar’daki bolluğu zenginliği bereketi görünce şaşırmadım.

Çalışkan mütevekkil kalbi şükreden insanlar diyarı zira Akhisar, gördüm bunu. Her giden gören de şahitlik eder buna.

Yemelik veya içmelik leziz zeytinler sunmakla kalmamış, birbirinden değerli yazarlar sanatçılar şarkıcılar da armağan etmiş ülkemize Akhisar.

Kubbealtı camiasının temel direklerinden merhume İlhan Ayverdi Hanımefendi, başarılı romancımız ve popüler oyuncumuz, Sultan II. Abdülhamit’in yaveri Tahsin Paşa’yı canlandıran Bahadır Yenişehirlioğlu, müthiş sesi ve doğallığıyla gönüllerde taht kuran Kibariye, o şehirde doğma büyüme ulusal değerleri Akhisar’ın.

Ha bu arada Akhisar’ın Teyo Emmisi Amerikan Ahmet’i de unutmayalım: Çağlak Festivali’nin en büyük zenginliklerinden ve renklerinden biriymiş Ahmet Amca. Yaptıkları kadar anlattıklarıyla da. Akhisar’da Amerikan Ahmet’in Uçurtması çok meşhur. Ahmet Emmi’nin anıları da Akhisar Zeytini kadar şifalı lezzetli huzur verici. Oturduğunda hemen etrafında on beş yirmi kişi toplanıveren, konuştuğunda kahkahanın bini bir para, hayal gücü zaman ve mekân ötesi bir yerli kahraman merhum Amerikan Ahmet.

Bir örnek mi istediniz, anlatayım: Ahmet Amcamız, bir Çağlak Festivali’ne zamanın İstanbul Valisi Fahrettim Kerim Gökay’ı davet etmiş. Vali Bey de ‘bir mani çıkmazsa gelirim, Ahmetçiğim’ demiş. Günler geçmiş, festival günü gelmiş, sabah öğle ikindi. Fahrettin Vali görünürde yok. Derken İstanbul’un üstünü kara bir bulut kaplamış. Ortalık kararmış birden. İstanbul güpegündüz karanlıkta kalmış. Herkes telaşlanmış, kıyamet mi kopuyor ne. Olağanüstü Hâl ilan edilmiş, afet merkezleri harekete geçmiş, millet camilere duaya koşmuş. Fahretttin Vali ‘n’oluyor’ diye bir bakmış, uzmanlara inceletmiş, ‘efendim İstanbul’un üzerinde dev bir uçurtma var, karanlığımız bu sebepten’ raporunu almış. Vali bey ‘Uçurtmada bir mesaj, yazı yok mu dürbünle baktırın?’ demiş. Bakmışlar, ‘var efendim, ‘Bekliyoruz sayın valim, Ahmet’ yazıyor’ demişler. Vali Bey, ‘Eyvah, Akhisarlı Ahmet bu. Söz verdik Çağlak Festivali’ne gideceğiz diye, iş güç telaşeden gidemeyince Ahmet kardeşimizi kızdırdık. Çabuk bana Akhisarlı Amerikan Ahmet’i bağlayın’ diye emretmiş.

Aramışlar taramışlar, Akhisar Kaymakamı da devreye girmiş. Festival alanında bir çadırın içinde Amerikan Ahmet’in izini bulmuşlar. Ama Kaymakam Beyin ricasına rağmen Bizim Ahmet, Vali Beyle konuşmayı kabul etmiyor. Sitemli kırgın üzgün. Araya Belediye Başkanı, şehrin hatırı sayılır büyükleri girmiş, zar zor görüşmeye ikna etmişler Amerikan Ahmet’i.

Fahrettin Kerim Vali, ki aynı zamanda İstanbul Belediye Başkanıdır, bizim Amerikan Ahmet’ten bin bir özür dilemiş, “yoğun işlerim nedeniyle ihmal ettim, beni affet Ahmetçiğim, sana devlet sözü veriyorum. Seneye Çağlak Festivali’ne geleceğim, çek şu dev uçurtmanı İstanbul’un üzerinden, şehir zifiri karanlıkta, hayat durdu. Lütfen, Allah aşkına senden rica ediyorum sevgili dostum’’ deyince ikna olmuş ve uçurtmasını geri çekmiş. İstanbul da böylece kurtulmuş, hayat normale dönmüş.

İşte Akhisar’ın yerel kahramanı Amerikan Ahmet’in böyle sekiz on hikâyesi var dillerde dolaşan. Biz dahi duyduk işittik, mutlu olduk.

İşte Akhisar budur. Akhisarlı budur.

Bereketi kadar neşesi, iyiliği kadar tebessümü, duruluğu kadar cömertliği de içinde, içlerinde, içerisinde barındıran yarıştıran kaynaştıran insanlar diyarıdır.

Çok değil, yüzlerce binlercesini değil; Şeyh İsa Mahallesi Muhtarı Zarif Amca ile hanımı Fikret Yengemizi tanıyın, bu hükümlerimiz için ‘az bile yazmışsınız’ diyeceksiniz, eminiz.

Akhisar, akların, akyüzlülerin şehri.

Akhisar İsaların, Ahmetlerin, Zariflerin şehri.

Akhisar Salihlerin, Ömerlerin, Latiflerin, Alilerin şehri.

Akhisar Umutların, Muratların, Barışların şehri.

Akhisar İhsanların, İyilerin, İyiliklerin şehri.

akhisar-seyh-isa-vasiyetnamesi1.jpgakhisar-zeynelzade-kutuphanesi-giris-yazisi.jpg

Bu haber toplam 934 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim