Zarrab davasına iki tür tepki var.
Biri, toptan retçi. İtiraftır, iftiradır ne dökülürse Zarrab’ın ağzından, ayırmaksızın hepsini aynı torbaya tıkıştırıp çöpe atanların tepkisi.
Diğeri ise Türkiye’nin bağımsız bir duruşla, tek taraflı Amerikan ambargosunu takmama hakkını rüşvete göz yummaktan ayıranlarınki...
Zarrab’ın ambargoyu dolanırken Ankara’da kurduğu şaibeli, yılışık ilişkiler ağını ayrı bir yere koyuyor, ikisini bir tutup birlikte paketlemiyorlar.
Ve ülkelerinin egemenlik haklarını sonuna kadar savunup İran’la ticaretin arkasında dururken...Bu ikinci paketteki rüşvet dağıtıldığı iddialarının üstüne gidilmesini, gerçeğin ortaya çıkarılmasını, varsa görev ve yetkilerini kötüye kullananlar, yanlarına kalmamasını, suça bulaşanların soruşturulup cezalandırılmasını istiyorlar.
Fakat toptancılar yaygaracı, şirret. Ayırmacı yaklaşımdan rahatsız oluyor, ağızlarını bozarak saldırıya geçiyor, kuru gürültüyle gargaraya getirerek fırsat vermiyorlar anlaşılmasına.
Mandacı diyorlar, emperyalizmin uşaklığıyla yaftalıyorlar, satılmış hain karası çalıyorlar, FETÖ ağzıyla konuşmakla suçluyorlar, şantaja çanak tutmakla itham ediyorlar vesair.
Devamı: http://www.karar.com/yazarlar/akif-beki/ne-rusvete-sessiz-kal-ne-abdye-boyun-eg-5591#
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.