• İstanbul 14 °C
  • Ankara 17 °C

Alaattin Karaca: Devlet ve sanat

Alaattin Karaca: Devlet ve sanat
Cemil Meriç, “Sosyoloji Notları”nda (bkz. “Şiir ve Nesir”), “Türk intelijansiyası önce saraya yaltaklandı, sonra devlete.” der.

 

Kanaatimce bizde entelektüel ve sanatkâr kıtlığının sebeplerinden biri budur! Çünkü sanat ve devlet, araçları, işleyişleri ve amaçları itibarıyla birbirlerinden oldukça farklıdır. Devlet, her şeyden önce, gücünü ve sosyal nizamı korumayı ve sürdürmeyi amaçlar. Bunu kanunlar ve kolluk kuvvetleriyle, “icbar” ederek yapar. Oysa sanat ve tefekkür, icbar ile değil aşkla yapılır. Ayrıca devlet, “vatandaş” kavramıyla insanları bir kalıp içine sokmak, “koro” hâlinde görmek eğilimindedir. Âkif’in “Toplu vurdukça yürekler…” mısraına böyle bakmak da mümkün. İyi de yürekler “toplu vurabilir”; yani tahayyül, tahassüs ve tefekkür; dolayısıyla sanatsal ve fikrî etkinlikler, bir kalıba sokulabilir mi? Elbette hayır! Ama “devlet baba”, “bekâ”sı ve sosyal nizamın yürümesi için “vatandaş”tan bunu bekler. Hatta ideolojik aygıtlarıyla sanata ve fikre müdahil olmak ister. Meselâ, kendine tehdit olarak gördüğü eserleri ders kitaplarına almaz. Cemal Süreya’nın “Dikkat Okul Var” şiirindeki şu mısralar, aslında bir tehdit olarak görüldüğü için “siteden kovulan” tüm şairlerin ortak şikâyetini ve devletle sanat arasındaki ezelî çatışmayı dile getirir:

“Bütün çocuklar anlar da

Okul kitaplarına girmez benim şiirim”

Sonra, devletin ideolojik aygıtını simgeleyen bir tabela: “Dikkat okul var!” Bu tabela görüldü mü, şiir biter artık:

“Bu şiir burda biter

Dikkat okul var!”

Bence bu mısralar, devletin “buyurgan” metoduyla, şiirin asla yan yana gelemeyeceğine işaret ediyor. Çatışma da buradan kaynaklanıyor zaten. Şairin “Şiir Anayasaya Aykırıdır” demesi boşuna değil!..

***

Hâsılı, fermanla sanat yapılmaz. Bunu, Mimar Sinan’la Kanûnî arasında geçtiği rivayet edilen şu olayda görüyoruz: Sultan, Süleymaniye Cami’nin bir an önce bitirilmesini ister; çünkü devlettir, eserin emirle bitirileceği kanaatindedir. Koca Sinan, “Ortada dört ve çatık kaş” düşünüp durur… Saatler sonra; “Sultanım, külliye bitti, Mektebi ve Dârüşşifa’yı tamamladım!..” der. Oysa ortada bir şey yoktur; ama eseri muhayyilesinde bitirmiştir! Bu olay gösteriyor ki, sanat, fermanla yapılmıyor; emir, muhayyileyi, zihni, sanatsal/fikrî etkinliği harekete geçiremiyor… Ama bunu “sırt hamalları”nın anlaması zor! (bkz. Ece Ayhan, “Olamaz” şiiri).

Devamı: http://www.karar.com/yazarlar/alaattin-karaca/devlet-ve-sanat-4428

Bu haber toplam 709 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim