• İstanbul 12 °C
  • Ankara 10 °C

Amina Siljak Jesenkovic: Temmuz’u asla unutma!

Amina Siljak Jesenkovic:  Temmuz’u asla unutma!
Hüzünlü topraklarda yürüyenler yabancı değil. Onlar benim yakınlarım. Sayıları Srebrenitsa’da 8.372 kişi, 15 Temmuz’da ise 252 acımız, hüznümüz, hasretimiz aynı.
İlkine soykırım diyoruz ikincisine ihanet. Evimden 1.440 kilometre uzaktaki Boğaz Köprüsü bana bir buçuk kilometre uzaklıktaki Vaso Miskin Caddesi kadar yakın.
 
Temmuz’u unuttuğunda Bijelo Dugme grubunun, yani Goran Bregoviç’in eski bir şarkısı. Bitanga i Princeza (Serseri ile Prenses, 1979) albümünden. ‘Temmuz’u unuttuğunda, her şey olup bittiğinde, o zaman da seni rastlasam, mutlu olmayacaksın, önsezim var…’ sözleriyle başlıyor şarkı.
Temmuz’u ne biz Bosnalılar unutabiliriz, ne de siz Türkler. Evasıt-i Temmuzu kastediyorum. Temmuz’un ortalarını, 11’i ile 15’ini. Evet, acı dinmiyor. Öldüğünü sandığımız fakat yaşayan, ebediyen yaşayacak olanların sayısı bizim tarafta 8.372, sizin tarafta 252. İçimizdeki hüzün birbirine çok benziyor.
 
Srebrenitsa, gümüş anlamındaki srebro kelimesinden türetilmiş. Çevresinde bulunan gümüş madenlerinden… Çevresinde şifalı sular var, farklı pınarlar farklı hastalıklara iyi gelirmiş. Biri de göz hastalıklarına. Gözü görmeyenler, göz hastalıkları olanlar o su ile yüzünü gözünü yıkar, iyileşirmiş. Sevdiklerini kaybetmiş, toplu mezarlıklarda kemiklerini aramakla hayatlarını geçirenler, kemiklerini bulup yakınlarını defnetmeyi hayatlarının ana hedefi haline getirenler, gözlerine Guber Kaplıcaları’nın şifalı sularından sürmez olmuşlar.
 
Kaybedenler diyorum, fakat kendilerinden daha çok sevdikleri evlatları, eşleri, kardeşleri cüzdan veya değersiz bir şemsiye değil ki onları kaybetsinler! Kaybetmek fiilinin anlamında kaybedenin de dikkatsizlik, vurdumduymazlık, ilgisizlik payı var! Yakışıksız kaçıyor. Peki, hangi fiili kullansam? Sevdiklerini faşist Çetniklere çaldırmışlar mı desem? Çaldırmak fiilinde de öznenin sanki bir kabahati var. Dilim varmıyor…
 
İnsanların gözlerinden dile kolay, yirmi beş yıldır seller akıyor. Her ev Yusuf’unu yitirmiş Ken’an ili. Anneler, dul kadınlar, kızlar, kız kardeşler, yirmi beş sene öncesinin bebeleri bile birer Yakub’a dönüşmüş. Toplu mezarlıklarda Yusuf’larının kanlı gömleklerini arıyorlar. Çoğu zaman sadece o gömlekler sayesinde sevdiklerini tanıyabiliyorlar. Rüyalarında o gömlekleri görüyor, o gömleklerin kokularını hissediyorlar. Geceler uzuyor, kâbuslara dönüşüyor. Gözlerinin nuru bir daha dönmeyecek, bunu biliyorlar. Tek tesellileri, sevdiklerinin kemiklerini bulup defnetmek… Cenaze namazlarıyla uğurlamak ve yattıkları yeri, mezar taşını bilmek.
 
Darko Cvijetiç, Priyedor’un köylerinden birinde 1968’de doğmuş bir yazar, şair, dramaturg. Faşist olmayan bir Sırp! (Mensup olduğu ulusu yazdığımda, biraz tereddüt ettim: ya bana kırılırsa? Bosna Hersekli gayr-ı Müslim bir yazar desem daha mı doğru acaba?) ‘Kız kardeşin defin merasimi’ başlıklı bir şiiri var. Priyedor’un, Srebrenitsa’nın, Bosna’nın nice şehir ve kasabasının acısını anlatan bir şiir.
Bu haber toplam 398 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim