Cumhuriyet’in meclislerinde mebusluk tevcihi edebiyatçılar için Ankara’yı bir ikbal kapısına çevirdi. Ankara’nın İstanbul’dan sonra edebiyatın merkezîliğine talip olması tabiî bir sürecin neticesi değildi.
Akşam gazetesi 1946 yılı Kasım ayında okurlarını ilgilendirmeme pahasına bir ilana yer veriyor: “Bay Sermet Muhtar Alus’un matbaamıza uğraması yahut yazı işleri müdürüne telefon etmesi rica olunur.” Alus, o yıllarda Akşam’ın yazarı. Belli ki telefon henüz yaygınlık kazanmamış. Kendi yazarlarına sayfa sütunlarından seslenmeye mecbur kalmışlar. Sonra telefon her eve girdi, ardından elektronik ortamda haberleşmeyi sağlayan e-postalar bu türden duyuruları bir anda eskitti. Teknolojinin son hamlesi sosyal medya ile birlikte iletişim kurmak sıradanlığın ötesine geçti. Sosyal medya sadece ilişki biçimlerini değiştirmedi, edebiyatın en hassas kaynakları olan hatıra, mektup ve günlüğü de ölüme götürdü. Artık hepsi, hafızanın nostaljik birer malzemesi.
Devamı: https://www.yenisafak.com/hayat/ankara-edebiyatin-merkezi-mi-tasrasi-mi-3506269
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.