2016 yılının ilk Şairler Meclisi’nde Âdem Karafilik, Ali K. Metin, Halit Özdüzen, İbrahim Eryiğit, İsmail Bozkurt, Mehmet Kurtoğlu, Mustafa Akgül, Rukiye Aydın, Talip Işık ve Vedat Güneş adlı Ankaralı şairler yer aldı.
Etkinlik öncesinde bu tür programlara olan ilgi ve katkının azlığına dikkat çeken Eryiğit, bu konuda çözüm önerisinde bulunmak isteyenlere söz verdi. Ankara’daki kültür-sanat etkinliklere katılımın TYB dışındaki diğer sivil toplum kuruluşlarında da az olduğu vurgulandıktan sonra, etkinliklerin duyurularının sanal ve gerçek dünyada tam anlamıyla gerçekleştirilmediği sonucuna varıldı. Diğer yandan, bu tür etkinlikler programlanırken zamanlamanın da göz önünde tutulması gerektiğine dikkat çekildi. Üniversitelerin bir kısmında bu haftanın ya final sınavları olduğu, bir kısmının ise yarıyıl tatiline girdikleri belirtildi.
Çözüm odaklı bu tartışmanın ardından şiir okumalarına geçildi. Alfabetik sırayla sahneye davet edilen şairler şiir üzerine düşüncelerinden birkaç cümleyle bahsederek, birer şiir okudular. Etkinliğe katılan davetliler de şiirlerini okudular. Bunlardan en dikkat çekeni ise Ferdi Kankaynar adlı üniversite öğrencisi oldu.
Ali K. Metin’in şiirini okumaya başlamadan önceki söylediği şu cümleler günümüz şiirinin çıkmazlarının başlıca nedenine dikkat çekmesi açısından manidardı: "Şiirin anlamından ve öneminden son zamanlarda giderek kuşku duyar hale geldiğimi söylemeliyim. Şiir kendimize ve hayata ne katmaktadır diye baktığımda doğrusu pek öyle ümitvar olamıyorum. Sahteliklerle dolu bir kültürü şiir yoluyla da çoğaltıp duruyoruz. Hayata dokunmayan, hayatımıza etkisi olmayan uydurma, ıvır zıvır metinlerle nefesimiz boş yere tüketiyoruz. Birbirimizi kandırmayalım. Bu durumu sorgulamak zorundayız." Şiiri ciddiye alan her şairin bu cümleler üzerine düşünmesi ve kendini sorgulaması gerektiği kanaatindeyim.
İbrahim Eryiğit, 15 Kasım 2014 tarihinde vefat eden şair A.Vahap Akbaş hakkında kısa bir konuşma yaparak, merhumun İnşirah adlı şiirini okudu. Ardından, Türkiye Yazarlar Birliği’nin Akbaş’ın anısına yayınladığı A.Vahap Akbaş Kitabı’nın etkinlik bitiminde katılımcılara hediye edileceğini belirtti.
Talip Işık ise bir anlamda Ali K. Metin’in haklı endişesine su serpercesine şunları söyledi: “Şiir güzel sözdür. İnsanlık tarihinin en eski şarkısı, en eski metinleridir. Binlerce yıl öncesine baktığımızda Hint edebiyatında da Arap edebiyatında da nazım nesir olarak ortaya çıkmıştır. M. Akif Ersoy’un şiir tarzına baktığımızda da aynı üslubu, yani nazım nesri görürüz. Şiirin kafiyeli ya da serbest vezinde yazılmasının bir önemi yoktur. Önemli olan şiirin sahip olduğu özellikleri şiire yansıtabilmektir. Hem ses hem mana bakımından şiirin güçlü olması, kelimeler arasındaki uyumun, ahengin sağlanmasıdır şiiri şiir yapan. Sözün de insanın da özüdür şiir.
İnsan kendinden olana nasıl sahip çıkıyorsa şiirine de öyle sahip çıkmalıdır. İşte o zaman duygular hakikat olur, insan sözünün arkasında durur. Program öncesi şair dostum Mehmet Kurtoğlu’yla sohbet ederken ‘Feodalite’ şiirinden dolayı başına gelen olumsuzlukları anlattı. Ben de esprili bir şekilde: “Şiiri inkâr etseydin”, diye takıldım. O da gülerek: “O olur mu? Hâkime yine olsa yine yazarım” diye cevap verdi.
Şiire yani kendimize sahip çıkmak da böyledir. Burada sahtelik yoktur. Şiirin hayatımızdaki gerçekliği, sahici duruşu vardır. Çünkü şiir, yüreğimizin sesidir. Yaşadığımız coğrafyanın, bu toprağın sesidir. Şairler en güzel şiirlerini aynı şekilde söylemeye devam edeceklerdir.
Şimdi şiirin besmelesiyle ‘Bize şah damarımızdan daha yakın olan sevgilinin adıyla’ başlamak istiyorum söze. Vaveyla /Susku denizi/.”
Şairler Meclisi şairlerle izleyiciler arasında yapılan soru-cevap şeklinde sohbetin ardından sona erdi.
İbrahim Eryiğit
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.