Emperyalizm, saldırganlığı ve gasp etmeyi kurumsallaştırmış bir kavramdır.
Kişilerin görev süreleriyle sınırlı çalışmaz, sabırlıdır, yıllara uzanan yeniden yapılanmayı gerçekleştirir, kendisine göre uygun bir zamanlamayla tekrar kapınıza dikilir.
Anti-emperyalist mücadelede en tehlikeli seçenek, “püskürtme harekatını” yarım bırakmaktır.
Mesela, 1974’te Kıbrıs’ta, Girne-Lefkoşe hattı eksenli bir üçgen toprakla yetinseydik, yaniGazimağusa’ya kadar tanklarımızla inip, o stratejik sınırı çizmeseydik, bugün çoktan geri dönmüştük!..
Amerikan yönetimi, dönemin “Bağlantısızlar Bloku” liderliğine oynayan ve bu arada Sovyetler Birliği’yle sıcak flörtü olan Başpiskopos Makarios’tan kurtuluş formülünde Türkiye’nin harekatını o üçgenle sınırlı görüyordu, çünkü “yarım kalmış harekatın” o alandan itilebileceğini çok iyi biliyordu.
14 Ağustos’ta başlayan ve yalnız üç gün süren 2’nci Harekat, Türk birlikleri ve mücahitlerinin etrafında yığınak yapan, tacizlere başlayan Rum kuvvetleriyle, adaya Gurka birliği sokup Türkiye’yi dengeleyecek askeri düzenlemelere kalkışan İngiltere’ye ve 6’ncı Filo’yu hareketlendiren ABD’ye net cevaptır.
Kimse bir yere gitmiyor, göndereceğiz…
Barış Pınarı bölgesinde şu anda yaşanılan fiili durum benzer niteliktedir.
“Gideceğim” diyen Amerika, askeri yığınak yapıyor.
Amerika’dan doğan boşluğu dolduran Rusya, PKK-YPG ile askeri üslerde devir teslim törenleri düzenliyor.
Devamı: https://www.star.com.tr/yazar/harekati-tamamlamak-zorundayiz-yazi-1495176/
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.