• İstanbul 15 °C
  • Ankara 23 °C

Aydın Ünal: “Yakarsa dünyayı garipler yakar”

Aydın Ünal: “Yakarsa dünyayı garipler yakar”
70’lerin sonuydu. Şehrin kenarına tutunmuşuz. Köylü değiliz, şehirli hiç değiliz. Evlerimizin kapılarını kilitlemiyoruz;duvara bir omuz atsalar girerler, içeride de çalacak bir şey bulamazlar. Hırsız bile itibar etmiyor. Yakınlardan silah sesleri geliyor.
Umursamıyoruz. Televizyon yok. Seyirlik eğlencemiz açık hava sineması; bir de bombalı pankartları izliyoruz. Hayatın da kıyısındayız, ölümün de.
Kızlar evlerden kaçıp mutsuz evlilikler yapıyor. Komşunun oğulları darp ve gasp suçundan hapse düşüyor. Komşu Cemal karısını dövüyor. Sınıf arkadaşım Şevket adam öldürmüş, müebbet yatıyor. Yaşamadığımız kesin, ama ölü de değiliz. Kar evin içine yağıyor, zatürree oluyor ama ölmüyoruz. Verem Hastanesi’nin çöplüğünden bulduğumuz serum lastiklerinden sapan yapıyoruz, ölmüyoruz. Mahalle çeşmesinden kükürtlü su içiyor, ölmüyoruz. “Sağcı” ve “solcu” olmadığımız için dayak yiyor, ölmüyoruz. Arabaların arkasına takılıp düşüyor, frensiz bisikletlerden yuvarlanıyor, ölmüyoruz. Trafik kazalarında, iş kazalarında, karakollarda ölmüyoruz. Kör kurşunlarla ölmüyoruz. Belki de bunun için, büyüklerimizin ellerine silah veriyor, “öldür!” diyorlar; yaşamayanların yaşamayanları öldürmesini izliyoruz. Okumayı duvar yazılarından söküyoruz. Bizi kimse sevmiyor biliyoruz. Asker bizi sevmiyor. Polis bizi hiç sevmiyor. Politika bizi umursamıyor. Devlet bizi bilmiyor. Bir Eylül sabahı, mahalleyi asker kuşatıp, evlerden gençleri yaka paça toplarken devletle tanışıyoruz; devletin de varlığımızdan haberdar olduğunu, epeydir bizi izlediğini o zaman kavrıyoruz. Ülkenin, şehrin, yoksul mahallemizin üzerine büyük sessizlik çöküyor. Konuşmazdık zaten, yine konuşmuyoruz. Belediye otobüslerinde saatlerce dışarıya bakıp sınırsız, sonsuz, prangasız hayaller kurabiliyoruz. Ayakkabı boyarken, simit satarken hayaller kuruyoruz. Atölyelerde, fabrikalarda hayallere dalıp kollarımızı çarklara kaptırıyoruz. Umuttan başka tutunacağımız dal yok; kimi zaman onu bile yitiriyoruz. Cızırtılı radyoda bize hitap etmeyen nutuklar; bir de uzak ülkelerin dillerinde yabancı mı yabancı şarkılar.
Bu haber toplam 553 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim