• İstanbul 18 °C
  • Ankara 19 °C

Ayhan Demir: Üsküp’ün ortasında Burmalı Camii

Ayhan Demir: Üsküp’ün ortasında Burmalı Camii
Yazılı tarihi binlerce yıl öncesinden başlayan Üsküp, her devirde, önemini muhafaza etmeyi başarmış bir şehirdir. Üsküp’ün bir başka özelliği, Gazi Evrenos Bey tarafından, İstanbul’dan önce fethedilmiş olmasıdır.

Üsküp, en parlak yıllarını Osmanlı döneminde yaşadı. 1391’den itibaren şehrin muhafızı Paşa Yiğit Bey tarafından yönetilen Üsküp, o döneme kadar görülmemiş bir şekilde, imar edildi. Vardar Nehri’nin sol kıyısında, kısa bir sürede, Rumeli’nin en mühim merkezlerinden biri kuruldu.

Osmanlı idaresi altında tam 523 yıl geçiren Üsküp, inşa edilen camiler, medreseler, hanlar, hamamlar, köprüler, çeşmeler ve dükkânlarla, Balkanlar’ın en gözde şehirlerinden biri haline geldi. 

Üsküp’ün başına gelen en kötü şey, 1698 yılındaki Avusturya işgalidir. General Pikolomini, işgalden iki yıl sonra terk etmek zorunda kaldığı bu şehri, Gazi Baba tepesine yerleştirdiği toplarla bombardıman etti. Tüm şehir, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve Yahya Paşa Camii başta olmak üzere, bu yıkıcılıktan nasibini aldı.

Osmanlı, fethettiği topraklarda, hiçbir zaman Batılılar gibi davranmadı. Ancak insanlar gibi, şehirlerin, devletlerin, dolayısıyla milletlerin de bir kaderi vardır. Bir dantel misali ilmek ilmek işlenen Üsküp, Birinci Balkan Harbi’nde zarar görmesinden endişe edilerek, tek kurşun sıkmadan 26 Ekim 1912’de Sırplara bırakıldı.

Üsküp, bu tarihten sonra Sırp-Hırvat-Makedon Krallığı ve Yugoslavya idaresinde kaldı. 1991’den itibaren Makedonya’ya ve halen Kuzey Makedonya’ya başkentlik yapmakta olan Üsküp, fiziken ve ruhen, Osmanlı izlerini muhafaza ediyor. Öyle ki, Vardar’a doğru dönüp derin bir nefes aldığınızda, ciğerlerinize havadan daha fazla Osmanlı tarihi dolar.

Osmanlı’nın Balkanlar’dan çekilmek zorunda bırakılması, Üsküp’ten birçok şeyi aldı götürdü. Türk tarihine verilen zararların hangi birini anlatalım?

Vardar Nehri’nin ikiye böldüğü şehrin bir yakasında Türkler, Arnavutlar, Boşnaklar ve Çingeneler; diğer yakasında Makedonlar, Sırplar ve diğer Hristiyan etnik unsurlar ikamet ediyor.

Şehrin iki yakasını bir araya getiren Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, bunlardan sadece bir tanesi. Bu köprü, 2002 yılında, bir dizi restorasyondan geçti. Şehir Anıtları Koruma Kurulu, restorasyon yazışmalarında, köprünün adını “Justinyen Köprüsü” ve “Taş Köprü” olarak andı. Yetmedi, köprü mihrabiyesinin karşı tarafına, bir plaket yerleştirildi. Üzerine şu yazıldı: “1689 yılında bu köprüde, Kumanova dükü Karpoş asıldı.”

Devamı: https://m.yeniakit.com.tr/yazarlar/ayhan-demir/uskupun-ortasinda-burmali-camii-31072.html

Bu haber toplam 488 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim