• İstanbul 18 °C
  • Ankara 16 °C

Başkanlık sistemine geçerken

Namık AÇIKGÖZ

İn­san­lık, yö­ne­tim bi­lin­ci­ne ulaş­tık­tan son­ra, pek çok yö­ne­tim şe­kil­le­ri saf­ha­la­rın­dan geç­ti. Si­te dev­let­le­rin­den, feo­dal yö­ne­tim şe­kil­le­ri­ne, im­pa­ra­tor­luk­lar­dan mo­nar­şi­le­re ka­dar iri­li ufak­lı yö­ne­tim şe­kil­le­ri tec­rü­be edil­di. Şu an­da po­pü­ler olan ve kut­sal­laş­tı­rı­lan yö­ne­tim sis­te­mi “de­mok­ra­si­” ve “cum­hu­ri­ye­t”. Tür­ki­ye ola­rak da de­mok­ra­si­nin “par­la­men­ter de­mok­ra­si­” ola­nı­na de­mir at­mış va­zi­yet­te­yiz. Fran­cis Fu­ku­ya­ma­’ya ba­kar­sak, ge­li­nen son nok­ta bu “de­mok­ra­si­” nok­ta­sı; hem de “li­be­ral de­mok­ra­si­”. Üs­tad, “Li­be­ral de­mok­ra­si, in­san­lı­ğın ge­le­bi­le­ce­ği son nok­ta­dır.” di­ye­rek dü­şün­ce­si­ni “ta­ri­hin so­nu­” şek­lin­de ta­rif et­miş­ti. 

Bı­ra­kın bir kaç yüz yıl ge­ri­ye git­me­yi, 1900’le­rin ba­şın­da ya­zı­lan ka­si­de­le­re ba­kı­yo­rum da şa­ir­ler, pa­di­şah­lı­ğın so­na er­me­ye­ce­ği­ni zan­ne­dip “Dün­ya dur­duk­ça dev­le­tin var ol­su­n” di­ye dua­lar eden şa­ir­ler­den, öl­me­yip de ya­şa­yan­lar, 1923’te sal­ta­na­tın, mo­nar­şik sis­te­min so­na er­di­ği­ni; hâ­ki­mi­ye­tin şa­hıs­la­ra de­ğil, mil­le­te ait ol­du­ğu­nu gö­rün­ce, o du­ala­rı için ne­ler dü­şün­müş­ler­dir aca­ba?

Mo­nar­şi di­ye bir şey var­dı

Da­ha ön­ce­ki za­man­lar gi­dil­di­ğin­de de du­rum ay­nı­dır. Gün ge­lip im­pa­ra­tor­lu­ğun so­na erip cum­hu­ri­ye­tin ku­ru­la­bi­le­ce­ği­ni, de­mok­ra­si­ye ge­çi­le­bi­le­ce­ği­ni ha­yâl bi­le ede­me­yen­le­re sor­say­dık, “En gü­zel yö­ne­tim şek­li mo­nar­şi­dir.” di­ye­cek­ler­di. 

1789’dan be­ri; ya­ni Fran­sız İh­ti­la­lin­den be­ri de in­san­lık “de­mok­ra­si­” bü­yü­sü­ne ka­pıl­mış va­zi­yet­te. F. Fu­ku­ya­ma da­hil hiç kim­se yö­ne­tim sis­te­mi­nin de­ği­şe­bi­le­ce­ği­ne inan­mı­yor.  Tıp­kı 300 yıl ön­ce, mo­nar­şi­le­rin so­na erip de­mok­ra­si­ye ge­çi­le­ce­ği­ne kim­se­nin inan­ma­ma­sı gi­bi ya­ni.

İn­san­lı­ğın üret­ti­ği hiç bir şey du­ra­ğan­laş­ma­mış, her an bir de­ği­şim ya­şan­mış­tır. Yö­ne­tim şe­kil­le­rin­de de ben­ze­ri bir du­rum ya­şa­na­cak­tır.  Ge­le­cek  on yıl­lar ve­ya yüz yıl­lar ye­ni yö­ne­tim şe­kil­le­ri­nin or­ta­ya çık­ma­sı­na sah­ne ola­cak­tır. Me­se­la ben, en azın­dan dev­let zih­ni­ye­ti­nin bü­yük de­ği­şim­ler ge­çi­re­ce­ği­ne ve bu­na bağ­lı ola­rak ege­men­lik, iç hu­kuk, mil­let­le­ra­ra­sı hu­kuk, ti­ca­ret hu­ku­ku gi­bi hu­sus­la­rın ye­ni­den di­zayn edi­le­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum. Ve bu sü­reç­te, re­fah se­vi­ye­si art­tık­ça, in­san­la­rın yö­ne­tim şek­liy­le il­gi­li en­di­şe­ler­den uzak­la­şa­cak­lar­dır. Re­fah se­vi­ye­si art­mış ve mut­lu­luk eşi­ği­ni aş­mış top­lum­lar­da de­mok­ra­si ol­sa ne olur, mo­nar­şi ol­sa ne olur? Ve­ya hiç ta­sav­vur ede­me­di­ği­miz bir sis­tem ol­sa ne olur?  Re­fah se­vi­ye­si yük­sek ül­ke­ler­de, se­çim­le­re ka­tıl­ma ora­nı­nın sü­rek­li düş­me­si, top­lu­mun si­ya­set­le ve yö­ne­tim şek­liy­le pek il­gi­len­me­di­ği­ni gös­ter­mi­yor mu?

Sis­tem de­ği­şir­ken

Tür­ki­ye­’de he­nüz tam yer­leş­me­miş bir par­la­men­ter de­mok­ra­si var.  Son za­man­lar­da, de­mok­ra­si­nin özün­den ta­viz ver­me­den, şek­lî bir de­ği­şik­lik­le baş­kan­lık sis­te­mi­ne ge­çiş tar­tı­şı­lı­yor. Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız Re­cep Tay­yip Er­do­ğa­n’­ın 19 Ocak gü­nü ba­kan­lar Ku­ru­lu­’na baş­kan­lık yap­ma­sı, ba­zı­la­rı­na gö­re baş­kan­lık sis­te­mi­ne ge­çi­şin ilk adı­mıy­dı. Ön­ce­ki cum­hur­baş­kan­la­rı­mız da ay­nı şe­yi yap­mış­tı ama o za­man kim­se “Par­la­men­ter de­mok­ra­si el­den gi­di­yor!...” di­ye ba­ğır­ma­mış­tı. Şim­di Tay­yip bey de ay­nı şe­yi ya­pın­ca çığ­lık­lar or­ta­lı­ğı kap­la­dı.

Ben­ce Tay­yip bey Ba­kan­lar Ku­ru­lu­’na baş­kan­lık yap­ma­ya de­vam et­me­li ve bu­nu si­tem de­ği­şik­li­ği­ni ger­çek­leş­ti­rin­ce­ye ka­dar sür­dür­me­li­dir. Al­lah uzun ömür­ler ver­sin ama şu­nun şu­ra­sın­da Tay­yip be­yin ne ka­dar öm­rü kal­dı ki bu­nu ge­cik­tir­sin?...  

Tür­ki­ye­’de­ki bu de­ği­şim, ba­sit bir “Baş­kan­lık sis­te­mi­ne ge­çi­ş” ol­ma­ya­cak; de­mok­ra­si­nin ni­te­lik ve iş­le­yi­şi ko­nu­sun­da öz­gün mo­del de­ği­şik­lik­le­ri­nin oluş­tu­rul­ma­sı­na kat­kı­da bu­lu­na­cak­tır. 

Tür­ki­ye ta­ri­hin­de sis­tem de­ği­şik­li­ği­nin te­ti­ği­ni çe­kip bu­nu ka­riz­ma­sıy­la top­lu­ma mâl et­me gü­cü olan iki si­ya­sî şah­si­yet var­dı. Bi­ri, “baş­kan­lık sis­te­mi­”ni ilk te­laf­fuz eden ve biz­le­re öğ­re­ten rah­met­li Tür­keş; di­ğe­ri, si­ya­sî kim­li­ği­ni top­lum in­din­de, ka­riz­ma öte­si bir bü­yü hâ­li­ne dö­nüş­tü­ren Tay­yip bey. Baş­kan­lık sis­te­mi ko­nu­sun­da Tür­ki­ye, Tür­keş şan­sı­nı kul­la­na­ma­dı; in­şal­lah Tay­yip bey şan­sı­nı kul­la­nır.

Bu yazı toplam 582 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim