Oldukça uzun bir zamandır, egemenlik ve otorite işlerini devletler düzenliyor. Dolayısıyla halkların hangi tür bir egemenlik altında yaşayacaklarına dair kararları harekete geçse bile; sonunda onlar adına karar veren devletler oluyor.
Halkların kaderi denen bu döngüde, otoritenin bir ülke içinde el değiştirdiği savaşlar yaşanırken bile, başka devletlerin olaya dahil olmadığı vaka neredeyse yok gibidir. Kısacası her çatışma ortamı, başkaları açısından fırsat demektir.
Başka devletlerin önce çatışma-savaş çıksın diye uğraşıp sonra bu ortamı kullanma girişimleri de olur. Ancak en riskli oyun budur; zira savaş sırasında ittifaklar yer değiştirir, güç dengesi farklılaşır; sonuç önceden öngörülemez. İşlerin böyle olduğunu, koşulların önceden hazırlanmadığını varsaysak bile, çatışma-savaş ortamlarında da halklar, gruplar ve devletler sürekli müttefik değiştirebilirler. Ortadoğu’yu karmaşık hale getiren hikayede de bu durumun büyük rolü vardır.
Fırsatı değerlendirenler
Suriye’de Esad’ın “azınlık” otoritesine karşı çıkan bir “çoğunluk” vardı; çoğunluk ayaklandı. Ayaklananlar, bir muhalefet oluşturdu; bu arada Esad’ın baskıcı rejiminin “başkaları” üzerinde olduğunu düşünen bazı halklar, ayaklananların değil iktidarın yanında saf tuttu.
Devamı: http://haber.star.com.tr/yazar/savas-bazilari-icin-firsattir/yazi-1088066
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.