• İstanbul 18 °C
  • Ankara 24 °C

Birol Başkan: Siyasal İslam’ın Zaferi

Birol Başkan: Siyasal İslam’ın Zaferi

'Yıldıray Oğur: Siyasi İslam’ın çöktüğünü mü düşünüyorsunuz?

Abdullah Gül: Öyle, tüm dünyada.

Karar Gazetesi, 18 Şubat 2020”

 

Siyasal İslam’ın çöktüğü, veya iflas ettiği, veya bittiği, veya öldüğü farklı isimler tarafından farklı zamanlarda ilan edildi.Meşhur Amerikalı yazar Mark Twain’e atfedilen bir söz vardır. “Ölümümle alakalı söylentiler fazlasıyla abartıldı.” Benzer şekilde siyasal İslam’ın iflas ettiği veya öldüğü iddiası fazlasıyla abartılı bir iddia. Hatta iflas, ölüm, hezimet bir tarafa, siyasal İslam’ın bir asırdan fazla süren mücadelesini önemli bir açıdan zaferle bitirdiğini iddia etmek bile mümkün. Hem de bunu Müslüman dünyada seküler devletçiliğin kalesi olarak bilen, ve elbette sekülerliği fazlasıyla abartılan, Türkiye’de başararak.

Siyasal İslam’ın ölümü/bitişi/iflası/çöküşü iddiaları esasında siyasal İslam’ın asıl hedefinin ne olduğundan ziyade, iddia sahiplerinin gizli ve açıktan bu ideolojinin temsilcisi kişi veya partilerden beklentilerini yansıtır. Dolayısıyla siyasal İslam, kendisi ile alakalı beklentiye girenleri bir şekilde hayal kırıklığına uğratmaya devam ettiği müddetçe benzer ilanlar yapılmaya devam edilecek.

Nitekim 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, siyasal İslam’ın çöküşünü, siyasal İslam’la ilişkilendirilen iktidardaki partinin “demokrat ve özgürlükçü” olamaması, “temel insan haklarını” benimsememesi ve bunun neticesi olarak “iyi yönetişim” gerçekleştirememesine bağladı.

Siyasal İslam’ın temsilcisi kişilerin veya partilerin elbette dönem dönem başarmak/hayata geçirmek istedikleri arasında Gül’ün sıraladığı hedefler oldu. 2000’li yılların başında, Gül’ün de dahil olduğu dönemin siyasal İslam’ın temsilcisi kişiler, Adalet ve Kalkınma Partisi ile demokrasi ve insan haklarına saygılı bir politik sistem ve yerel yönetimler ve dini cemaatler/tarikatlerin yaptığı sosyal yardımlar ile yumuşatılacak ancak dünya kapitalizmi ile entegre neo-liberal bir ekonomik sistem vaat etmişti.

Elbette ne demokratik politik sistem ne de neo-liberal ekonomik sistem siyasal İslam ideolojisi ve düşüncesinin özü ile doğrudan ilintiliydi. Ancak ideolojinin temel kaynakları tevil edilerek pekala uygunluk iddia edilebilirdi. Bu kombinasyonun tam zıttına tamamen faşist bir politik sistem ve sosyalist bir ekonomik sistem de ideolojinin kaynaklarının uygun bir şekilde tevil edilmesi ile pekala meşrulaştırılabilirdi. Nitekim siyasal İslam’ın temsilcisi kişiler veya partiler ideolojinin doğduğu kabul edilen ondokuzuncu yüzyıldan itibaren farklı, hatta birbiri ile zıt politik ve ekonomik duruşları bünyesinde barındırmıştı.

Devamı: http://fikircografyasi.com/makale/siyasal-islamin-zaferi

Bu haber toplam 998 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim