Yaşar Vural: Bizdensen Ödül de Bizden!

Sadece kendimizi kandırıyoruz… Başka bir izahı, açıklaması yok. “Bizden olan”sanız sınırlar olanca hızıyla kaldırılıyor, kuralların veya mevzuatın açık kapıları sonuna kadar zorlanıyor. Ticarette, sanayide, ekonomide, siyasette, bürokraside, kamuda, hatta fikir ve sanatta bile bu durum böyle… eşit yurttaşlar olarak müracaat ediyor, ancak sizden olamadığımız için bir şekilde eleniveriyoruz. Aramıza ördüğünüz fikri ve siyasi yapay duvarlar bizi birbirimizden hızla uzaklaştırıyor, birbirimizi anlayamaz, birbirimizi sevemez duruma getiriyor. Memleketçe yaşadığımız büyük sıkıntılar bile bu “sizden”, “bizden” duvarlarını aşabilmemize yetmiyor. Demek istediğimizi misale bağlayalım:

Geçenlerde Türkiye Yazarlar Birliği, 2016 yılının ödül alan yazar, fikir adamı ve sanatçılarını açıkladı. Kuruluşun adına bakınca epey kapsayıcı görünüyor: “Türkiye Yazarlar Birliği!” Renk, fikir, siyaset ayrımı gözetmeyen bir duruşu bir okunuşu var gibi geliyor ilkin. Ben de öyle sandım ve merak ettim kimler ödüle layık görülmüş diye baktım habere. Ödül alan isimler eserleri ve yayınevleri şöyle:

Hikâye: Mehmet Kahraman, Işıklar Açık Kalsın (Hece yayınları)

Şiir: M. Ragıp Karcı, Tut Elimden Düşmeyelim (Hece Yayınları)

Roman: Hasan Ali Toptaş, Kuşlar Yasına Gider (Everest yay)

Deneme: Ali Yurtgezen, Evin Mahremi Olmak, Semerkant yayın grubu

Fikir: Ercan Yıldırım, Neoliberal İslamcılık, Yenişafak yazarı

Araştırma: Hüseyin Yayman, Türkiye’de Devlet Reformu ve Başkanlık Sistemi- AKP milletveikili

İnceleme: Celal Soydan, İkbâl’e Dair (Hece Yayınları)

Hatıra: Sare Çizmecioğlu, Ayın Parlak Zamanı (Şule Yayınları)

Tercüme: Mehmet Hakkı Suçin, Aşkın Kitabı Nizar Kabbani (Hece yayınları)

Biyografi: Fahrettin Gün, Babanzâde Ahmed Nâim Hayatı Eserleri (Beyan Yayınları)

Çocuk Edebiyatı: Vural Kaya, Kuşların Kalbine Dokunmak (Salıncak Yay.)

Şehir Kitapları: Esenler Belediyesi, dergi ve yayınları

Tiyatro:Hâle Canat Cürgül, Sıradışı Martı

Basın, yayın, televizyon, radyo alanında ödüllendirilenler:

Basın Fikir: Beril Dedeoğlu, (Star Gazetesi)

Basın Fıkra: İsmail Kılıçarslan (Yeni Şafak Gazetesi)

Dergi yayıncılığı: Aşkar Dergisi

Elektronik Yayıncılık: Hece Taşları

TV Program: Kitap Kokusu (TVNET)

Radyo programı: Hızırla Yolculuk (TRT Radyo)

Müzik: Sedat Anar, Ehl-i Beyt Besteleri

Kamu yayıncılığı: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı

Özel yayıncılık: Kapı Yayınları

Üstün hizmet

Prof. Dr. Raşit Küçük,

Prof. Dr. Bekir Karlığa,

Prof. Dr. Ahmet Tabakoğlu

Bu listeye bakıldığında ödüllendirilen isimlerin nerdeyse tamamının aynı siyasi çizgide durdukları, aynı yolda yürüdükleri hemen anlaşılır. Ama ben yine de tanımadığım isimleri araştırdım internetten. Yaptıkları çalışmalara baktım, sosyal medya hesaplarına girdim. Çoğunun mevcut iktidara yakın isimler olduğunu gördüm. (Emin olamadığım bir iki isim dışında diyelim). Peki 2016 yılında yukarıdaki isimlere ödülü layık gören Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı ne diyor:

“Önceki senelerde olduğu gibi Türkiye genelinde edebiyat, fikir ve yayın alanı ile ilgili değerlendirmeler geniş katılımlı bir heyet tarafından tarafsız ve kapsayıcı bir şekilde yapılmıştır. Ödüllerin, başlangıcından beri Birliğimizin prensiplerine uygun olarak, talip olanlara değil, birliğimizde oluşturulan heyetin takibi ve müzakereleri sonucunda ödüllendirilmesi yerinde görülenlere verilmesi esas kabul edilmiştir. İşte bu doğrultuda size arz edeceğimiz isimler seçilmiştir. Amacımız, edebiyata ve kitaba ilginin her geçen gün biraz daha azaldığı bir dünyada kitabı, sanatı ve tefekkürü öne çıkarmaktır. Ödüllendirmede, tam bir hakkaniyet ve liyakat esas alınmaktadır.”

Sayın başkan ödül vermeden once ödül heyetinin çok “tarafsız” ve “kapsayıcı” davrandığını “hakkaniyet” ve “liyakat” gözetttiğini belirtiyor. Listeye bakınca ne kadar hakkaniyetli, adil ve tarafsız (!) oldukları belli oluyor. Bana sorarsanız bu ödüllerin adı “2016 yılı İslamcı Muhafazkar yazar, fikir adamı ve sanatçıları” olmalıydı. Böylesi daha adil ve hakkaniyetli olurdu.

“Hak, adalet, liyakat” kavramları da ayağa düşüyor sanki. Herkes kendi anlayışı, görüşü ve duruşuna gore adil, haklı ve liyakat sahibi. Yukarıda adını verdiğimiz sivil toplum kuruluşunun başkanı da adil davrandıklarını, hakkı gözettiklerini belirtiyor. Ben ödül alan hiçbir ismin bu ödülü hak etmediklerini iddia etmiyorum. Belki hepsi de başarılıdır. Mesele ödüle layık görülenler değil. Mesele ödüle layık görenler ve ödül vermede izlenen yoldur. Sanki bu ülkede başka kesimlerden hiç kimse başarılı eser vermemiş, hiç kimse araştırma yapmamış ve hiçbir TV, ya da radyo programı başarılı olmamış gibi aynı türküyü seslendirenler arasından seçme yapılmış.

Türkiye Yazarlar Birliği (Her ne kadar adında “Türkiye” gibi kapsayıcı bir ifade olsa da) nihayetinde bir sivil toplum örgütüdür ve genelde aynı görüşü benimseyen yazarların oluşturduğu bir topluluk olduğu her hallerinden anlaşılıyor. Ancak, aynı hatalara kamu kurumları da düşmekte, belli hizmet alanlarında teşvikler verilir, ödüllendirmeler yapılırken tarafsızlık ilkesi gözardı edilebilmektedir. Yani taltif, berat, ödül “bizden olan”a bir şekilde layık görülebiliyor. Bazen sus payı olsun diye, çiçek bahçesinin kıyıda köşede kalmış farklı rengine de şeker verilebiliyor ama pastanın büyüğü çok emek harcadığı anlaşılan “bizden olan” zata layık görülüyor.

Türkiye Yazarlar Birliği 2016’nın “en iyileri”ni ödüllendirdi. Bende böyle düşünceler hasıl oldu. Yanılıyor olabilirim, ama hediyeleşmede, ödüllendirmede bile bu ayrımcı, bu kayırmacı tutum bizdeki çatlağı daha da derinleştirir, bizi birbirimize daha da yabancılaştırıp, zamanın moda tabiriyle söylemek gerekirse “ötekileştirir!” Demedi demeyin!

Kaynak: http://edebice.net/2017/01/14/bizdensen-odul-de-bizden/