• İstanbul 23 °C
  • Ankara 20 °C

Boş bir tuvaldir sinema sahnesi!

Boş bir tuvaldir sinema sahnesi!
Cihan Aktaş: Kamera varlığın derinliklerine yöneldiği ölçüde gündelik hayatın hızlı akışında göz ardı edilen ayrıntılara da yönelmelidir..

Sizce sinemayı bir sanat dalı mı yoksa bir propoganda aracı olarak mı değerlendirmek gerekir? Bu soru bağlamında sinemanın bir “sektör” haline gelmesi nasıl mümkün?

Sinema pahalı bir tekniğe ihtiyaç duyan bir sanat. Propaganda aracı olarak görülmesi her sanat dalı gibi sinemayı da yozlaştırır. Biz bunu Sovyet edebiyatı ve sinemasında teşhis edebiliyoruz. Sinemanın sektör haline gelmesi iki yolla mümkün. İlk olarak estetik açıdan da değerli büyük yapımlar gerçekleştirmek, ikinci olarak ise bir akım özelliğini ortaya çıkaracak belirginlikte farklı ve nitelikli yapımlar ortaya koymak.

Sizce ideolojik sinema, sinema sektörünün neresindedir?

Bu tür bir sinema pekala popülist bir filmde de kendini gösterir, entelektüel sinemada da. Bir dönemin Yılmaz Güney filmleri buna örnektir. Diğer taraftan Yurttaş Kane, Dövüş Kulübü gibi değerli filmlerin bir “ide”leri olduğundan kuşku duyulamaz. Aynı zamanda gişede başarılı olan filmler bunlar. Çünkü sağlam bir senaryoya yaslandıkları gibi, toplumda belirli bir eleştiri ve ihtiyaca karşılık geliyor, seyircide bir özdeşleşme sağlıyorlar.

Sinemayı İslam medeniyeti içerisinde nerede konumlandırırsınız?

Sinema, İslam medeniyetinin icadı olmayan, ancak İslam’la bağdaşır bir sanat kanımca. İran sinemasının gösterdiği başarı ve Türkiye’de de son olarak Semih Kaplanoğlu filmlerinin kaydettiği seviye, bunun göstergeleridir. Müslümanların, sinema gibi görselliğin öne çıktığı bir alanda kendilerini değerleriyle birlikte ifade edemeyeceği görüşüne katılmıyorum ben. Çünkü bu görselliği derinleştirerek bir taklit, bir görünüş olmaktan öte geçirecek olan yönetmendir. Sinema kanalıyla göstermenin İslamîliği, doğrudan doğruya neyi ve nasıl gösterdiğinize bağlıdır.

Ressam Clain’in on beyaz tuvali gibi. On beyaz tuval, boşluğu değil eserle ilgili arzuyu yansıtıyor. Sinema sahnesi de boş bir tuvaldir. Oraya görüntüleri yerleştirecek olan yönetmendir. Başka türlü bir bakışı yansıtmanın mümkün olabileceği boş bir tuvaldir sinema sahnesi. Yürek neyi görüyor, yoksa görmüyor mu, gördüğünü usturuplu bir şekilde niye gösteremesin... Apolloncu gözün amaçladığı üzere fethetmek ve yutmak üzere değil, iyilik için açığa çıkarmak ve onarmak üzere görmek, şair Blake’in dediği gibi, gözün içinden görmeyi başarmak da sanatçının yüreğine ve azmine bağlı.

Devamı: https://www.dunyabizim.com/alinti/bos-bir-tuvaldir-sinema-sahnesi-h3505.html

Bu haber toplam 480 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim