• İstanbul 21 °C
  • Ankara 25 °C

Bürokratik oligarşiyi merkeziyetçilik besler

Bürokratik oligarşiyi merkeziyetçilik besler
Cumhurbaşkanımız Ocak ayında yaptığı bir konuşmada “Anayasa değişikliği ile vesayet odaklarını ortadan kaldırdık. Şimdi uyum yasaları ile de hem hantallığı hem de bürokratik oligarşiyi ve vesayeti ortadan kaldıracağız.” Demişti.

Bürokratik oligarşi ülkenin önünü kapayan sistemi tıkayan en önemli sorunlardan birisi. Bürokratik devletin hakim olduğu bir sistemde demokratik devletten söz etmek imkansız. O nedenle bürokratik oligarşiye karşı yeni sistemleri üretmek çözüm arayışlarını genişletmek yeni bir dil üretmek gerekiyor. Bu manada uzun zamandan beri ‘’Yerinden Yönetim ve Yeni Nesil Bürokrasi’’ üzerine çalışan esaslı öneriler üreten Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç ile sistemin tıkanan yanlarını ve çözüm önerilerini konuştuk. Yurtnaç sıradışı bir vali. Öğüten anlayışın zıddına düşünen ve üreten bir anlayışa sahip. Karanlığa kızmaktansa mum yakma idealizmi içerisinde vatan millet sevdasıyla ülkesine olan sorumluluğunu yerine getirmeye gayret ediyor. Türkiye’nin kronik meselelerine yerelden bakarak evrensel çözümler getirecek teşhisler üzerinde çalışıyor. Hem merkeze vakıf olması hem de yereldeki tecrübesiyle önerilerinin elle tutulur bir yanı uygulamaya yönelik somut bir tarafı var. Uzun zamandır yakın çalışma arkadaşlarıyla fikir mesaisi yapan Yurtnaç’a sistemdeki sorunların tespiti ve teşhisleri noktasında mikrofonumuzu uzattık efendim. İyi Okumalar..

 

FATMA GÜLŞEN KOÇAK

 

Merkez taşra dengesinin yeniden belirlenmesi konusunda alternatif yaklaşımlarınız var. Bu çalışmalarınızın genel gerekçesi nedir?

 

Türkiye tanzimattan bu yana, genel itibariyle aşırı merkeziyetçi bir yönetim anlayışıyla yönetilmiştir. Merkeziyetçi anlayışın üniter yapıyı koruduğu varsayımı ile, yıllardır maliyetli, irrasyonel, halkı yönetime katmaktan uzak çağa aykırı bir düşünceyle idari yapı devam ettirilmiştir.

 

Şimdi ise, Cumhurbaşkanlığı sistemi ile, millete ve hükümetlere ayak bağı olan bu merkeziyetçi yaklaşımdan, üniter sistemi esas alarak kurtulmamız gerekmektedir.

 

 

Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi tıkanan idari sistemin kanallarını açmak için bir şans olabilir mi?

Türkiye’de hükümetlerin aldığı kararların yürütülmesi, genel itibariyle merkezi bürokrasisinin uhdesindedir. Bu tarz, yönetmekten ziyade, uzaktan kumanda etme ve sorumluluktan kurtulma mantığına göre işler. Halbuki, idaredeki ‘’yerinden yönetilir, uzaktan kumanda edilir’’ kaidesinden hareketle, artık tıkanan idari sistemin kanallarını Yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile açmanın vakti gelmiştir. Yani, merkezi bürokrasi ile yerel ve yerinden yönetim birimleri arasındaki yetki paylaşımının üniter devlet yapısını bozmayacak şekilde yeniden planlanması gerekmektedir. Bunu yapamadığımız sürece, bürokratik oligarşi olarak adlandırdığımız vatandaşa ve idareye maliyeti olan, zaman ve kaynak yutan hantal sistemle millet, tükenmişlik sendromuna itilecek ve halkın sisteme yabancılaşması devam edecektir.

 

Önerilen sistemde neler var?

Önerilen sistemle, bakanlıklar asli işleri olan politika ve strateji belirleme, eğitim ve denetleme alanına yönelerek sistemin yenileşmesini sağlayarak sayıca az ve küçük yapılanmayla, etkin ve etkili hale gelecektir.

 

İl’lerdeki detay sayılabilecek yatırımlar hakkındaki temel kararların yukarı seviyede alınması ve merkezi bürokrasinin sorumluluğun da yürütülüyor olması, zaman ve kaynak israfı, tıkanıklık, personel yetersizliği, yavaşlık gibi çeşitli mahzurları doğurmaktadır. İlginç olan ise, bu tercihin bir sonucu olarak ortaya çıkan bu gibi mahsurların, aynı zamanda merkeziyetçiliğin devam ettirilmesi için gerekçe sayılmasıdır. İhtiyaçlar, günün koşullarına göre sürekli değişmektedir ve bu nedenle, üniter yapı içinde yerinden yönetimi destekleyecek şekilde yönetimin teşkilat yapısının ve sorumluluklarının da sürekli değişmesi, yenileşme ve kalkınma için gereklidir. 

Bu itibarla özel idarelerin kaldırıldığı su, kanalizasyon ve köy alt yapısı gibi hususların büyük/bütün şehir ve ilçe belediyelerince yürütüldüğü bir yapı içerisinde aşağıdaki teklifler getirilmektedir.

 

Öncelikle, merkezi idare tarafından yapılacak çalışmalar belirlenmeli diğer tüm yatırım kararları ve yürütümleri yerel/yerinden yönetim kuruluşlarınca sağlanmalıdır.

 

Biraz daha somutlaştırabilir miyiz?

Adalet, iç-dış güvenlik, din hizmetleri, tapu, nüfus, maliye, sosyal güvenlik, enerji üretimi, barajlar, enterkonnekte sistem çalışmaları, demiryolları, denizyolları, havayolları, otoyollar, büyük tünel köprü, bilişim ve iletişim, network oluşturma gibi ulaştırma hizmetleri ve sağlıkta ise yalnızca araştırma ve şehir hastaneleri dışındaki, taşraya yapılacak tüm yatırım ve hizmetler yerelde oluşacak İl Meclisleri tarafından planlanıp, uzmanlarınca yürütülecektir.

 

Bakanlıkların genel bütçeden aldığı pay, oluşturulacak çeşitli kriterlere göre doğrudan İl Meclislerine gönderilecek, il meclisleri ilin öncelikli ihtiyaçlarına göre bu harcamaları yapacaklardır.

 

Merkezden planlama olmadığı için, farklı illerde benzeşmeler yaşanmayacak ve çalışmalar her il’de farklılık gösterecek, iller arasında rekabet oluşacak ve farklı  iyi yönetim uygulamaları görülecektir.

Tek merkezden planlanan, şekilci, basma kalıp, estetik değerlerden uzak kamu binaları, hizmet ve yatırımları olmayacağı için, merkezin parasını harcayarak israf eden idareden, kendi kaynağını tasarruflu ekonomik ve rasyonel harcayan, kendi önceliğini planlayan daha demokratik bir yapı tesis edilmiş olacaktır.

 

 

Yetkiler yerel ve yerinden yönetim kuruluşları tarafından yapılırken bu iki tanım neyi kapsamaktadır?

 

Yerel Yönetimler; Belediyeler, İl Meclisleri, köyler ve mahalle yönetimlerinden,

Yerinde yönetim kuruluşları ise, Vali ve Kaymakamın başında olduğu merkezi idarenin taşra birimlerinin yöneticileri yani il müdürlüklerinden oluşmaktadır. Yerinden yönetim birimlerinin güçlendirilmesi, üniter yapıyı asla bozmayacak aksine etkin, etkili, rasyonel ve ekonomik çalışan birimler olacaklardır. Bu birimler aynı zamanda merkezi bürokrasi ile taşranın irtibatını da emir komuta altına girmeden sürdüreceklerdir.

 

 

 

  

Her ilde İl Meclisleri önerinizi biraz açabilir misiniz?

 

Bakanlıkların merkezi bürokrasilerinin kullandığı yetkiler doğrudan vali/kaymakamlara verildiğinde bu kez taşrada ben merkezci bir yapılanmaya yol açılabilir.

O maksatla seçilmiş kişiler arasından oluşturulacak bir meclisle, hem demokratik teamüller çerçevesinde ortak akıl oluşturulmuş olur ve hem de ilin yatırımlarına o ilin meclisi karar vererek demokrat bir idare tarzı ile yerel insanların yönetime katılmasının önü açılmış olur.

 

İl Meclisleri;

Valinin başkanlığında, o il’deki kaymakamlar, il/ilçe belediye başkanları, muhtarlar arasından muhtarlarca seçilecek temsili sayıda muhtar, kamuya yararlı dernek statüsündeki dernek temsilcilerinden seçilecek stk temsilcileri, mesleki oda başkanları, yatırımcı kuruluş müdürlerinden teşekkül eden bir il meclisi kurulmalıdır. Meclisin sekretaryası YKOP’ larca yapılabilir.

 

Bu yapı yeni bir özel idare demek değil mi?

 Teklif edilen yapı, özel idarelerden tamamıyla farklı, daha geniş yetkili ve doğrudan seçilmişlerden ziyade dolaylı seçilmişlerle kamu görevlilerinin ortak çalışmasını öngören, üniter yapı içerisinde merkeziyetçiliği ortadan kaldıran, merkezi bürokrasinin taşraya yönelik tüm yetkilerini ve bütçesini kullanan çok daha yetkili bir yapılanmadır.

 

Böylelikle;  

 

1) Kamu kurumları yerine getirmekle yükümlü oldukları, ancak kaynakların öncelikli amaçlar doğrultusunda kullanılmaması nedeniyle ortaya çıkan kaynak yetersizliği sebebiyle gerçekleştiremedikleri birçok görevi yapma şansına sahip olacaklardır. 

2) Kamu kurum ve kuruluşları arasında işbirliği sağlama, yol gösterme ve koordinasyon gerçekleştirilmesi konularındaki sorunlar ortadan kalkacaktır.

3) Vatandaşların hizmetlerle ilgili kararların alınmasına ve uygulanmasına katılımının sağlanması, yönetim süreçlerinin şeffaflığı ve demokratikleşmesi, vatandaşlarla kamu sektörü arasındaki engel ve sorunları ortadan kaldıracaktır. 

4)Merkeziyetçilikten üniter sistem içerisinde kurtulunacaktır.

5) İdari usul ve işlemlerde verimlilik kendiliğinden ön plana çıkacak, aşırı şekilcilik ortadan kalkacak, eldeki kaynakların görülmeyen veya eksik görülen görevler için kullanılmasına imkân verecektir. 

6) Böylelikle topluma hizmet sunmanın yanında devlet ve toplum arasındaki karşılıklı iletişimin gerçekleşmesi de sağlanacaktır.  

 

 KAYNAK TAHSİSİ  VE ÇANAK BÜTÇE UYGULANMASI

 

Kaynak tahsisi ve bütçe uygulaması konusunda önerileriniz nedir?

 

Belirlenen sektörlere dair işlerin yapılabilmesi için genel bütçeden ayrılacak kaynağın bakanlıklar ve il müdürlükleri yerine, bir çanak bütçe şeklinde doğrudan İl Meclisinin uhdesine gönderilecektir.

 

Harcamaların bakanlıktaki genel müdürlüklerin bütçeleri, ayrı ayrı yapılması nedeniyle illerde ve ilçelerde bütüncül planlama ve belirlenen hedefler çerçevesinde yerel kalkınmanın gerektirdiği çaba ve eş güdümü sağlamak mümkün olmamaktadır.

Bu bakımdan, bundan böyle, belli bir görev alanındaki mali imkânların arttırılmasına ya da sektörel bazda kısa orta ve uzun vadeli planlardaki önceliklerin veya tahsislere il meclisi karar verecektir. Bunun sonucunda kaynakların daha iyi kullanılması ve dolaylı olarak kamu gelirlerinin arttırılması sağlanacaktır. 

 

PERSONEL ATAMA YETKİSİ VE İNSAN KAYNAKLARI 

 

Personel atama ve İnsan Kaynaklarını değerlendirme hususunda önerileriniz nedir?

 

 Personel atamalarında yerele ve halka hesap veren bir yapı tesis edilecektir.

İl müdürlerinin seçilme yeterlilikleri bakanlıklarca belirlenmeli ancak bu kriterleri taşıyanlar arasından il meclisinin seçtiği üç kişiden biri vali tarafından atanmalıdır. 

İller arasındaki dengesizlikleri arttıran bölge müdürlükleri kaldırılmalıdır.

 

Kamu hizmetlerinin eksik olarak yerine getirilmesindeki temel sebeplerden belki de en önemlisi, personel konusundaki aksaklıklar ve yetersizliklerdir.

 Hesabı bakanlık merkezine verdiği için bakanlık bürokrasisini memnun etmeye çalışan ve istatistiklerin arkasına saklanan yönetici tipi değişecek ve çalıştığı yerdeki halkın memnuniyeti esas alınarak yerel hesap verilebilirlilik sağlanmış olacaktır.

Meclisçe seçilen ve vali tarafından atanan müdürler, süreli atanacak başarısız görülenlerin çeşitli vesileler kullanarak görevde kalmaları önlenmiş olacaktır.

 

 Yeni sistemde devlet memurları sözleşmeli olmalı ve merkezi idare sadece illere kadro tahsis etmeli, ilgili il idaresi personelle kendisi sözleşme yapmalıdır.

 

Böylelikle mevcut kamu görevlerinin çeşitli hizmet alanları arasında rasyonel bir şekilde dağıtılmış olması sağlanacak öğretmene ihtiyaç varken veteriner ataması yapılmasının önüne geçilecektir. 

 

 Kamu görevlilerinin maaşlarında çalışılan bölgeye göre il meclisince 0- %25 arasında ücret farklılığı belirlenebilmelidir.

 

 il içerisinde coğrafi konum ve sosyo-ekonomik koşullara göre merkezi yönetim tarafından personel maaşlarını aşmayacak şekilde, çalışılan bölge şartlarına göre  vergide indirimler getirilerek  serbestçe belirleyebilmelidir. 

Böylelikle; mevcut personel rejiminin, statüler, ücretler ve personele sağlanan sosyal imkânlar bakımından yetersizlikleri giderilerek, hem başarı ve hem de rekabet ortamı geliştirilebilecektir. Eldeki kadro çeşitli hizmet alanları arasında rasyonel bir şekilde dağıtılabilecektir. 

Fatma Gülşen Koçak

2-016.jpg1-012.jpg

Bu haber toplam 814 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim