Doç. Dr. Birgül, genel olarak dil ve dil kültür ilişkisi üzerinde durdu. Birgül dikkatleri dilin varlığı ve kaynağına çekerek konuşmasına “Diller zaman içinde insanların icat ettiği şeyler midir? Yoksa varlıklar hep var mıydı?” sorusuyla başladı.
Doç. Dr. Birgül, dilin araçsal yönüne vurgu yaptı. Birgül, dillerin insanların birbirleriyle iletişime geçtiği andan itibaren hayatın her alanında var olduğunu ve nesiller arası kültürel aktarımda çok önemli bir yeri olduğunu belirtti.
Günümüzde özellikle post yapısalcı veya post modernist çevrelerde dilin çokça tartışıldığını ifade eden Birgül, dilin her ne kadar bilgi ve kültürün aktarılmasında müspet bir araç olsa da onun bu özellik emperyalist manada menfi bir anlam taşıyacağını, Bu açıdan dilin aynı zamanda emperyalist ufukta beliren manasıyla bir tahakküm nesnesine dönüşebileceğini vurguladı.
Dilin beden diliyle ve insanlığını ilk dönemlerinde resim ve değişik modellerle çeşitlilik gösterdiğini ifade eden Mehmet Fatih Birgül, ‘İnsanlık her ne kadar dil ile var olmasa da, belki de dil ile varlığını devam ettirmiş ve kültürün aktarılmasını sağlamıştır.’ dedi.
Dil ve kültürün ayrılmaz bir bütünlük gösterdiğini belirten Mehmet Fatih Birgül, dilin kültürün bir öğesi olup olmadığıyla ilgili de birçok tartışma olduğunu ifade etti. Birgül bu hususta “Dil insanlık için ne kadar önemliyse kültür içinde o denli önemlidir.” dedi.
Mehmet Fatih Birgül, hem dilin hem kültürün temelinde her ne kadar insan olsa da, birbirleriyle olan ilişkide devamlılık için karşılıklı bağımlılık olduğunu ve insanın bu iki öğeyle var olduğunu, nesillerin devamlılığını sağladığını vurguladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.