• İstanbul 15 °C
  • Ankara 14 °C

Cengiz Aytmatov’la Moskova’da!

D. Mehmet DOĞAN

Moskova’yı görmenin müşkil, neredeyse imkânsız olduğu zamanlarda görmek isterdim; yani 1990’lardan önce…Sovyetler Birliği’nin başkenti o zaman bazı solculuk taslayanların kıblesi gibi idi.

Moskova romantizmine kapılan bir hayli genç vardı akranlarımız arasında. Bizim komünist Sebahattin (merhum Sebahattin Özgüvenç, Gazi Lisesi’den ve Basın Yayın’dan arkadaşım. Romantik bir solcu, Atilla İlhan hayranı idi, onun tarzında şiirler yazardı; naif bir arkadaştı, erken yaşta vefat etti) eski tarz müzik dolaplarında “Moskova geceleri” plağını dinlerdi, biz de kulak misafiri olurduk. Onun için sosyalizmin müziği idi bu… Sanki Enternasyonal dinlenemeyeceği için çalınırdı Moskova geceleri. Zihin tazelemesi için interneti araştırdım. Zamanında “kemancılar kıralı Halil Darvaş” olarak tanınan Macar asıllı keman sanatçısının seslendirdiği 45’lik plağa ulaştım ve iyi bir keman icrasını dinlerken Sabahaddin’i rahmetle andım.

Moskova’da Moskova Geceleri dinlemek; fesüphanallah! Sabahaddin’le birlikte olduğumuz günlerde, yani 1970’lerde aklımın köşesinden bile geçmezdi, rüyamda görsem hayra yormazdım. Otelde uykum kaçınca, penceremden görünen bir denizcilik anıtını merak ettim. Moskova’yı görenlerin söz ettiğini hatırlamadığım devasa bir heykel. Moskova nehrinin ortasından yükseliyor ve kaldığım odanın penceresinden bakınca manzaraya hâkim oluyor; merak edilmemesi imkânsız.

Meğer Çarlık döneminden kalmış ceberrut bir heykel değilmiş. Yirmi sene önce dikilmiş. Zurab Tsereteli adlı Gürcü heykeltraşın tasarımı imiş. Sanatçı aslında bunu Kristof Kolomb için tasarlamış, fakat Amerikalılara satamamış. Neyse ki, Ruslar kabullenmiş, Kristof Kolomb olmuş Çar Petro!

“Ne alâka” denilirse, cevabı var: 17. Yüzyılda yaşayan Çar Deli Petro denizcilik tutkunu. Rusya’yı güçlü devletler safına sokan Büyük Petro’nun bizim tarihimizde namı “Deli Petro”dur. Onun güneye, sıcak denizlere inme teşebbüsünün ilk hamlesi Kırım’da Azak kalesini kuşatması. 1695’te bunu denemiş, fakat başaramamış. Bir yıl sonra yeni oluşturduğu donanma ve kara ordusu ile emeline ulaşmış.

Bu başarı onu daha köklü tedbirler almaya yöneltir. Memleketine yabancı uzman getirmek yerine Avrupa’ya yetişmek üzere gençler gönderir, hatta kendisi de kimliğini gizleyerek Almanya, Hollanda ve İngiltere’de dolaşır. Rus batılılaşmasının acımasız çarı Avrupa dönüşü sakal ve kıyafet inkılâbı yapar. Öyle veya böyle, Rusya’nın bir dünya devleti haline gelmesini sağladığı için Ruslar ona “Büyük” Peter diyor.

1997'de Rus Donanmasının kuruluşunun 300. yıldönümünde büyük askerî kutlamalar yapılırken işte bu Büyük Peter Heykeli de dikilmiş. Bu maksatla nehrin ortasına sun’i bir ada yapılmış ve üzerine bu acayip anıt konulmuş. Heykel için “büyük” diyoruz, yaklaşık 100 metre boyunda imiş. Bu demektir ki, 33 katlı bir apartıman yüksekliğinde! Moskova ahalisi hem anıtın güzellik hissini ihlal edişinden ötürü, hem de Petro’nun zamanında başkenti Moskova’dan Petersburg’a taşıması sebebiyle şehirlerinde onun adına devasa bir âbide yapılmasını hoş karşılamamışlar. Dünyanın en sakil anıtları arasında sayanlar da az değilmiş bu ucubeyi. Netice olarak siyah bir demir yığını şehrin ortasında yükseliyor.

moskova1.jpg

***

Rusya-İslâm Dünyası Stratejik Vizyon Grubu’nun düzenlediği Cengiz Aytmatov’la ilgili toplandı vesilesiyle buradayız. Toplantı misafirlerin ikameti için seçilen otelde icra ediliyor. Otelin tercih edilme sebebi Cengiz Aytmatov’un kaldığı mekânlar arasında yer alması. Cengiz Aytmatov Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te doğmuş çocukluğu orada geçmiş, uzun süre yaşadığı şehirler arasında Moskova da var.

Rusya Güzel Sanatlar Akademisi’nden Andrey Zolotov, onunla 40 yıllık arkadaşlığını anlattı. Aytmatov’un çok sayıda ressam dostu olduğunu belirten Zolotov, büyük yazarın eserlerinde ilahî bir yardım olduğu görüşünü dile getirdi. Aslında programın başında Cengiz Aytmatov anıtına çiçek bırakma merasimi vardı. Aytmatov’un Moskova’da maddî bir izi olarak yorumlanacak anıtın Milli Kütüphane avlusundaki büstü olduğunu görünce anladık.

moskova2.jpg

Avluda muhtelif devirlere ait ve her biri farklı ebatta ve üslûpta bir hayli büst var. Burada İbn Haldun ile karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Büyük mütefekkir elinde Mukademe ile tasvir edilmişti. Toplantıya birlikte katıldığımız Enes Kala ve Hasan Yücel Başdemir İbn Haldun’u görünce fotoğraf çekme merakımızı yenemedik.

moskova3.jpg

Cengiz Aytmatov’un eserlerinin neredeyse bütün dünya dillerinde çevrildiği toplantıda dile getirildi. Salondaki konuşmalardan şu çıkarılabilirdi: Cengiz ismi, dünyanın yarısını fetheden 12. Yüzyılın Moğol cihangirinden bugüne birçok kişi tarafından taşınmıştı. Birinci Cengiz kılıcıyla dünyanın yarısını fethetmişken 6 asır sonra ikinci Cengiz, yani Cengiz Aytmatov, kalemiyle bütün dünyanın fatihi olmuştu…

Bu yazı toplam 493 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim