• İstanbul 12 °C
  • Ankara 11 °C

Cihan Aktaş'tan: Geniş 28 Şubat çuvalı

Cihan Aktaş'tan: Geniş 28 Şubat çuvalı
Kimilerine göre 28 Şubat diye bir başlangıç yok. Kimileri ise o tarihi İslami dünya görüşüne sahip insanların yaşadığı zulüm açısından bir milat olarak gösteriyor. Eksik tarifler ve beklentiler iki yanlı abartıyı geliştirmeye yol açıyor.

Kimilerine göre 28 Şubat diye bir başlangıç yok. Kimileri ise o tarihi İslami dünya görüşüne sahip insanların yaşadığı zulüm açısından bir milat olarak gösteriyor. Eksik tarifler ve beklentiler iki yanlı abartıyı geliştirmeye yol açıyor. 28 Şubat’ta daha önce olmayıp da eklenen fazladan şey neydi, yoksa sadece bardağın taştığı düzeyden mi söz etmeliyiz? Bir çirkinleştirme ve gayrimeşru kılma işlemi zaten vardı, toplum tarafından görece bir kabul görüyordu. Mesela masum-masum olmayan başörtüsü tartışmaları 28 Şubat kurgularında “iffetsiz başörtüsü” telkini ile farklı bir mahiyet edindi.
Fakat aynı dönemin Refahlı belediyelerle gelen kamusal pay açısından da irdelenmesi önemli kanımca. Refahlı belediyeler döneminden önce yasaklı kamusal alanda alternatif kamu arayışı içinde olan kadınlar, yasağı bir “haklar retoriği” ile değerlendirmiyorlardı. Dolayısıyla yasağın etkilediği sonuçları “zulüm” üzerinden okumak yerine bir mücadele veya direnişle ilişkilendiriyorlardı. Belediyeler döneminde ise sistemin kurum ve imkânlarından dışlanmış olan İslami kesimler çeşitli örtük imkânların ve hukuksuzlukların farkına vardılar. Ancak başörtülü kadınlar cemaat çatısı altında olağan hizmetlerinin kamusal alanda kendi cemaatlerine mensup ağabeylerin nezdinde göz ardı edildiği tecrübelerle sarsılmaya devam ettiler.
1990’lardaki gelişmeleri irdelemediğimiz takdirde 28 Şubat’ın niçin sembolik anlam kazanan bir tarih olduğuna cevap vermemiz kolay olmayacak zaten. Aksi takdirde aynı zamanda 1980’lerde yaşanan başörtüsü baskısının daha mı az mağduriyetlere yol açtığı sorusuna cevap vermemiz gerekiyor. Ne var ki biz bir olguyu öncesi ve sonrasıyla okumayı nadiren başarıyoruz. Başörtülü kadınlar 12 Eylül darbe ertesinde silikleşen özgürlük söylemleri arasında en etkili direnişin özneleri. Ne var ki siyaseti de motive eden başörtüsü mücadelesi 90’lı yıllara gelindiğinde kamusal alana görece bir yerleşme şansı elde etmiş İslami dünya görüşüne sahip siyasetçiler açısından yer yer yük gibi algılanmaya başlandı.
Ordu ve medya “irtica” dedikçe, “İslami” medya sayfalarında başörtüsünü silikleştirdi, geri plana itti. Bir genel yayın yönetmeninin, “bu başörtüsü ayağımıza bağ oluyor, çok abartılıyor” dediğini bizzat duydum. Bürokraside yer tutmaya başlayan erkekler eşlerinden başörtülerini açmayı talep ettiler; bir kaymakamla yanında görünmesini istemediği başörtülü eşinin ayrılıklarını konu ettiğim “Basamaklar” öyküsünü kendi dinlediğim bir hikayeden yola çıkarak yazmıştım.

Devamı için: http://www.dunyabulteni.net/yazar/cihan-aktas/20106/genis-28-subat-cuvali

Bu haber toplam 1068 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim