Kurbanı, kurban olmayı, İbrahim’in tevekkülünü, Hacer’in sadakatini, İsmail’in teslimiyetini çağlardan çağlara taşıyan bayram coşkusu ile yaşamaya devam ediyoruz.
Kurban Bayramı’nı bu yıl Kütahya’da karşıladık. Dumlupınar şehidleri, Evliya Çelebi, Ulu Camii, Yeşil Camii, çini ustaları gibi pek çok değerle birlikte anılan bu şirin şehrimizin küçük bir mahallesi olan Yoncalı’daydık. Sabah erken saatte ezanlar okunmaya başlayınca kalkıp kaldığımız evin yakınındaki camiye gittik. Farz namazı kılınmaya yeni başlanmıştı, imam Fatiha’yı okurken biz de namaza iştirak ettik. İçeriye girdiğimizde camide sadece bir saf, o da tamamen dolmamış, kenarlarında boşluklar olan bir saf görünce önce İstanbul’daki camilere, bayram namazlarına sonra da ta çocukluğumuzda iştirak ettiğimiz bayram namazlarına gittim. Dışarda açıkta yer bulma zorluğunu yaşamamak için erken giderek cami içinde olmaya gayret ettiğimiz günleri hatırladım.
İlk şoku atlattıktan sonra namazı bitirip dua ile tamamladık, imam dahil bir saf bile doldurmayan cemaatin birer birer kalkıp gittiğini görünce bir an acaba burada bayram namazı kılınmayacak mı diye düşündük. Ancak imam Kütahya’dan yapılan vaazı merkezi yayına bağlanarak cami içine verince anladık ki, camide vaaz canlı olarak değil, Kütahya’dan naklen yapılacak. Geriye kalan cemaati saydım 7 kişiydik. Bayram namazı saati yaklaşmaya başladığında insanlar birer ikişer gelmeye başladı ve bayram namazını idrak ettiğimizde caminin yarısında ancak 5 saf dolduğunu gördük.
Devamı: https://www.dunyabizim.com/mercek-alti/coskusunu-yitirmis-bayramlar-h30090.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.