• İstanbul 19 °C
  • Ankara 21 °C

D. Mehmet Doğan: Atatürk akıllı adamdı, atatürkçüler niye ahmak?

D. Mehmet Doğan: Atatürk akıllı adamdı, atatürkçüler niye ahmak?
Yeni ders yılı yaklaştıkça eğitim-öğretimle ilgili bazı konular gündeme geliyor. Ne gibi mesela? Mesela, okul servisleri! Servisçiler müşteri kavgası yapıyor, ortalık kan gölüne dönüyor.

Söylenen şu: Okul yönetimine en yüksek meblağı veren servisçilere iş veriliyor!

Bu “eğitim sektörü”nün durumunu gözler önüne sermiyor mu?

Ahlâklısını, dürüstünü seçmek diye bir ilke yok! Oysa öğretim sadece bilgilendirme değil, terbiye ve ahlâk kazandırmadır.

Tabii sadece servis meselesi değil; ders malzemelerinin, öğrencilerin giyim kuşamının fiyatları da konuşuluyor.

Diyeceksiniz ki “bunlar esasa müteallik meseleler değil.”

Ha bi de “müfredat” tartışılıyor!

Müfredat mühim! Peki müfredatta tartışılan ne? Atatürk müfredattan çıkarıldı mı, çıkarılmadı mı? Çıkarılmadıysa kaç sayfaya indirildi?

Atatürk akıllı adamdı! Zamanında tarih dışında hiçbir derste kendinden söz ettirmedi. Ancak 1934’te ünliversitede inkılap tarihi dersleri ihdas edildi ve kemalizm sistemleştirilmeye başlandı. İşte halen her kademede öğretim sisteminde okutulan inkılap tarihinin temelleri o zaman atıldı.

İnkılap tarihi konularının yoğunlaştırılması, atatürkçülüğün amentü gibi öğretilmesi hangi dönemlere mahsustur? Darbe dönemlerine! 27 Mayıs 1960 darbesi, 12 Mart 1972 müdahalesi ve 12 Eylül 1980 darbesi, ders kitaplarında Atatürk bahislerini çoğaltmak, abuk sabuk ve fabrikasyon heykellerini yaptırmakla birbirine benzer. Son olarak 28 Şubat’ta bunu gördük. Atatürkçüler Atatürk’ü her fırsatta dile getirerek, ona ait olduğu sanılan görüşleri seslendirerek bugüne bir şeyler söylemek istediler. 28 Şubat döneminin en önemli Batı Çalışma Grubu eylemlerinden biri, bir Amerikan dergisinin açtığı “yüzyılın şahsiyeti” anketini ifsad etmek olmuştur. Atatürk’ün yüzyılın adamı olduğunu kabul ettirmek için kampanyalar yaptılar ve sonunda dergi yöneticileri Türkiye’den gelen cevaplara tahdit koydu.

Koymasa ne olacaktı biliyor musunuz?

20. yüzyılın en büyük siyasetcisi, idareci, kumandanı olduğu gibi müzikçisi, sanatçısı, sporcusu, ressamı...da Atatürk olacaktı!

“Atatürk akıllı adamdı” dedik. O yüzden kimyada, fizikte, biyolojide, edebiyatta, beden eğitiminde... atatürkçülük bahisleri açtırmadı. Bunu kimler yaptı? Atatürkçülük iddiasındaki echel atatürkçüler! Güya böylece Atatürk’ün adını yücelteceklerini sandılar. Sempati oluşturmak isterken antipatiye yol açtılar.

Beyler, efendiler! (Tabii atatürkçülükte “bey, efendi, paşa” vs. yasaklanmıştır. Ancak “baylar!” diyebiliriz) yanlış hatırlamıyorsam, son olarak Irak diktatörü bütün derslerde kendisinden bahsetmeyi mecbur etmişti de bütün dünyada mizah konusu olmuştu.

Demek oluyor ki, dünyanın Türkiye’deki müfredattan haberi yok!

Atatürkçülük müfredatı bugünkü iktidarın değiştirebileceği bir şey değil. Ancak ıslahatçı, reformcu bir yönetim böyle değişiklikler yapabilir. Bugünkü yönetimin bir maarif reformu projesi, maalesef yok. Mevcudu sürdürmekten başka bir icraatları da mevcut değil. Peki nereden çıkıyor bu tantana?

Gündeme ait doğru bilgiler ve doğru sözler söylemek yeteneği olmayan atatürkçülerin hamakatinden!

Bu atatürkçüler doğru dürüst türkçe de bilmezler. O yüzden “hamakat”i de anlamamış olabilirler. Mesela Gazi’nin Nutuk’unun değil orijinal osmanlı harfli metnini okumak, latin harflerine çevrilmiş orijinalini de okuyup anlamazlar. Özleştirilmiş, özetlenmiş, hatta uydurulmuş “söylev”le idare ederler.

İşte “Gençliğe hitabe”den bir kaç satır ve onun arılaştırılmış vızıltılı hali:

Ey Türk gençliği !

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır.

 

Ey Türk Gençliği!

Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuza değgin koruyup savunmaktır.

Varoluşunun, geleceğinin, birincil ilkesi budur. Bu ilke, senin, en değerli kaynağındır. Gelecekte bile, senin, bu varlığından yoksun kılmak isteyecek içte-dışta kötüyürekliler olacaktır.

 

Bu haber toplam 2599 defa okunmuştur
  • Yorumlar 2
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim