• İstanbul 23 °C
  • Ankara 24 °C

D. Mehmet Doğan: ​Hıyar hakkı!

D. Mehmet Doğan: ​Hıyar hakkı!
​Başlıktaki kelimeyi özel isim sanıp “küçük harfle yazmış”, imlâ hatası yapmış, diyenler çıkabilir!
İmla hatası veya yazım yanlışı, artık çok önemli sayılmıyor. Ayrı yazılacak de’ler, da’lar ile birleşik yazılacakları tefrik edebilecek Türkçe bilgisi artık üniversitelilerde bile yok. Bağlaç ki’nin durumu ise başlı başına bir mesele! “Yarın-ki”deki ki ile Yahya Kemal’in şirinde geçen (Baktım ve anladım ki o ejderdi canlanan) ki’nin farkı anlaşılabiliyor mu? Ruşen Eşref’in kitabının ismindeki ki (Diyorlar ki)’nin anlamı ayırd edilebiliyor mu?

Sözlüklerimizde hâlâ iki “hıyar” var! Biri farsçadan geçmiş meşhur bitkinin meyvesi. Bu “hıyar” kaba addedilir, hatta hakaret maksadıyla kullanılır ve umumiyetle “salatalık” ve hatta “bâdem” olarak söylenir. Buna rağmen nedense “Langa hıyarı” ve “Çengelköy bademi” deyişi yaygındır. Galiba ikincisi biçimi itibarıyla böyle isimlendirilmiştir. Büyücek bir bademe benzer de! Belki lezzeti de andırır! Şimdi ne Langa’da bostan kaldı, ne de Çengelköy’de! Dolayısıyla piyasada satılan Çengelköy bademleri nereden gelir, onu da İstanbullular düşünsün!

İkinci “hıyar” artık kullanımdan düşmüştür. Arapçadan geçen bu kelimenin akrabalarından “ihtiyar” hâlâ yaygın olarak kullanılıyor; kendimizden biliyoruz! Muhayyer ise en azından makam olarak biliniyor! Onda da seçme, tercih anlamı var. Ya muhtar? O da hyr kökünden. Seçilmiş demek! “Asla, olmaz mânasına gelmeyen “hayır” da bu kökten. İlk manası: Seçkin. Ama bizi onu “iyilik” olarak biliyoruz.

***

“İhtiyar”da bir karışıklık oldu her halde, diyenler olabilir. Eskiden koca dediğimiz, şimdi yaşlı olarak karşıladığımız ihtiyar esasında seçilmiş demek! Sanmayın ki muhtarın yanındaki ihtiyar heyeti yaşlılardan oluşur. Onlar da seçilmiştir, ama şimdi bu anlamda kullanana rastlayamazsınız. Kök dili arapçada da bu anlamda kullanılmaz. Çünkü onlar bizim “ihtiyar” dediğimize “şeyh” derler! Biz ise her ihtiyara “şeyh” demeyiz!

Malumatfuruşluk yapmak değil derdimiz. Bilenle bilmeyenin farkına işareti hatırlatmak istiyorum. Bilmen bilmeyenden üstündür!

Muhtar “seçilmiş”tir. 1830’dan beri muhtar seçiyoruz. Bizde doğrudan demokrasi örneği budur ve neredeyse iki asırlık tarihi vardır. Bütün köy veya mahalle ahalisi seçme yaşına gelince muhtar seçimine katılabilir. Aza da seçebilir. Onlar da ihtiyar, yani “seçilmiş”tir.

Yine kaybolan kavramlardan birine işaret etmek istiyorum. Hakk-ı hıyar. Eskiden hukukçular çok kullanırdı. Bunun düz Türkçesi “seçme hakkı”dır.

Önümüzde seçim var. Hakk-ı hıyarımızla seçeceğiz, muhtardan başlayarak.

Muhtarları siyasi partiler aday göstermiyor. Onun dışındakiler siyasetin alanında. Şu sıralar adaylar seçilmek için boy gösteriyor.

Bir zamanlar arapça farsça terkipleri türkçeleştirme modası vardı. Bu modaya göre “hakk-ı hıyar” oluyor, “hıyar hakkı”!

Ya hakk-ı hıyarımızdır diye düşünüp taşınıp, ölçüp biçip seçeceğiz, ya da hıyar Hakkılar olacağız!

24.01.2019 Karar

Bu haber toplam 1032 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim