• İstanbul 15 °C
  • Ankara 14 °C

D. Mehmet Doğan: Tika, toka, tuka sözlüğü!

D. Mehmet Doğan: Tika, toka, tuka sözlüğü!
Son sözümüz şu: Sözlük yayınlayanlar hiç olmazsa sözlük okusunlar!

Türkiye’de işini yapmamak marifet haline geldi. Bu liyakat esasının terk edilmesiyle yakından alâkalı. Bir bakıyorsunuz, terzilikle ilgili bir birimin başına bir kasap getirilmiş veya berberlikle ilgili bir yerin sorumlusu ayakkabıcı olmuş...Yahut da ustalar dururken çıraklar öne geçmiş.

Bunun için makul gerekçeler bulabiliyoruz: Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar malûm! Buna rağmen, biliyoruz ki, istenirse Türkiye’de bu konuları hakkıyla bilen ve icra edenler bulunabilir.

Netice ne oluyor?

Kasap kumaşı et keser gibi biçiyor. Yahut da ayakkabıcı tıraşı köşker gibi yapıyor!

Liyakat adaletin çocuğu, hakkaniyetin biraderidir!

Liyakat esası terk edilince, kasabın berberlik, terzinin köşkerlik yapması olağan hâle geliyor.

Türkçenin bir sözlük meselesi var. Biz bu mesele ile kırk yıldır haşır neşiriz. Kötü örneklere karşı doğru örneği ortaya koymak için zahmeti, meşakkati göze alanlardanız. Daha ötesi, dil ve sözlük meselesi ile ilgili 4 kitap yazdık. Sadece ikisinin adını zikredeceğim: Bir Lügat Bulamadım ve Devlet Sözlük Yazar mı?

Hazırladığımız sözlük tek parti ideolojisinin sözlük anlayışına karşı doğru örneği göstermek maksatlıydı. Daha ilk baskıda Kurum sözlüğünden daha fazla kelime ihtiva ediyordu sözlüğümüz. Ama sözlüğün asıl faikiyeti sayıda değildi: İdeolojik tariflerin yerine doğru tarifleri koymak hedeflenmişti.

Mevcut kurum sözlüğünde “bayram” kelimesi şöyle tarif ediliyordu: “Ulusça kutlu sayılan gün veya günler”. Bayramı “ulus”la sınırlamak, gerçek bir bayram tarifi yapmaktan kaçınmak demektir! Biz şöyle tarif ettik: “Neşe ve sevinç günü, dinî  ve millî bakımdan hususî değeri olan ve milletçe kutlanan gün veya günler”. Mesela hâfız kelimesini TDK sözlüğü şöyle anlamlandırıyordu: “1. Kur’anı ezberlemiş olan kimse. 2. (Argo) Aptal.” Bizim açıklamamız ise şöyle: “1. Koruyan, saklayan, muhafaza eden. 2. Allah'ın sıfatlarından. 3. Kur'an-ı Kerim'i ezberleyen ve usûlüne uygun olarak okuyan kimse. 4. [ar.] Ezberci.

Bir tarifi daha hatırlatarak örnekleme işini uzatmayalım. İşte TDK’nun o zamanki “hoca” tarifi: “Eskiden medresede yetişip sarık saran, cüppe giyen din adamı.”

Bu tarifte ne anlatıldığına dikkat edelim: Hoca eskide kalmış bir kavramdır, artık hoca yok!

Kendi örneğimizi aktararak yazıyı uzatmak istemiyoruz. Hoca’nın hem doğru tarifini verdik, hem de 6 ayrı anlamını kayda geçirdik!

Sözlüğü hazırlarken dikkat çektiğimiz hususlardan biri de, Dil Kurumu’nun kelime haznemizi daraltmaya yönelik tavrıydı. Bizi aşağı yukarı 30 bin kelimelik bir sözlüğe mahkûm etmek istiyorlardı. Biz okur yazarların, aydınların el altında bulunduracağı bir sözlüğün kelime kadrosunun bu rakamla sınırlı olamayacağını belirtiyorduk. Sonunda Kurum sözlüğünü daha önce tasfiye ettiği “osmanlıca” kelimelerin belli bir kısmını alarak genişletti. (O sözlüğün başka sorunları var, onu zaman zaman yazıyoruz, yazmaya da devam edeceğiz.)

Geçenlerde bir ahbabım “TİKA 10 ciltlik sözlük yayınlamış” dedi. Pek aklım yatmadı. TİKA resmî bir kurum olarak böyle bir hususla ilgili görünmüyor. Sitesine girilip bakılırsa, yaptığı işlerle bu alanın fazla alâkasını kurmak mümkün değil. Devlet içinde TDK böyle bir iş yapsa, “tamam” denir. Hadi Milli Eğitim yapsa, o da olur. Bir ihtimal Kültür Bakanlığı...Üniversiteler isterse yapar.

Ya TİKA? TİKA Turgut Özal döneminde, Uluslararası bir teknik yardım teşkilatı olarak kurulmuştur. O yıllarda Dışişileri Bakanlığı’na bağlı idi ve Türkiye Yazarlar Birliği 1993’de Kazakistan’da "Türkçenin 2. Uluslararası Şiir Şöleni’ni yaparken TİKA’dan destek almıştı.

O zamanki yöneticiler bizim muhtevamıza fazla uygun da değildi. Sonra Başbakanlığa bağlandı. Çok yakın tanıdıklarımız TİKA’da yönetim kademelerinde yer aldı. Hiç bir dönemde hiçbir kültürel projeye desteklerini sağlayamadık; değil ki sözlük yayınlasınlar!

Şimdi 10 ciltlik sözlük yayınlamışlar! Bu TİKA için kaynak israfından başka bir şey değildir. Kitabı görmedim, muhtemelen bize de göndermezler. Çünkü bunlar devletlulara gösteriş için basılan kitaplardır. Kalın kalın ciltler, parlak mahfazalar... Son yıllarda kitabın itibarı yerlerde sürünürken, bazı kitapların baskıları, ciltleri olağanüstü lüks yapılıyor. Kitabın maddesi önemseniyor, muhtevası mühim değil! Sebep bu. Devletluların kitap okuyacak zamanları yok. Açıp bakmaları mümkün değil. Bunu bilen uyanıklar, süslü, gösterişli “tantanalı” kitaplar basıp yukarıdakilere sunuyorlar. Bunlardan bir örnekle ilgili daha önce yazmıştık. Ankara Büyükşehir Belediyesi bizim internet sitesine öğrencilerin faydalanması için koyduğumuz Safahat metnini almış, başına da vikipedinin yalan yanlış Mehmet Âkif maddesini koymuş, lüks, gösterişli, kutulu bir baskı yapmıştı.

TİKA’nın sözlüğünün esası anlaşıldı. Yaşar Çağbayır, büyük sabırla ve emek vererek 6 ciltlik “Ötüken Türkçe Sözlük”ü hazırladı. Bu sözlük kelime haznesi zenginliği bakımından dikkate değer. Böyle derleme bir sözlüğe de ihtiyaç var. Yani kullanılmayan eski kelimeler, halk ağzından derlenmiş ama yazıya geçmemiş, kullanılması da mümkün olmayan sözler vs. vs. Bu sözlükteki kelime zenginliği esas olarak TDK’nin Derleme Sözlüğü’nden kaynaklanıyor. Derleme Sözlüğü 6 Ciltlik hacımli bir eser. 1930’lu, 40’lı yıllada halk ağzından, öğretmenlere, meraklılara kelime derlemesi yaptırılıyor. Bunlar sonra tasnif edilip yayınlanıyor. Bu sözlükte yer alan kelimeler, telaffuz farklarıyla çeşitleniyor. Hani dağın bu tarafından kelime bir şekilde söylenir, öbür tarafında başka şekilde. (Mesela biz Tika deriz, dış ülkelerde Tuka, Toka, Tüka diyen çıkabilir!) Bazı arapça, farsça veya batı dillerinden geçen ve halk ağızında değişime uğrayan kelimeler böyle bakıldığında büyük bir kalabalık oluşturuyor.

Şimdi bu sözlük TDK tarafından yayınlansa, olabilir deriz. Fakat TİKA neyin nesi? TİKA neden sözlük yayınlar? Yukarıdan birileri talimat vermiş olabilir. (Veya işin içinde başka iş vardır!)

Sözlüğün adı “Büyük Türkçe Sözlük” olarak konulmuş. 1981’den beri Bizim sözlüğümüzün adı bu! Tabii kitabı bir yayınevinin adıyla yayınlayamacakları için, böyle yapmışlar.

Son sözümüz şu: Sözlük yayınlayanlar hiç olmazsa sözlük okusunlar!

Not: Çağbayır’da bayram, hafız ve hoca kelimeleri açıklamalarına baktım. Değişik açıklamalar da olmakla birlikte şunlar da var:

Hoca: “Eskiden medresede öğretim görmüş sarık saran cüppeli din görevlisi.”

Hâfız: “(Argo.) Aptal.”

Bunlar size tanıdık gelmedi mi?  

Bu haber toplam 7321 defa okunmuştur
  • Yorumlar 5
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim