• İstanbul 12 °C
  • Ankara 11 °C

Dilâra Coşkun'dan: Kalbi tanımak

Dilâra Coşkun'dan: Kalbi tanımak
Kalbimizi tanımak istiyor muyuz? Bedenimizin de ruhumuzun da merkezi olanı… Bizi hâlden hâle çevireni, onu hâlden hâle çevirdiğimizi… Hiç yapmam dediğimiz şeyleri yaptıran, yapabileceğimizden emin olduğumuz şeyleri yaptırmayan… Sâniyeler içinde bir umudun

Kalbimizi tanımak istiyor muyuz?

Bedenimizin de ruhumuzun da merkezi olanı… Bizi hâlden hâle çevireni, onu hâlden hâle çevirdiğimizi…

Hiç yapmam dediğimiz şeyleri yaptıran, yapabileceğimizden emin olduğumuz şeyleri yaptırmayan…

Sâniyeler içinde bir umudun bir umutsuzluğun zirvesine çıkaran, birisinde zirveye çıkarırken diğerinde dipleri bulduran, bu deveran içinde midemizi de alt üst eden kalbimizi…

Sıkıntılar içinde iken görmediğimiz bir elin sıktığını hissettiğimiz, parçalanmasın diye kıvrandığımız; ferahladığımızda, yani sanki leylak kokularıyla içimiz dolmuşçasına ferahladığımızda ise fizik olarak genişlediğini sandığımız kalbimizi…

En çok ellerimizde sandığımız anda ellerimizden kayabilen, kaydığını fark edemediğimiz, fark edebildiğimizde ise, hani kaybedip tekrar bulduğun şeyi taşımanın da korumanın da zaten hep sende olanı taşımaktan daha zor olmasından dolayı, tutmaya çalışmaktan kaçındığımız…

Önüne geçemediğimiz, önümüze geçen, engel olamadığımız, bize engel olan, arkasından koştuğumuz, çekip durdurmaya çalıştığımız…

Bazen varlığını unuttuğumuz, bazen varlığından, içine sığdırabildiklerinden, bu kadar geniş oluyor olabilmesinden, ağırlığından dolayı, ondan gayrı her şeyi unuttuğumuz…

Sürekli temize çıkardığımız, bunu en çok kendimize karşı yaptığımız, bu yaptığımızı fark edemediğimiz, bunu fark edemediğimiz için de eksikliklerimizi hiçbir zaman bilemediğimiz…

Tabiî hâlinde yumuşak, duygu yüklü, mütevâzi kabul edip, bunların tersini gördüğümüzde kalbsiz kelimesine başvurabildiğimiz…Kalbi_Hayat-500x500

 

Derdi de devayı da onda bulduğumuz, dertten devayı devadan derdi onunla çıkardığımız,

Kalbimizi diyorum…

Onu tanımak istiyor muyuz?

Öyle ise 2000 yılında Altınoluk yayınlarından çıkan ve derginin abonelerine hediye edilen Âdem Ergül’ün doktora tezi olan “Kur’an ve Sünnet’te Kalbî Hayat” adlı eser ile güzel bir başlangıç yapabiliriz.

Eserde, lügat anlamı “bir şeyi bulunduğu hâlden bir başka hâle çevirmek” olan kalbin, mahiyeti, bilhassa da Allah (c.c.) ile münasebetlerdeki mahiyeti ayrıntıları ile inceleniyor. Osman Nuri Topbaş’ın “Kalb Âlemi” başlıklı genişçe bir giriş yazdığı eserde, kalbin tabiî hâlinin ne olduğu, insanın onu ifâ ettiği şeylerle nasıl da olması gereken hâlden saptırdığı, Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’den yola çıkarak anlatılıyor.

İlk bölümde, Allah ile münasebetlerde Allah’ın kalbe yönelik tasarrufları ve kalbin Allah’a yönelişleri inceleniyor. Allah’ın kalbe yönelik tasarruflarında, nazargâh-ı ilâhi olan kalbden, yani amellerimizin değerinin, içindeki niyetlerle ölçüldüğü yerden, Allah’ın kişi ile onun arasına girmesinden[1], göğüsleri genişletip daralttığından[2], ilim bahşettiğinden[3], hidâyet ettiğinden[4], duygular oluşturduğundan, arındırdığından, sebat verdiğinden[5]; kalbin Allah’a yönelişlerinde ise, müsbet (iman, takva, teslimiyet gibi) ve menfî (gaflet, şüphe, şirk, inkâr gibi) yönelişlerden bahsediliyor.

İkinci bölümde kalbin temel vasıfları ve onun değişkenliği inceleniyor. Kalbe nisbet edilen belli başlı vasıflardan bazıları şöyle sıralanıyor: Yufka kalb[6], mütevâzi kalb[7], mutmain kalb[8], selim kalb[9], kararmış kalb[10], hasta kalb[11], katı kalb[12], kılıflı kalb[13], kilitli kalb[14], mühürlü kalb[15]… Kalbin değişkenliği bahsinde ise kalbimizin değişkenliği[16] ve onun olması gerektiği yere nasıl sevk edileceği anlatılıyor. Rasullullah’ın (s.a.v) “Ey kalbleri evirip çeviren Allah’ım, kalbimi dinin üzere sabit kıl” diye dua ettiği ve duayı işiten Enes b. Mâlik’in: “Ey Allah’ın elçisi, biz sana ve getirdiklerine imân ettik. Bizim için herhangi bir endişeniz var mı?” diye sorduğu ve Rasullullah’ın da “Evet gerçek şu ki, kalbler Allah Teâlâ'nın iki parmağı arasındadır; onları istediği gibi evirip çevirir”[17] dediğinden bahsediliyor. “Bir an bile huzur-u ilâhîden ayrılmamak” gerektiğini kim kime tavsiye etmişti?

Kalbin idrak ve duygunun merkezi olmasından, bilgi edinmede ve amellerde merkezî bir yeri olduğundan ve kalbin eğitiminde de emredilenleri yapmak nehy edilenlerden ise uzak durmak gerektiğinden bahsedilirken; en sonda da duanın önemine değiniliyor üçüncü bölümde. Duamız olmasa ehemmiyetimizin olmadığı[18] aktarılıp, başlı başına yazı konusu edilecek bir bölüm teşekkül etmiş oluyor. Biz de bir duayı tekrar ediyoruz, tabiî herkesin olduğu kadarı ile anlayıp olduğu kadarıyla niyaz edebildiğini bilerek:

Ey kalbleri evirip çeviren Allah’ım, kalbimi dinin üzere sabit kıl!

[1] Enfâl/24

[2] En’am/125, İnşirah/1

[3] Bakara/98, Şuara/51, 192-195

[4] Teğabun/11, Meryem/76

[5] İbrahim/27

[6] Ali İmran/159, Zümer/23

[7] Bakara/10

[8] Fetih/4

[9] Şuara/87-9

[10] “Kul bir günah işlediği zaman kalbine siyah bir nokta vurulur. Şâyet o günâhı terk edip istiğfara sarılarak tevbeye yönelirse, kalbi cilâlanır. Böyle yapmaz da tekrar günahlara dönerse, siyah noktalar artırılır ve neticede bütün kalbini kaplar.” (Tirmizi, Tefsir, 8)

[11] Bakara/10, Tevbe/123-5, Ahzab/32

[12] Maide/13, Zümer/22

[13] Bakara/88, En’am/25

[14] Muhammed/24

[15] Bakara/6-7, Münakikun/3

[16] “Kalb bomboş bir arazide rüzgârların oraya buraya savurduğu bir kuş tüyüne benzer” (İbn Mace, Mukaddime,10)

[17] Tirmizi, Kader, 7

[18] Furkan, 77

 

 
Kaynak: Dilârâ Coşkun
Bu haber toplam 2788 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim