Yetkililerin ilgili tutumlarını görünce tereddütsüz, “Acaba her işte olduğu gibi çevre duyarlılığı konusunda siyasi rant mı peşindeler?” demekten kendinizi alamıyorsunuz
Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz günlerde tartışılan Kaz Dağları orman katliamları sonrası, hükümetin meseleden yıpranmış olduğunu hissedilerek “ilgili/görevli” kimselerce ülke çapında genel ağaç dikme kampanyası başlatıldı ve tüm kurumların katılımıyla 11 milyon ağaç dikimi yapıldı.
İkinci olay olarak “Termik Santral Yasası” TBMM’de kabul edildi. Sonra da perde arkasında neler döndü bilmiyoruz ama kamuoyuna yansıdığı kadarıyla; Cumhurbaşkanı tarafından, “Biz bunları böyle çalıştıramayız. Siz çok para kazanacaksınız diye biz halkımızın zehirlenmesine müsaade etmeyiz. Bir tarafta halkım diğer tarafta sermaye var. Kimse kusura bakmasın” sözleriyle veto edildi. Hatta -ne kadar doğrudur meçhulümüz- Sayın Cumhurbaşkanı’nın Afşin-Elbistan Termik Santrali’ni işleten Tahir Çelik’le bir görüşme gerçekleştirdiği ve santralin bacasına filtre takılmamasını sert bir dille eleştirdiği ve iş adamına çıkıştığı haberleri basına yansıdı.
Oylarıyla evet diyen ve yasayı Meclis’te kabul eden iktidar partisinin genel başkanıyla, yasayı veto eden devletin başının aynı el olması samimiyet sorgusunu ortaya çıkardı.
Daha ilginç olan da yasaya bizzat evet diyen milletvekillerinin büyük bir pişkinlikle vetoyu savunmaları oldu. Belki bu tavırlarını, onur-şahsiyet bağlamında değerlendirilecek bir konu deyip geçilebilir. Ancak ortada ülkenin genel siyasi hayatını özetleyen tabloyu görünce söyleyecek söz bulunamıyor. Acaba bütün bunlar kişisel bir siyasi şova dönüştürülmek için mi ısmarlama projelendi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.