İhanet gözümüzü açmalı: Bir devlet ancak başka bir devlet tarafından veya onun adına dinlenebilir!

Türkiye, köklü bir devlettir. Bu coğrafyada bu köklü devleti çökertmeden bölgeye tam manasıyla hâkim olmak mümkün değildir. Devlet’e dünya hükümranları tarafından 1920’lerde çizilen çerçeve, iki binli yıllarda geçerliliğini kaybetmiş, hükümet dünya sistemi içinde Türkiye’nin konumunu yeniden tanımlamak çabası içine girmiştir.

Türkiye’nin bu yöndeki hamleleri çeşitli iç ve dış operasyonlarla etkisiz hale getirilmek istenmiştir. Arap baharı sonrasında Mısır’ın darbeye maruz bırakılması, Suriye’de zalim bir rejime karşı çıkan halkın ölmek ve göçmekten başka çare bulamayacak duruma düşürülmesi, Irak’ta bir türlü sonu gelmeyen belirsizlikler, çatışmalar bu ülkelerin geleceği yanında Türkiye’nin geleceğini de tehdit etmektedir.

Ateş çemberi içine alınan Türkiye güvenliğini ve istikrarını koruma yolunda her hamlesinde şiddetli iç ve dış saldırılara maruz bırakılmaktadır. Dış saldırıları göğüslemek için birlik ve beraberlik içinde olunması gereken bir dönemde, içeriden bir takım unsurların harekete geçirilmesi şaşırtıcı değildir, beklenmez hiç değildir!

İçeriden hükümetle hesabı olanların bu hesaplarının dışarıdan hangi hesaplarla paralellik taşıdığını dikkate almaktan uzak durmaları, sadece gafletle açıklanamaz.

Türkiye iç hesaplaşmasını kendi kuralları içinde sürdürmelidir. Bu hesaplaşmanın dünyanın kirli odakları ile ittifak içinde sürdürülmesi kabul edilemez. Bu ana kadar bunun farkında olmayan veya bunu önemsemeyen iç unsurların durumlarını gözden geçirmemeleri halinde bu ihanetlerinden ötürü milletin gözünde mücrim sayılacağından şüphe edilmemelidir.

Bütün gönüllü kuruluşları Türkiye’nin güvenliği ve istikrarına halel getirecek her türlü operasyona hayır demeye ve bu operasyonların aracı, parçası olanları gerçeği görmeye davet ediyoruz. Gelin bu ölümcül hatadan dönün, Devlet’in zevalinin sizin ikbaliniz olmayacağını idrakte geç kalmayın.

Süleyman Şah’ın, yani Osmanlı Devleti’nin kurucularının atasının sembolik mezarının, tarihen Mezar-ı Türk/Türk mezarı olarak bilindiğini unutmayalım. Eğer bu gaflet bu şekilde sürerse o sembolik mezar bütün ülkeyi içine alacak bir Türk mezarı haline gelebilir!