• İstanbul 16 °C
  • Ankara 23 °C

Gönlün Arkeolojisi: Tasavvuf

Gönlün Arkeolojisi: Tasavvuf
"Allah güzeldir (cemîl), cemâli sever." - Hadis-i Şerif   "Güzel sever diye isnad ederler Benim Hak'tan özge sevdiğim mi var.

 

Bir tasavvuf ehli eğer size Yunus Emre'den bahsederken fizikten de bahsedebiliyorsa, insan psikolojisini irdelerken seyr-u süluk ve mürşit-mürit ilişkisi arasındaki bağı da açabiliyorsa, işte söz o zaman daha lezzetli ve aynı zamanda daha faydalı oluyor. Çünkü söz gönüle ve dolayısıyla hakikate çıkmayınca, söz olamıyor, laf olarak kalıyor. Mahmud Erol Kılıç'ın tasavvuf üzerine söylediği sözler, üzerinde ciddi çalışmalar gerektiren sözler. Çünkü hem birikim hem de üretim sahasında yer alıyor kendisi. Bu yüzden de biriktirip tutmuyor, üreterek insanlarla yoldaş, arkadaş ve dertdaş olmak istiyor. Çünkü tasavvufun, özellikle modern yaşamın alıp önümüze getirdiği ve yemek zorunda bırakıldığım o kötücül, sahicilikten uzak ve tutkusuz bir yaşamın tam karşısında olduğunu anlatıyor. Tasavvufun ve dervişliğin bir bezginlik, tembellik ve inzivaya çekilmiş bir manastır keşişliği olmadığını özenle aktarıyor. Zira Ebû Hayyan et-Tevhidî'nin "Tasavvuf ile felsefe komşudurlar; birbirlerini ziyaret ederler" sözü aslında tasavvufun ne denli bir düşünüş eylemi ve emekçisi olduğunu açık ediyor. Bunun yanında yine tasavvufun bir sarhoşluk hâli olmadığını da İbnü'l-Farıd'ın şu harikulade sözüyle hafızalara kazıyor: "Biz sarhoş olduğumuzda üzüm daha yaratılmamıştı."

 

"Modern insanın referansta bulunduğu yer fiziktir. Fizik de fânîdir, asli değildir. Referans ve konu olarak fizikî alemi almış hiçbir şiir kalıcı değildir ve evrensel noktayı yakalayamaz. İnsanın fizikî yanı vardır ama insanın ölümsüz yanı, fizikî olan yanı değildir. O ruh makamına erenler, o ruhu bedenleri içinde bulanlar, metin içinde anlamı da bulanlardır. O makamdan dem vuran şiirler de ölümsüzdür. Fiziğe tabi bütün şiirler ise geçicidir."

 

Anadolu'nun çok eski mutasavvıfları "Biz iki anneden süt emdik" derler. Hazreti Mevlana ve Muhyiddin İbn Arabi'den bahsedilir böylece. İbn Arabi, "Şiir sanat yeridir, tevriye yeridir; biz orada bir şeylerden bahsederiz ama hakikatini sen anla" diye işaret eder. Mahmud Erol Kılıç ise tasavvuf şiirine işte yukarıdaki gibi yaklaşıyor.

 

Tasavvufun günbegün bir moda haline geldiği şu modern çağlarda, elimize hakikatli kitaplar alıp gözlerimizin ve gönüllerimizin hakkını vermemiz lazım. İşte "Tasavvufa Giriş", böyle bir emeğin meyvesi. Bizim topraklarımızda bu meyveyi veren ağaçların bolluğu ise gün gibi aşikâr.

 

19.11.2014 

Bu haber toplam 2261 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim