• İstanbul 21 °C
  • Ankara 24 °C

Ahlak Şurası tamamlandı: Sonuç Bildirgesi açıklandı

Ahlak Şurası tamamlandı: Sonuç Bildirgesi açıklandı
  Ahlak Şurası tamamlandı Sonuç Bildirgesi açıklandı Eğitim-Bir-Sen ve Türkiye Yazarlar Birliği’nin Mehmet Akif İnan anısına müştereken düzenlediği Ahlâk Şûrası tamamlandı ve Şûra Sonuç Bildirgesi açıklandı.

 

sonubildirgesiAhlak Şurası tamamlandı

Sonuç Bildirgesi açıklandı

Eğitim-Bir-Sen ve Türkiye Yazarlar Birliği’nin Mehmet Akif İnan anısına müştereken düzenlediği Ahlâk Şûrası tamamlandı ve Şûra Sonuç Bildirgesi açıklandı.

Şuraya üç gün boyunca 34 değerli ilim ve fikir adamı katıldı ve kadim meseleler olan ahlâk ve eğitim meseleleri birlikte ele alındı. Sorunların tesbiti, çözüm yollarının sunulması adına verimli geçen şûra dinleyicilerin de aktif katılımı ile tamamlandı.

Ankara Bera Otel’de gerçekleştirilen şûrada son gün (23 Kasım Pazar günü) iki farklı oturum ve şura sonuç bildirgesi okunmasının ardından Prof. Dr. Arif Ersoy’un genel değerlendirmesi ve katılım beratlarının takdim edilmesi ile son buldu.

Afyon Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak’ın başkanlığında gerçekleştirilen pazar gününün ilk, şurasının beşinci oturumunda ilk konuşmacı Prof. Dr. Bahaddin Acat idi. Acat, “Ahlak Eğitiminde Rol Model Referansları” başlıklı konuşmasında çocukların eğitiminde özellikle çocukluk dönemi eğitiminde dikkate alınması gereken hususlara değindi. “Taklit” konusunun çocukların özellikle ilk döneminde öğrenmelerinin bir aracı olduğundan bahisle, “rol model” olabilmek-sunabilmek adına nelerin yapılmasının uygun olacağından bahsetti. Yeni bir medeniyet kurulacaksa bunun ancak eğitim sistemindeki dönüşümle gerçekleştirileceğini söyleyen Acat, bugün gelinen nokta ile ilgili bir sorudan sonra medeniyet adına “Bu büyük yapılar medeniyetimizin sonu mu diye düşünüyorum” dedi. Müzakereci Prof. Dr. Niyazi Can ise “Taklit” mevzuunun önemli olduğuna katıldığını ifade ederek “Taklitten tahkike dönüşecek davranış modelleri”nden bahsetti. Eğitimim dönüştürülmesi durumu için ise “Otoritelerin istediği eğitimin uygulanması ne kadar ahlakidir?” sorusunu sorarak; sistemin dönüştürülmesi meselesinde böyle bir çıkmazın varlığına işaret etti.

Dr. Yusuf Kaplan “Medyadan Ahlaka Rol Model Çıkar mı?” başlıklı konuşmasında, her daim değindiği çağ kuramamak meselesinden giriş yaparak medeniyet eksenli uzun bir konuşma yaptı. Son üçyüz yıldır tarihin burada yazılmadığını ama buradan yazıldığını söyleyen Kaplan, çağrımızın bir çağ kuracak salahiyette olmadığını aktararak “ya çağrımızda ya bizlerde sorun var” dedi.

Medeniyet teşekkülünün nasıl olacağı hakkında görüşlerini açıklarken, bir önceki oturumda geçen “Teoriyi konuşmaktan pratiğe geçemedik” sözü üzerine “Ben teoriyi hâlâ yeterince konuşmadığımızı düşünüyorum” dedi. “Kameranın izleyiciye yöneltilmiş bir silahtır” diyen Heideggerden yolla çıkarak da medya üzerine görüşlerini serdetti. Medya- Eğitim ve Ahlak’ın önemli bir sorun yumağı olduğunu anlattı.

Müzakereci Dr. Yaşar Uğurlu ise, özellikle 90 sonrası kuşağa söyleyecek şeylerin olmadığından, bu kuşağın eğitim ve medya dışında düşünülemeyecinden dolayı bu eksende 90 kuşağına eğilinilmesi gerektiğinden bahsetti. Bizzat katılımcılara sorular sorarak kuşaklar arası bazı tespitlerde bulundu.

Son günün son, şûranın altıncı oturumunda Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç’ın başkan olarak yer aldı. İlk olarak Yrd. Doç. Dr. Umut Kaya konuşmasını gerçekleştirdi. Osmanlı Dönemi Ahlak Eğitimi başlıklı konuşmasında güzel ahlakı yerleştime adına anne-babalardan öğretmenlere kadar nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini örnekler de sunarak açıkladı. Osmanlı’nın son dönemlerinde ahlak derslerinin ayrı olmasından söz etti ve bu durumun sorunlu olduğunu, başka disiplinlerin içinde yer alması gerektiğini anlattı.

Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, konuşmanın ardından sözü müzakereciye vermeden önce “Tanzimattan sonar ahlak derslerinin ayrı dersler olarak okutulması sanırım ahlaki zaafların fazlalaşmasındandı” dedi. Müzakereci Doç. Dr. İrfan Görkaş ise Umut Kaya’nın eğitim nokta-ı nazarından baktığı yere biraz daha tefekkür boyutundan bakacağını söyleyerek, ahlak ve eğitim meselesine islam filozoflarından yaklaşımlarından örnekler vererek yaklaştı. Kaya’nın konuşmasında Osmanlı’ya genel bir bakışın eksik olduğunu aktaran Görkaş, Osmanlı’nın sistemine hala bütüncül bir açıdan yaklaşılamadığını söyledi.

MEB Müfredatında Ahlak Eğitimi ve Yeni Öneriler başlıklı konuşmasında Alparslan Durmuş, kendisinin kazandırdığı kavram olan “Değerler eğitimi”nden yola çıkarak Türkiye’de bunun nasıl olduğundan-olmadığından bahsetti ve özellikle ABD’den yola çıkarak bazı önerilerde bulundu. Çözüm yolları bahsinde; “Eğitim felsefesinin oluştulması”ndan, bunların müfredata nasıl yerleştirileceğinden, öğretmenlerin nasıl yetiştirileceğinden bahsetti. Müzakereci Doç. Dr. Zülfü Demirtaş, bazı evrensel değerlerin müfredata girmesini doğru bulduğunu, konuşmacının MEB Müfredatı ile ilgili somut tekliflerinin eksik kaldığını anlattı.

Tüm oturumların sonunda değerlendirme konuşmasını yapmak üzere Prof. Dr. Arif Ersoy’a söz verildi. Kendileri, “Neler söyledik üç gün boyunca, bunlardan bahsetmeye gerek yok. Güzel şeyler söyledik” dedi ve bunların üstüne “Ne yapacağız?, “Nasıl yapacağız?” diye iki sorumuz olduğunu ifade etti. Gelinen noktada “ne yapılacağı” meselesine iki yol bulunduğunu, birincisinin batıyı taklitte ısrar edip zillette kalmak, ikincisinin ise, kendi medeniyet esaslarımıza dönüp yeni bir yol çizmek olduğunu söyledi. Sonrasında konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İnsanın yaradılış gâyesi,  hâliki ta'zim ve mahlûka şefkâttir. Hâliki ta'zim "lailaheillallah"dır. Hakları veren Allah'dır. Bizim medeniyetimizde haklıyı güçlü kılmak vardır. Hâliki ta'zim etmek demek tevhide inanıp herkesin hakkını teslim etmek demektir. Mahlûka şefkat ise adâleti tesis etmek anlamına gelir. Muhammeden resulallah bunu ifâde eder. Peygamberlerin esas görevi hak ve paylaşımı sağlamaktır.

İnsanın yaradılış gâyesi tevhid ve adâleti esas alarak yeryüzünü îmâr etmektir. Eğitim felsefemiz bunu esas alırsa başarılı olur.

Karşı görüş yâni, kuvvete dayanan çatışmacı görüş ise güçlüyü haklı kılar. Her yerde çatışma çıkararak ayakta kalır.

Batı medeniyeti Roma'nın devamıdır. Papa, Hz. Îsâ'nın değil Romalı diktatörlerin temsilcisidir.

Medeniyet inşâsı görevi Türkiye'nindir. İlk adımımız eğitimdir. Temel görevimiz haklının hakkını korumak olmalıdır.

Bizler dindarların iktidara gelmesi için dua ettik. Bu olunca her şeyin düzeleceğini sandık. Ama sistem bizim olmadığı için, tezgâh bozuk olduğu için sorunlar yaşıyoruz. Hak ve adâleti tesis etmek zorundayız.

Bu gerçekler çerçevesinde eğitim stratejimiz şöyle olmalı:

1-İyilik ve takvada yardımlaşma bilinci geliştirilmeli, Düşmanlık ve günahta yardımlaşılmamalı

2-Herkesi dinlemeli en güzeline uymalıyız.

3-Herkesi sevmeliyiz. Bizim medeniyetimiz sevgi medeniyetidir.

4-Doğruları her yerde her ortamda anlatmalıyız.

Yeni Türkiye'nin nesilleri, inandığı gibi düşünmeli, düşündüğü gibi konuşmalı, konuştuğu gibi yaşamalıdır.”

 

Sonuç Bildirgesi

34 bilim insanının katkı sunduğu şûranın sonunda hazırlanan ve Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu tarafından kamuoyuna duyurulan şûra sonuç bildirgesi şu şekildedir:

1- Ülkemizin geleceğini ve toplumları hiçbir iç ve dış düşman ahlâksızlık kadar tehdit etmemektedir.

2-Türkiye ve insanlık için ahlâk eğitimi stratejik bir konudur.

3-Mevcut eğitim felsefemiz ve politikamız sorgulanmalıdır. Medeniyet değerlerimize özgü eğitim felsefesi ve ahlâk eğitimi hayata geçirilmelidir. “Yeniden Büyük Türkiye” hedefinin en önemli ayağı, birey ve toplumu “güzel ahlâk” ile yeniden buluşturacak eğitim sistemi ve eğitim müfredatı olmalıdır.

4-Evrensel nitelik kapsamındaki insani değerler, insanlığın ahlâk temelli birikimidir. Bu çerçevede, insan hak ve özgürlüklerini daha kapsayıcı bir ifadeyle insan onurunu korumak, insan onuruna yönelik ihlalleri en aza indirmek öncelikle ahlâklı insanı inşa etmekle mümkündür.

5-Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu, hak ve adaleti esas alan bir dünyanın inşası için erdemli insanlar yetiştirmek asıl hedefimiz olmalıdır.

6-Eğitim; “iyi insanı, güzel ahlâka sahip insanı inşa etme faaliyeti” olarak tanımlanmalı ve aile içi eğitimden, örgün eğitime bütün eğitim süreçleri bu temel üzerine inşa edilmelidir.

7-Ahlâk dersleri müfredatında dini -evrensel ahlâk ilkeleri esas alınmalıdır.

8-Başta ekonomi, siyaset, hukuk, eğitim, medya olmak üzere her alanda öncü olan insanlar topluma erdemli davranış konusunda örnek olmalıdır.

9-Okulda öğretilen ahlâk, öğretenin yaşadığı ahlâk ve toplum ahlâkı birbirini tamamlayıcı olmalıdır.

10-Ahlâksız hukuk, hukuksuz ahlâk olamayacağından dolayı ahlâk ve hukuk ilkeleri birleştirilmelidir.

11-Günümüzde eğitim sistemi daha çok devasa bilgilendirme ve öğretme aracı olarak görülmektedir. Bu nedenle eğitim sistemimizin her kademesinde akademik öğretim ile ahlâk eğitimi bütünleştirilmelidir. Ayrıca eğitimin her kademesi ve faaliyetinde şahsiyet/karakter eğitimi esas alınmalıdır.

12-Eğitim sistemimize hâkim olan “mezun olmak” temelli okul-öğrenci ilişkisi yerine “insan olmak” hedefli okul-öğrenci ilişkisi ikame edilmelidir.

13-Okul öncesinden başlayarak çocuklarımızın mana ve kültür temelli kaynaklarımızla tanışmasını sağlayacak eğitim paradigması oluşturulmalı, çocuklarımızın, gençlerimizin kendi rol model referanslarıyla tanışmalarını önceleyen eğitim uygulama, araç ve materyalleri hazırlanmalıdır.

14-Mesleki eğitimde, üniversitelerde bir mesleğe dönük gerçekleşen eğitim süreçlerinde kendi medeniyetimizi temel alan meslek ahlakı ilkeleri (ahilik gibi) hedeflenmeli ve bu çerçevede örnek şahsiyetler öne çıkarılmalıdır.

15-Eğitimcilik mesleğine dair yeterlikler belirlenirken, ahlâkiliğe dair rol model olma kapasitesi mutlaka dikkate alınmalı, öğretim elemanları ve öğretmenler, öğrencilerine ahlâka dair bilgilerin aktarıcısı olmak yanında uygulayıcıları olarak da model olmalıdır.

16-Öğretim elemanları ve öğretmenlerin başta öğrencileri olmak üzere toplum tarafından  “ahlâklı birey” noktasında model alınmasını, toplumsal saygınlık elde etmesini sağlayacak tedbirler hayata geçirilmelidir.

17-Çocukların ve gençlerin hayatlarının büyük bölümünü okul ve sınıf ortamında geçirdiği de dikkate alınarak; öğretim elemanlarının, öğretmenlerin, yöneticilerin ve diğer eğitim çalışanlarının mali ve sosyal hakları ile çalışma şartlarının bütün motivasyonlarını ve çabalarını güzel ahlâklı insan yetiştirmeyi teşvik edecek düzey ve şartlarda olması sağlanmalıdır.

18-YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı; insan-eğitim, insan-ahlâk ve eğitim-ahlâk arasındaki ilişkiye yönelik eğitim-öğretim faaliyetlerinde bilimsel kaynak ve bilim insanı olarak Batı orijinli tercihler yerine medeniyet tarihimizin bu kapsamdaki önemli eserlerinin okunurluluğunu ve müelliflerinin bilinirliliğini artıracak projeler ve yönelimler oluşturmalıdır.

19-Ahlâk ve şahsiyet eğitimi konusunda toplumun tüm kurum ve kuruluşları (aile, çevre, okul, STK, kamu kurumları) üzerine düşen görevi hassasiyetle yerine getirmelidir.

20-İletişim, enformasyon ve sibernetik imkanların her geçen gün arttığı günümüzde çocukların ve gençlerin ahlâki yozlaşma riskleriyle yakınlaştığı alan kuşkusuz geleneksel kitle iletişim araçları ve sosyal medyadır. Farklı tür ve içerikte sosyal medya imkanlarının da zenginleştiği bu zemin ebeveynlerin fiili denetimini ve yönlendirmesini de imkansız hale getirmektedir. Bütün medya araçları da dahil internet erişimlerinde çocuk ve gençlerin ahlâki yozlaşma riskinden uzak tutulmasını ve ahlâkilikle buluşmalarını sağlayacak internet ve sosyal medya içerikleri mutlaka zenginleştirilmelidir.

21-Kapitalist dünya düzeninde medyanın asıl hedef kitlesi çocuklar, gençler ve kadınlar olmuştur. Bu tercih son derece anlamlıdır. Medya, yapmış olduğu yayın ve programlarda insanların özel hayatı ve kültürümüze saygı göstermeli, toplumumuzun geleceği ve nesillerimizin korunması için medya etik ilkelerine uymaya hassasiyetle özen göstermelidir.

22-Ahlâk eğitiminde kaynak, dil ve üslup sorunu yaşanmaktadır. Ahlâk eğitiminde Hz. Peygamber’in (SAV) yaşantısı, sözleri ve üslubu esas alınmalıdır.

23-Kur’an ve Sünnetten uzaklaşarak “şiddet”, “vahşet” ve “zulüm” ile anılmakta olan İslam dünyası öncelikle kendi içlerinde ve işlerinde ahlâklı olmalı ve “Müslümanlar kardeştir” ilkesinin gereğini yapmalıdır.

arifersoy

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

hicabi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

yusufkaplan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 acat

Bu haber toplam 4472 defa okunmuştur
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim