• İstanbul 23 °C
  • Ankara 28 °C

Elif Sönmezışık: İsmek

Elif Sönmezışık: İsmek
-Ruzname; Kelime Günlüğü'nden-
Malumunuz bir kelime değil İSMEK. Bir kısaltma. “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları”nın kısaltması.
 
Evet, teknik olarak bir kelime değil, fakat açılımından daha anlamlı bir inşaya, muhteva zenginliğine tekabül eden bir kelimeye dönüştü ve bu hiç de kolay olmadı.
 
28 Şubat'ın sillesinden nasibini almış bir genç öğretmendim. Bir ilçe belediyesi bünyesinde meslek edindirme kurslarında eğitimci olarak 2 yıl vazifede bulundum. 2002 yılında, sosyal hakları daha makul olduğundan İSMEK'e başvurdum. 0-70 yaş arası her kesimden insana yönelik pedagojik formasyon programı içeren bir eğitim fakültesinden mezun olmama rağmen, yazılı ve sözlü sınavla birlikte yetenek sınavına da alındım. İş bu kadarla bitmiyordu. İlk görevde gitmek istediğiniz ilçeyi seçemiyordunuz.
 
İlçe önemliydi, zira 28 Şubatçılar İSMEK'in “başı örtülü” eğitimci istihdamının önüne geçmek için, kurumu Halk Eğitim Merkezlerine bağlamıştı. Baş açmaya direnen başörtülü eğitimcileri attırmaya tam yetkili olan Halk Eğitimlerinin yöneticileri, sık sık baskın yapıyorlardı. Gönderildiğim ilçe Kağıthane oldu ve İstanbul'un en fazla Halk Eğitim baskısına maruz yeri olduğu, hem İSMEK yöneticileri hem de birimlerin yöneticisi tarafından üzülerek söylendi. 28 Şubat'la oynadığımız köşe kapmacanın son merhalesiydi.
 
Göreve başladık. Eğitim “el sanatları” olup iki farklı ve birbirinden uzak birimlere gönderilince eğitim klasörleri, desen dosyaları, yardımcı yönergeler ve bir sürü gereci yanımda taşıyordum. Birimlere toplu ulaşımla gittiğim için yoruculuğunu anlatmaya lüzum yok. Üstelik her an tetikteydik. Zira halk eğitim karabasanı her an bizi boğabilirdi.
 
Ticari ve özel bir kurumdan eşit imkânlarla bir iş teklifi alınca ayrılmayı seçtim. Zira bu dirençle bir gün kapı önüne konulacağım kesin gibiydi.
 
Eğitim verdiğim 3 yıl boyunca mesleki eğitim alanlarından faydalanan talebeler üzerinde yaptığım gözlemlerden zengin bir insan birikimim oldu. Sonrasında İSMEK'te göreve devam eden kimi dostlardan da gidişatı takip ettik.
 
İlk aşamada eğitime talip katılımcıların tamamına yakını kadındı. Evde bunalan genç anneler, bir vakitler çalışıp emekli olmuş orta yaşlı hanımlar, üniversite umudunu yitirmiş ya da çalışma imkânı bulamamış başörtülü genç kızlar, sıradanlıktan uzak yaşamak için hayatına renk katmak isteyen çalışan kadınlar ve daha neler… Aynı masa etrafında birbirine zıt hayat süren kadınların birlikte program yapıp birbirlerini evlerinde ağırlayacak kadar kaynaşması bir güzellikti. Onlardan çok şey öğrendim; fakat onlar beni atölyenin odağı gördükleri için hep benim onlardan öğrendiğimin fazlasını onlara verdiğimi düşündüler. Mesleki olarak bu doğruydu ama insanı anlama işi söz konusu olduğunda onlar beni eğitiyordu. Nitekim yorucu fakat güzel günlerdi.
 
İSMEK, 28 Şubat gölgesinden kurtulduğu sonraki yıllarda alanları zenginleştirdi. Yabancı dil ve dijital alanda da eğitimlere başladı. Her türlü mesleki alanda iş dünyasının ihtiyacı ölçüsünce programlar oluşturdu ve uygulanan periyotları başarıyla tamamlayanlara ciddi iş imkânları doğdu. Elbette yalnızca kadınlarla sınırlı kalmadı, yetişkin kadın erkek her yaştan katılımcıya açık hale geldi ve ciddiyet kazandı. Artık terapistler, kent yaşantısından bunalanları, bedava olan bu kurslara yönlendiriyordu. Böylelikle hasarlı ve dünyadan kopmuş birçok bilinç ve duygu durumu geri dönüştürüldü.
 
Devlet okullarında kısa tecrübeleri olan biri olarak altını özenle çizmek istediğim bir husus daha var. İSMEK hem katılımcılar hem de yöneticiler nezdinde beklentilerin yüksek olduğu bir kurumdu. Katılımcılar incir çekirdeğini doldurmayacak meseleleri yönetime taşısa bile dikkate alınır, çözüme kavuşturuldu. Denetim boşlukları sözkonusu değildi. Yıl sonunda ortaya koyduğunuz insan kaynağı, ürünler üzerinden değerlendirilir ve öğretme kabiliyetiniz ölçülürdü.
 
İSMEK'i “laylaylom” fabrikası gibi görenlerin görmek istemediği kısım da bu özendir. O kurslara devam etmiş olanların hakkı teslim ettiğine ve eğitim işçilerine saygı duyduğuna inanıyorum. Zira kendine has yeterlilik kaygısı taşıyan ciddi bir kuruma dönüşmesi uzun sürmemişti.
 
Onun için İSMEK bir kelimedir; üstelik değerli bir kelimedir. Bir “belediye işi” olmasına rağmen en objektif içeriğe sahip kuruluşlardan biri olduğu ve bugüne kadar elle tutulur bir eleştiri malzemesine pirim vermediği için değerli bir kelimedir.
 
Ve ne yazık ki, birçok değerliler gibi ona da layık görülmedi. Yalnızca kurumun sonlandırılmasına üzgün değilim. Yıllarını kuruma vermiş değerli eğitim kadrosu ve umutla yeniden açılmasını bekleyen katılımcılar için üzgünüm.
 
Elbette biz ümidini kaybedenlerden olamayız… hayırlara, hayırlılara talibiz.
 
***
 
Künye: İSMEK, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları”nın kısaltması olup 1996 yılında, dönemin İBB Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulmuştur.
 
Yenisöz
 
Bu haber toplam 347 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim