Emine Şenlikoğlu, tesettür algımızdaki değişimler üzerine Büşra Sönmezışık'ın sorularını cevapladı.
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren tarihsel sürece bakıldığında, örtüyle birlikte kadının toplumdaki durusunun da evrildiği görülür. Postmodern tahakkümün yaşandığı yıllarda başörtüsü, mücadele imgesine bürünürken; yasak/baskıların kalkmasının ardından yaldıza bulanmış̧ albenisi ile “gösteri”lene doğru keskin bir geçiş̧ yaptı. Önceleri “siyasi imge” adı altında farklıçevrelerce hunharca çekiştirilen başörtüsü, bu kez de reklam sektörünün dişlileri arasında sıkıştırılmış̧ sekliyle ve yeni medya araçlarıyla beraber soslanarak altın tepside sunuluyor. Günümüzde bazı başörtülüler reklamın gizli öznesinden çıkarak, kendi reklam filminin başrolü haline geldi. Uzun yıllar süregelen sürmenaj dönemi son bulup günümüzde yerini sadece zahire yatırım yapan, eğlencesi, süsü püsü yerinde, manken edasıyla etrafta salınan başörtülü kimlikler aldı. Nasıl bir rüzgârdı ki bu, yaşantılarımızı da tozu dumana katarak tesettür algımızı sil baştan dizayn etti?
Nefsimize doğru tatlı tatlı esen bu “yalan rüzgarı”na kendini kaptırmayanlarımız da oldu hiç şüphesiz. Yıllardır medyanın önünde, hem düşüncelerinden hem de tesettüründen zerre miskal taviz vermeyen Emine Şenlikoğlu onlardan biri. Tavizsiz tutumuyla hapse girerek türlü bedeller ödedi. Yaptığı açıklamalarla “İ̇slâmi camianın sivri dilli yazarı” olarak bilinen Ş̧enlikoğlu ile bu evrimleşmenin sancılarını, sebeplerini ve sonuçlarını konuştuk. Söyleşirken suya sabuna dokunduk ama eleştiride kantarın topuzunu kaçırmamaya dikkat ettik.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.