• İstanbul 18 °C
  • Ankara 18 °C

Enderun'da bir cevher: Hanende, bestekâr ve tanburî Hasan Hulûs Çelebî

Enderun'da bir cevher: Hanende, bestekâr ve tanburî Hasan Hulûs Çelebî
Hasan Hulûs Çelebî aynı zamanda bir şair, bir araştırmacı, bir kültür mimarı ve bir bestekâr kimliğiyle tarihin tozlu sayfalarında sırlanmış bir eren olarak aşkla ihata ettiği ömrünü bizlere bıraktığı güzel eserlerle süslemiş, Türk milletine çok kıymetli bir miras bırakmıştır. Firdevs Kapusızoğlu yazdı.

Hasan Hulûs Çelebî, Mustafa Tatcı ve Musa Yıldız tarafından yayına hazırlanan “Tezkiretü'l-Müteahhirîn / İstanbul Delileri ve Velileri” kitabı vesilesiyle tanıdığım musikişinas bir mutasavvıf. Tarihsel süreçte musikinin tekke kültüründeki ehemmiyeti her daim korunmuş olup, mutasavvıfların pek çoğu musikiyle alakadar olmuşlardır. Fakat efendim, Hasan Hulûs Çelebî aynı zamanda bir şair, bir araştırmacı, bir kültür mimarı ve bir bestekâr kimliğiyle tarihin tozlu sayfalarında sırlanmış bir eren olarak aşkla ihata ettiği ömrünü bizlere bıraktığı güzel eserlerle süslemiş, Türk milletine çok kıymetli bir miras bırakmıştır.

Enfî, Burnaz lakaplarıyla veya Hasan Hulûs Çelebî ismiyle tanınan Hasan Ağa, Moralı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğinde takvimler 1700’lü yılları gösteriyordu. Ailecek Fındıklı’ya taşındıkları için Hasan Ağa’nın çocukluğu ve gençliği Tophane civarında geçti. Babasının amâ olması ve ilk musiki derslerini ondan alması dışında ailesi ile ilgili çok fazla malumat bulunmamaktadır.

“Fenn-i mûsîkî üstâdı ve sâhib-i beste, Enderûn-ı Humâyundan mahreç Burnâz Hasan Ağa dedikleri zâttır.” sözleriyle bahsedilen Hasan Hulûs Çelebî, Türk musikisi tarihinin en önemli bestekâr ve hanendelerindendir. Bunun yanında şiirleri ve araştırmaları neticesinde hazırladığı tezkiresi ile Türk edebiyatına da çok büyük bir katkıda bulunmuştur.

Bir devrin zarif ve ârifâne incelikleri

Hasan Hulûs Çelebî’nin Tezkiretü'l-Müteahhirîn adıyla kaleme aldığı eser, 17. yüzyılın sonlarında ve 18. yüzyılın ilk çeyreğinde derlenen bilgi ve belgelerden hareketle yazılmıştır. Eser, kaleme alındığı dönemin dilini -bilhassa konuşma dilinin inceliklerini-, folklorunu, kısmen sosyal ve siyasî olaylarını, tekke kültürüyle hemhâl olan sufilerle birlikte meczuplarını, hülasa baştanbaşa bir devrin zarif ve ârifâne inceliklerini yansıtması bakımından oldukça önemlidir.

Çelebî’nin renkli kişiliğini İstanbul'un günlük hayatından sunduğu fotografik anlatımlarıyla daha iyi anlıyor ve eserini okudukça 16. asırdan 18. asra kadar uzanıp giden bir iklimi temaşa ediyoruz. Enfî Hasan Ağa, eserinde ele aldığı 43 şahsın pek çoğunu rû-be-rû tanımış ve onların menkabevî biyografisini sağlam kaynaklardan elde ederek aktarmıştır. Bu kişilerin başında müellifin şeyhi Nasûhî Efendi ve çok sevdiği Niyâzî-i Mısrî gelmektedir. Yine Enderunî olması münasebetiyle sık sık buradaki hayatından da atıflarda bulunmuş ve muhtelif bilgiler vermiştir.

Devamı: https://www.dunyabizim.com/muzik/enderun-da-bir-cevher-hanende-bestekr-ve-tanbur-hasan-huls-celeb-h24361.html

Bu haber toplam 578 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim