• İstanbul 14 °C
  • Ankara 21 °C

Erbay Kücet: Aykırı Çizgizâr

Erbay Kücet: Aykırı Çizgizâr
Tebessüm sadakadır diyen bir kültürden gelmekle birlikte toplumda kahkaha ile gülmenin hoş görülmediğini bilenlerdeniz.

Çizdiklerine ‘karikatür’ denilmesinden pek hoşlanmayan ve çizgilerinde karikatürün tarifine uymayan aykırılıkta bir sanatçıdan bahsedeceğim bu yazımda.

Röportajlarında insanın ‘eşref-i mahlûkat’ olduğundan bu inanışa gölge düşürecek bir sakıncayı üstlenmek istemediğini ifade ediyor. Onun çizdikleri kahkaha attırmadığı gibi bazen gözyaşı döktürüyor gibi.  

Zihnî ve duygusal bir hareketlilikle 1978 den beri Yenidevir, Millî Gazete, Yeni Şafak, Mavera, Yönelişler, Aylık Dergi, İslâm, Kadın ve Aile, Gül Çocuk, Mavi Kuş, Birdirbir, Kardelen, Kayıtlar, Kitap Postası, Yedi İklim, Hece, İtibar ve Mostar gibi yayınlarda çizgileriyle yer alan Hasan Aycın imzasına aşinasınızdır.

Yaptığı işin insanlık serüvenimizin, insan olma yolunda ilerleyişimizin bir yansıması olduğunu, “Kendimiz olmayı başardığımız nispette, eserimiz, ürünümüz, emeğimiz bir anlama kavuşur” sözleriyle sanatçı duyarlılığını önemsediğini ifade ederken bildiğimiz, tanıdığımız karikatüristlerden olmadığını bu nedenle de karikatürist değil çizer olarak anılmak istediğini öğreniyoruz.

Çizgilerini Bocurgat, Gece Yürüyüşü, Asâ, Kulbar,  Gözgü, Kırk Hadis, Kırk Çizgi, Ahzan, Nun, Zılal,  Kudüs Ey Ey, Sayha, Üns, Hub, Sarp Geçit ve Eyse isimleriyle albümleştiren sanatçının güzel sanatlarda okumadığını, mizah dergilerinde yer almadığını, karikatüristlerin ortamlarında da bulunmadığını söyleyebiliriz.

Çizdikleriyle insanların kötülükten uzak olmasına özen gösterirken Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Atasoy Müftüoğlu, Rasim Özdenören ve İsmet Özel’le kesişen yollarını yakalıyorsunuz. Çoğunlukla çizerlerle değil mutasavvıf, mütefekkir, şair ve yazarlarla dostluklar kurduğunu ve bu tür yakınlıkların insana vergi olduğunu, her istediğiniz kişiyle yakın olunamayacağını belirten Aycın’ı İmam-ı Gazali’nin “Anlattığım kıssaların gerçek olup olmadığına bakma, kıssalardan alacağın hisseye bak.”  Sözleriyle cevaplamak istedim. Ancak Aycın devam ediyor: “Hisse alma yeteneğimizi kaybettik sanki. Bu nedenle, modern anlatılara da özgün bir bakışla yaklaşamıyoruz. Eğlence endüstrisinin ürünleri, genel itibarla bir hikmet arayışı, ibret alma, hisse çıkarma için elverişli değil.”

Sanatını kırk yıldır, güldüren olmak yerine, düşündüren, tefekkür ettiren bir üslupla sürdürürken beyaz kâğıt ve rapido kalemle hayatı manevî bir süzgeçten geçiriyor. Allah, güzel huylu ve yumuşak kimseleri sever, düsturunca meslekî ve özel hayatında bu müjdenin peşinden koşarken, çizgi yardımıyla çizginin dışına taşıyor.

Kahkahayı kendi adına olumlu bulmadığını her röportajında dile getirmektedir. Mizah anlayışının güldürmekten, kahkaha attırmaktan yana olmadığını, düşündürmekten yana olduğunu Peygamber (sav) nasıl gülmüş ve güldürmüş ise işte O’nun gibi gülmeyi şiar edindiğini rahatlıkla ifade edebiliriz.

Yaşadıklarına şükür vesilesi olarak sabredip gayret ettiğinin altını çizen Hasan Aycın, çizdiklerinin insanlarda hayra ve iyi şeylere vesile olmasını, iyi karşılıklar bulmasını istediğini, zaten, varlığı itibarıyla insanın hüzünlü olduğunu ifade ederek asık suratlı baba ve amir olamayacağını, kahkaha atmayacağız derken ölçüyü kaçırmamak lazım diyerek cevaplıyor.

Ömer Lekesiz onun çizgisi hakkında “Hasan abi çocukluğunda gökyüzüne bakma imkânı bulduğunu söylemişti. Sadece gökyüzüne değil aynı zamanda yeryüzüne bakıyor. Örneğin hilyeyi şeriflerde hilal vardır. Hilalin çevresinde de dört tane yıldız vardır. Aynı şekilde siz Hasan Aycın’dan bir çizgi gördüğünüzde orada bir ay ve kenarında dört tane yıldız vardır. Çok modern bir iş yapıyor olmasına rağmen gelenekle kurduğu bir temas burada söz konusudur. Hem de hilyeyi şerife bakmaktan mahrum bırakılmış bir nesle bu sembolleri yeniden modern tarz da sundu” sözleriyle abartısız bir sanatçı portresi sunarken akran olduğumuz Hasan Aycın’la bu kadar yıl hiçbir zaman ve mekânda bir arada bulunmaksızın ‘birlikte olduk’ dersem yalan söylememiş olurum.

Bu haber toplam 990 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim