• İstanbul 14 °C
  • Ankara 17 °C

Ercan Yıldırım: Devlet mekanizması yeniden kurulurken

Ercan Yıldırım: Devlet mekanizması yeniden kurulurken
24 Haziran sistemiyle katı ulusçu tavır yerine ülke sınırlarını ‘ümmetin sınırları’na genişleten, 90’ların yöntemlerini reddetmesine karşın devlet gücünü göstermede ‘kararlı erk’ten imtina etmeyen, etnik yapıları birer siyasi birim görmesine rağmen varlığını ülke bütünlüğünün üstüne çıkarmaya çalışanlara göz açtırmayan bir yeni ‘kurucu irade’ ortaya çıktı.
Devlet bir koalisyon olduğu kadar, belli başlı bazı dinamiklerin, sınıfların, güç merkezlerinin aynı mekanizma içinde hareket ettiği organizmadır.
 
Mekanizmaya dayalı organizma, hiyerarşik “devlet çarkı” bazı hallerde teklese de kırılmaz, kırıldığında yeni çark yapmak gerekir.
 
Gezi olaylarıyla ayyuka çıkan İstanbul büyük burjuvazisinin Erdoğan karşıtlığının söndüğü, güvenlik bürokrasisiyle birlikte yeni sistem etrafında milli iradeyle bütünleştiği bugün daha net biçimde gözleniyor. Yeni sistem sadece Türkiye’nin “idari mekanizması”nı hızlandıracak bir hiyerarşi oluşturmadı, devlet aygıtını idare eden kolları, sınıfları, küresel burjuvanın distribütörü iş çevrelerini etrafında toparladığı gibi Başkan Erdoğan’ı vazgeçilmez lider olarak da kabul etti. Bunu belki de en net medya patronluğunun dönüşümünden izlemek mümkün. Medyanın işini yapıp yapamamasından öte medya sermayesi İstanbul büyük burjuvasıyla, küresel sermayenin siyasal kanaatlerini öğrenmekte en etkili gösterge.
 
Türkiye’nin nomosu, Amerikan demokrasisinin ve elbette devlet aygıtının oturduğu temele benzese bile ondan daha eskidir. Yeni sistemin Amerikan siyasi yapısına benzer iki partili yapıya doğru yolculuğu esasında sınıfların, burjuvanın, güvenlik bürokrasisinin, sivil inisiyatiflerin güç kavgasının sona ermesi belki de doğrusu “nefesinin kesilmesi”yle ilgili. Erdoğan’ın birleştirici vasıflarının, liderlik özellikleriyle örtüşmesi, özellikle bu son dönemdeki tasfiye diyalektiğini iyi oturtması, güçlü devlet formülünün uygulanmasını sağladı.
 
Başkan Erdoğan Gezi öncesi siyasi anlayışını büyük oranda kadim, kerim devlet moduna yaklaştırırken devletin kılcallarına sahip olan elit-bürokrasi de Başkan Erdoğan’a 13 seçim kazandıran siyasi hassasiyetleri ve söylemi sahiplenmeye başladı.
 
Yeni Türkiye, yeni sistem güç merkezlerinin diyalog kurmayan katılığının sonlandırılmasıyla inşa ediliyor. Bu manada klasik hiyerarşinin yeniden çatılması belki yeni sistemin doktrinini netleştirebilir.
 
Şekil mi içerik mi?
 
Osmanlı devlet geleneği seyfiye, kalemiye, ilmiye sınıflarıyla imparatorluk vasfı kazanmıştı; kamunun organize edilmesinde belki Fatih Kanunnamesi’ne göz atmanın faydası olur. Kapitalist dünya sisteminde devlet erkinin içine burjuva da dahil oldu; bilinenin aksine aydından, ordudan çok İstanbul büyük burjuvası vesayet kanallarını açtı.
 
Yeni sistemin nomosunu kurarken klasik bürokrasi örgütlenmesini Fatih sonrası duruma göre şekillendirme yoluna gidilebilir. Öyle ya kurucu Osman-Murat Beylerin İslam-Türk-ehli sünnet-gaza nomosunu, çağın getirdiği “aparatları” da ekleyerek okumak, kurmak mecburiyeti hasıl oldu.
 
Türkiye’nin sistemi değişti. Ruhu, doktrini, nomosu belirip hayata geçti mi, bu şimdilik muamma.
 
Yeni mekanizmanın işlerlik kazanması “içerikle” çok ilintili. Bu sistemi eski parti liderlerinin de talep ettiği şeklindeki meşruiyet kanalı millet nezdinde karşılıksız; 24 Haziran’da kabul gören sistemin içeriği, Başkan Erdoğan’ın 15 yıllık siyasi söylemlerinden mezcedilmiş üst kimliğe oturmak zorunda. Bu siyasi duruş, millet bağındaki dikotomik kutupları korusa da “ayrıştırıcı-dışlayıcı” tarzı hiçbir zaman tercih etmedi.24 Haziran sistemi haliyle güç merkezlerinin koalisyonu kadar tezlerinin karşılıklı kabulüyle de ilgili; katı ulusçu, içe kapanmacı tavır yerine 4 milyona yakın Suriyeliye tahammül eden, Türkiye’nin sınırlarını “ümmetin sınırları”na genişleten, 90’ların yöntemlerini kat’a reddetmesine karşın devlet gücünü gösterme açısından “kararlı erk”ten imtina etmeyen, etnik yapıları birer siyasi birim görmeye rağmen varlığını Türk-ülke bütünlüğünün üstüne çıkarmaya çalışanlara göz açtırmayan bir yeni “kurucu irade” ortaya çıktı.
 
Bu iradenin oluşturduğu mekanizmanın başarısı doğrudan doğruya “içeriği”yle ilgili, pervasız güç kirlenmesi, AK Parti’yi doğuran siyasi şartlar ve bürokrasinin egemen baskıcılığı sisteme en baştan zarar verir. Devletin yeniden organizasyonu popülist söylemlerin ötesinde millet menfaatlerini kuşatacak derinlikte ve katılıkta olmalı… Yani devlet, hiçbir sınıfın, hiçbir kesimin, grubun emrine yeniden girmemeli.
 
Halk ile devlet arasındaki çeperler yeniden hortlamadan, Başkan Erdoğan ve kabinesiyle millet bağına aracılar dadanmadan güçlü devlet hiyerarşisi kurulmalı. Örnek mi? Çok fazla… Tefecilerin, faizcilerin, piyasa simsarlarının, taksicilerin, stokçuların, spekülasyoncuların, mafyanın, hukukun ve devletin munis yüzünü kullanarak halkı ezmesine kadim devlet geleneğimiz izin vermez.
 
Devlet nezaketi, bürokratik ve siyasi nezaketle birleşmeli kaba ve hoyrat dil uç vermemeli. Uzun zaman iktidardan uzak kalanların koalisyon içindeki özgürlüğün verdiği sekr halinin kamuya yansımayacağı daha “rasyonel” bir bürokrasinin gelişeceği şimdiden anlaşılıyor.
Bu haber toplam 984 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim