Ar, haya, ahlak, izan, hoşgörü, itidal vb bilimum haslet ve terimlere vurulan prangalar; çamur, iftira, yalan, itham, aşağılama, hakaret vb psikolojik hastalık terminolojisinin gemi azıya almasını ve meydanları boş beleş bularak talanını getiriyor!
Sosyal medya hesaplarında kimi gerçek kullanıcı ismiyle ama büyük bir çoğunluğu sahte profillerle gezinen hakaret havarilerinin beyinlerinden klavyelere hücum eden kin ve nefret orduları, “ifade özgürlüğü” kalkanının ardından savurdukları hakaret ve küfürlerle saldırıyorlar. Kime? Bu ülkenin başkomutanına! Bu ülkenin Cumhurbaşkanına! Hem de bir tanesine değil, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve milenyumda dünya liderleri arasında bulunan son Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a…
Bir ülkenin en tepe noktasına bu kadar cüretkar ve arlanmaz bir şekilde saldırabilecek zemini bulan bununla yetinir mi? Elbette yetinmez!
Bakan, milletvekili, vali, belediye başkanı, bürokrat, siyasi lider ve isimler…
Bu da kesmiyor; tarihe mal olmuş hatta Türk Tarihinin altı sayfalarına destanlar doldurmuş hükümdarlar, mutasavvıflar, düşünürler, alimler, bilim insanları…
Son nefeste de klavye şövalyeliğinin halet-i ruhiyesinin dizginleyemediği ÖZGÜRLÜK kasırgasında önüne çıkan eş dost, arkadaş, akraba, tanıdık, kim varsa…
Küfür, hakaret, iftira, yalan, çamur İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ maskesini giymiş bu baloda! Ama artık cılkı çıktı! Bu kadar özgürlük inanın fazla!
İfade özgürlüğü; bir şahsa, bir değere, bir inanca küfür etme serbestliği değildir!
İfade özgürlüğü; yalan söyleme ve bu yalanı yayma serbestliği değildir!
İfade özgürlüğü; çamur atma, hakaret etme serbestliği değildir!
İfade özgürlüğü; insanlıktan çıkma ve çıkarma serbestliği değildir!
Özgürlüğün cılkı çıktı…
Bir an önce yasal zeminde tedbirler alınmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.