Düne dair ruhunu, gülümseten, duygulandıran iklimini, estetiğini kaybettiğimiz bir edebiyat var karşımızda. Beşir Ayvazoğlu, ‘Saatler, Ruhlar ve Kediler’ kitabıyla eski edebiyatımız ve edebiyatçılarımızın hayatından önemli sahneler sunuyor bize… Kâmil Büyüker yazdı.
Beşir Ayvazoğlu, ilkini 2015 yılında yayımladığı ve şimdilerde 2. baskısı ile okuru selamlayan “Saatler, Ruhlar ve Kediler” (Kapı yay. Temmuz 2017, 384 s.) kitabıyla yine bizlere unuttuğumuz edebî kıymetleri hatırlatırken, bir taraftan da onların hayatlarından çarpıcı anekdotlar paylaşıyor.
“Saatleri Ayarlamak”, “Edebiyatımızın Ağız Tadı”, “İlm-i Sima”, “Ötekiler” adlı dört bölümden oluşan yazılar, tamamı çeşitli dergilerde yayımlanmış ve bir kısım tematik kitaplarda bölüm olarak yer almış yazılardan oluşuyor. Yeni baskıda ise “Elli Yıllıklar” ve “Karganâme” isimli iki yeni yazı yer almakta.
“Huu Erenler” ama nereye?
“Saatleri Ayarlamak” adlı ilk bölümde “Bektaşilik ve Modern Türk Edebiyatının Bektaşileri” konusuna “Huu Erenler” diyerek giriş yapan yazar, Hacı Bektaş-ı Veli’nin tarihi kaynaklarda, menakıblarda ya da muhayyel dünyalarda gezinen ancak bir türlü netliğe kavuşmayan hayatı ile ilgili Menakıbü’l Arifin, Vilayetnâme gibi eserlerden iz sürer. Daha çok menkıbeler üzerinde yürüyen bir Hacı Bektaş-ı Veli kimliği, bir süre sonra Yesevî, Haydarî, Kalenderî ve Vefaî gibi karakterlere bürünmüş. Abdal Musa, Hatun Ana ve bir kısım gaziler eliyle Rumeli’ye yayınlan Bektaşilik, bir başka boyuta da Rum Abdalları yoluyla ulaşıyor.
Devamı: http://www.dunyabizim.com/kitap/27163/eskimeyen-zamanlara-dair-saatler-ruhlar-ve-kediler
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.