• İstanbul 20 °C
  • Ankara 21 °C

EY CAN YAZILARI / ZALİMİN ZULMÜ

M. Ali ABAKAY
"Bil ki cerahat tam olgunlaşmazsa yaranın sağaltılması güçtür. Sağaltılan yara, içinde ne varsa dışarı atar ve çekilen sıkıntılar son bulur."
 
Gönlüme seslenirken yalnızlığımı kimselere anlatmaktan hicap duyarım, nasıl anlatırım kimsesizliğimi, "Sahibimiz Allah'tır." ifadesine iman etmişken!..
Ey Can!.. Nasıl anlatacağımızı bilememenin acemiliğini taşıyan satırlarımızda, hem sevinci hem hüznü bir arada yaşamanın insanı ne hale getirdiğini göreceksin.
Çektiğimiz sıkıntıların artık vicdansızlıktan ezaya dönüştüğü demlerde havaya kalkan ellerimiz yorgun düşerken, kapanan gözlerimize kıpırdayan suya hasret dudaklarımız, gözyaşının tuzluluğuna aşina hale gelirken, feryadmızı duymamazlıktan gelen kardeşlerimiz, yardım etmek için kollarını uzatacağı yerde, "Kendiniz ettiniz, kendiniz buldunuz." diyerek, girdikleri her kabın şeklini alan su misali kıvrım kıvrım akarken mecralarında, sadece kendisine müselman tavırlar, Nemrudî-Firavunî saltanatlara destek olan ilim ehlini hatırlatırken, acımızı kalbimize gömdük, sıkıntılarımızın hali için en büyük sığınak olan dualarımızla Rabbimize yöneldik.
Ey Can!.. İçinde yaşadığımız devranda zalimin zulmünün devamlı olmayacağını daima açıkladık, mektuplarımızda. Zalimin zulmü onun yanında kâr kalsa, İlahî adaletin tecellî etmesi söz konusu olmazdı.
Zalimlerin nasıl bir sarsılışla sarsılacaklarını ve devrileceklerini haber veren kutlu mesajı unutmamışız. Belki kul olarak sabırsızız, aceleciyiz. 
Bil ki cerahat tam olgunlaşmazsa yaranın sağaltılması güçtür. Sağaltılan yara, içinde ne varsa dışarı atar ve çekilen sıkıntılar son bulur.
Gözümden farksız gördüğüm, kardeşimden ayrı düşünmediğim, Enis-i Ruhum!.. Elbette bizi anlayacak olmayınca sözümüz havada kalır. 
Cahille oturup kalkanın karşısında bir doğruyu düzeltme, kin ve ihtiras ateşine atılan odunla alevlerin daha bir harlaşmasıdır. Hele yanlışları birer birer düzeltme, cahili zulmünde daha katmerleştirir.,
Ey Can!.. Tarihe bakıldığında olaylardan ibret alınması durumunda varlıklarını bizi inkâr üzerine kuranların kurduğu tuzakların ardı arkası kesilmiyor. Hiç üzülme, bu merhalede. Şeytanın işi değil midir, inanana hayatı zorlaştırmak? 
Ey Can!.. Bizi üzen, bizi kahreden bizden görünüp  bizden olmakla övünenlerin dünyalıklar peşinde koşarken ahiret kardeşliğimizde bizden ayrılmasıdır. 
Tarih, ihanet içinde kendi dindaşı, ırkdaşı, insanı olanlardan çok çeken isimlerle kaynar, durur. Ağacın kurdu içinden olmadığı müddetçe ağacın yıkılmadığını bilmemiz, tedbir almada gevşek tavrımız, olanlardan ders çıkarmamış olmamız, içinde olduğumuz durumun tercümesidir.
Ey Can!.. İman ettiğimiz değerlere kasem olsun ki inandığını açıkça belirtenler, kalpleriyle bunu tasdik etmedikçe hüsrandadır.
Ey Can!.. İman ettiğimiz değerlere kasem olsun ki göründüğü gibi olmayanlar,  kezzab sıfatını taşımaktadır ve dahi bu sıfatlarıyla Hakk'ın huzurunda yargılanırken rahat yüzü görmeyecektir. Onları bekleyen ateş, ne dehşetli ateştir!..
Ey Can!.. Sabrı tavsiye edenler, Hakk'ı tavsiye edenler, İman ettiğini diliyle kalbiyle tasdik edenler, Hayrın ve Şerrin ne olduğunu bilenler, husran duyanlar arasında olmayacaktır.
Ey Can!.. Varoluşumuzu hazmetmeyenlerin başvurdukları desiseler-hileler, kurdukları tuzaklar bir bir ortaya çıktıkça onların gerçek yüzlerindeki çirkinlik, neye hizmetkâr olduklarının işareti değil de nedir?
Ey Can!.. Salih olanların dışında kalanların husran içinde olduklarını bilmez misin? Salih olmadıkları halde öyle görünenlerin içine düşmüş olduğu bataklığı görmez misin?   
Ey Can!.. Asra kasem olsun ki husran içinde olanlar, yüzleri değişmiş, bedenlerindeki etleri dökülmüş, yakıtı taşlar olan cehennemde ateşin harlanması için kemiklerine varıncaya kadar her şeylerini kaybetmeyi dünyada iken kabullenmiştir.
Ey Can!.. İnandığımız, boynuzlu hayvandan boynuzsuz hayvanın hakkını bile gözeten Yaratıcımız, inananlara inandıkları için güçlü olduklarını ihtar etmiyor mu? 
Ey Can!.. Ümidvar ol, O varken başka kapılara sığınan her kim her kimseler ise onlar husran ve ziyan içindedir.
Ey Can, Enis-i Ruhum, inandığımız doğrultuda sadece Hakk'a karşı sorumluyuz, Hakk ne demişse onunla mükellefiz, O'nun "Ol" dediği olur, "Yok" dediği biter.  
Ey Can!.. Onlar tuzak kurarken kendilerini akıllı zanneder. Ankebût'u okumadılar mı, hayatlarında? Hani, onlar okuduklarıyla amel etmiş kimselerdi ve onlar, Hakk'a iman etmişlerdi. Onlar, tekrar dünyaya gelmek isteyecekler ve "Keşke toprak olsaydık!.." demeyecekler mi?  
Ey Can!.. Dosdoğru O'nun ipine sarılmanın ve vahdet içinde olmanın elzemiyetini izaha gerek var mı? Bir avuç insanın kendilerinden on-yirmi kat daha fazla olan toplulukların hakkından nasıl geldiğini açıklamaya gerek var mı?
Onlar değil miydi, Hakk'ın kutlu mesajını getiren Nuh peygambere karşı çıkan?
Onlar değil miydi, Yunus Peygamberi hüzne gark eden?
Onlar değil miydi, İbrahim Peygamberi putlarını kırmaya sevk eden? 
Onlar değil miydi, altından buzağı yapıp, insanları Musa Peygambere karşı çıkartan?
Kuyuya atılan Gülyüzlü Yusuf'un nasıl en basamağa çıktığını bilmez misin? Yakub Peygamberin gözleri, nasıl eski haline geldi?
Onlar değil miydi, İsa Peygamberi ortadan kaldırmak için can atanlar?
Onlar değil miydi, Zekeriyya Peygamberi, testereyle ikiye biçenler?
Eshab-ı Kehf'in yüzyıllarca uykusundan habersiz miyiz? Dakyanos'un sarayları ne oldu, orduları nasıl yok oldu? 
Ebrehe'yi, fillerini, askerlerini anlatmanın ne gereği var? Ebabillerden haberdar değil miyiz? 
Kisra'nın sönmeyen ateşi, yıkılmaz denilen sarayları bir anda yok olmadı mı?  
Onlar değil midir Hakk nerede sahipleniyorsa, Hakk'a iman edenler kim ise, zorluk çıkaran?
Ey Can!.. Çağın putperestlerine karşı tekrar başlayan kıyam, onların hareketliliğiyle başlarken, bir tarağın dişleri gibi musavî olmak lazım.  
İman ettiğimiz Kitab'ın çizgisinde  Kutlu Peygamber Muhammed (a)'ın rehberliğinde yeniden ve yeniden çağlardan çağlara çağıldayan tevhidî hakikatle yeşeren mesajı anlamak ve anladığımızı dosdoğru yaşamak, onları daha bir yalnızlığa itecek, yok oluşa sürükleyecek, her hareketleri yıkılışlarının işaretçisi olacaktır.
Ey Can, Enis-î Ruhum!.. Gelecek cevabını dört gözle beklerim. Hakk'a emanet kal, Hakk'a emanet ol!.. 27/07/2016
Bu yazı toplam 1353 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim