• İstanbul 14 °C
  • Ankara 21 °C

Eyüp Azlal'dan: Başımıza gelen küçük kar balığın başına gelmedi…

Eyüp Azlal'dan: Başımıza gelen küçük kar balığın başına gelmedi…
İran Azerbaycan’ından olan yazar Samed Behrengî’nin küçük ama güzel bir masal kitabı var. Farsça orijinali “Mahi-ye Siyah Küçülü” olan Küçük Kara Balık’ı küçük bir çocuk iken okumamız gerekiyormuş.

Fakat kaderin bir cilvesi olsa gerek büyüdükten sonra da okumak işi bize düştü. 

Bu Küçük Kara Balık kitabını okumanın kendimce iki sebebi vardı. Birincisi yarının büyükleri olacak çocuklarımıza uyumadan önce bir masal okumak, ikincisi de kitabı okurken verilen mesajdı. Kitabı okurken, küçüklerden daha çok büyüklerin dikkat kesilmesi lazım, diye düşünüyorum. Nasıl mı? Anlatayım.

Behrengî’nin bu kısacık kitabında, hikâye öyle bir ortaya dökülür ki o kıssadan hisseyi kapmamak elden bile değil. Yaşlı bir balık sayıları on iki bin olan torunlarına masal anlatıyormuş. Bir varmış bir yokmuş…Küçük Kara bir balık ve annesi varmış. Bir derenin kenarında çok sıkılmış olacak ki daha sabah olmadan annesini uyandırıp derenin bittiği yeri, öğrenmek istiyormuş. Annesi mahmurlu mahmurlu “yavrum ne acelen var, daha sabah gezintisi yapmadık.” Diye küçük balığı terslese de bu sonuç vermez. Çünkü Küçük Kara balığın arkadaşlarından öğrendiği çok şey vardır. İçinde yaşadığı dünyanın sonu neresidir, öğrenmek istiyor. Annesi de küçükken kendi dünyasının bu dere kenarından ibaret olduğunu zaten itiraf ediyor. Onların tartışması büyüyünce işe komşu büyük balıklar da karışıyor ve küçük Kara balığı tartaklamak isterler. Neden mi? Çünkü Küçük Kara Balık onların ezberini bozmuş. Irmağın başı nerede, sonu nerede… Bunları öğrenmek istiyor. Ama anne balığa geleneksel öğretiye ve terbiye uyarınca ırmağın sonu ve başı olamaz denilmiştir. Çünkü ırmağın başı da tehlikeli, sonu da tehlikeli. Ortalarda yüzülürse iyi olur.

Küçük Kara Balığı, komşu büyük balıkların şerrinden arkadaşları kurtardı ve onu çağlayanın başına kadar götürüp bıraktılar. Anne balık her ne kadar evladı Küçük Kara Balık için ağlasa da işin içinde kendisinin de olduğunu biliyordu. Küçük Karabalık içinse o küçücük, daracık gölet sayılabilecek dere kenarından kurtulmanın mutluluğunu yaşıyordu. Ona, annesi ve komşuları yani mahalleli “bir mahalle baskısı” yapıyordu. Mahalledeki balıkların çoğu yaşlandığı zaman ömürlerinin boşu boşuna geçirdiklerinden şikâyet ederler. Sürekli sızlanır, lanet ederlerdi hayata. Oysa Küçük Kara Balık,  bilmek, öğrenmek istiyordu her şeyi. Bunun için yol boyunca tabiri caizse ırmak boyunca küçük balığın önüne kertenkele, yengeç, pelikan, avcılar –balıkçılar- ve balıkçıllar çıkacaktır. Irmağın sonunu da görecektir, uçsuz bucaksız denizleri de görecektir Testere balığı ve diğer düşmanlarına rağmen.

Hikâye  ya da masal, buna ne derse deyin. Bunu okuyup da coşmayan ve hikâye sonunda rahat bir uykuya dalmayan yoktur. Fakat hikâyenin sonunda yaşlı balığı dinleyen ve on bir bin dokuz yüz doksan dokuz torunu yatıp da hikâyenin devamını bekleyen bir kırmızı torun balık vardır. Ki o da uyusa yaşlı balığın uyuyan on iki bin torunu olacaktı. Fakat  kırmızı balık uyumuyor. Çünkü Küçük Kara Balığın sonunu merak etmek için yarın ki hikâyenin devamını beklemektedir. 

Hikâyeyi günümüz Müslümanları için okudum. Zaman zaman kutsal kitabımızın emrine uyup güzel işler yapmış olan Günümüz Müslümanları şairin dediği gibi “ne zaman kolsuz ve düğmesiz Frenk gömleği” giydi işte o zaman başımızdan belalar gitmez oldu. 1970’lerde vardığımızda özellikle Mevdudî ve Seyyid Kutup’un açmış olduğu çığırda Ortadoğu denkleminde bir tevhidî uyanışımız Küçük Kara Balığın uyanışı gibi adeta.

Devamı için: http://www.milatgazetesi.com/-Basimiza-gelen-kucuk-kar-baligin-basina-gelmedi/72344#.Veg2tfntmko

Bu haber toplam 596 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim