• İstanbul 18 °C
  • Ankara 20 °C

Eyyüp Azlal'dan: Bir Na’tımız olmalı

Eyyüp Azlal'dan: Bir Na’tımız olmalı
Uzun yıllardır şiirle iştigal ettiğimin farkında değildim. Değildim çünkü şiirlerimi topladığım bir divanım, bir mecmuam yoktu. Mesela Üsküdar için yazdığım şiir kayıp. Uzun bir süredir bu şiiri aradım, durdum.

Uzun yıllardır şiirle iştigal ettiğimin farkında değildim. Değildim çünkü şiirlerimi topladığım bir divanım, bir mecmuam yoktu. Mesela Üsküdar için yazdığım şiir kayıp. Uzun bir süredir bu şiiri aradım, durdum. Şiiri Nureddin Durman ağabeyime ithaf etmiştim. Onunla Üsküdar Meydanında sohbet etmeden önceydi. Su Çıktı Şiir akşamları dönüşümüzde kaleme almıştım bu şiiri.  

 Nerden çıktı bu muhabbet. Sanırım şiir muhabbetle başlarmış. Muhabbet de Muhammed’e doğru bir yol alırmış. “Kafiye uğruna kafa yoruyor bu adam” sakın düşünmeyin.  Şiire iltifat edildiğini hissettiğim anda yazdığım şiirleri, beyitleri ve hatta mısraları birer birer toplamakla meşgulüm bu aralar.  

 Hani derler ya şairler son kurşunu kendine saklar gibi şiirlerini saklarlar. Arşivimizde saklı şiirleri aradığımızda peygamber efendimiz için elle tutulacak bir şiirimizin olmayışı mahcubiyetimizi bir kat daha artırmıyor mu? Bence şiir kitabı çıkaracak şairin dosyasında münacatla birlikte bir na’t-ı şerifi de olmalı. Yoksa ne olur. Bir şey olmaz derim amma şair, matarasındaki tuzlu suyu içmeye devam edecektir.

Mataramızdaki Tuzlu su deyince hatırlamaz olur muyuz İsmet ağabeyi.  O da yıllar sonra şiir mecrasının bir türlü sahil-i selamete uğramayışını Na’t şiiri yazamadığına bağlamıyor mu?  Ki yıllar sonra kendinden habersiz gökyüzünde uçurtma uçururken bu zehaba kapılmıştı. Yazdığı Na’t Bir Yusuf Masalı idi. Ama son peygamber Hz. Muhammed’e dair de izler taşıyan mısralar vardı. Şiirin son mısraları şöyle:

…….

Dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar!/ Sıyırın kahkaha sırçasını cildinizden/Omzunuzdan vaveylâ heybesini atın/Boşa çıksın reislerin, kâhinlerin, şairlerin kuvveti/Güler yüzlü olmak neydi onu hatırlayın/ Neydi söğüt gölgesinde gülümsemek/ Ağız dolusu gülmeden taşlıkta…..

 İsmet Özel, yazdığı na’t ile şunları söylüyordu. Bir yandan çağımız insanının çıkmazlarına göndermelerde bulunurken diğer yandan da asr-ı saadeti bir çıkış yolu olarak poetik estetiğin diliyle okuyucularına hatırlatmak adına çaba sarf etmişti. 

Nitekim peygamber efendimiz için Kelâmullah’ta “Biz seni âlemlere ancak bir rahmet için gönderdik. (Enbiya 107) Sizin için Allah’ın resulünde pek güzel bir örnek vardır.(Ahzab 21) And olsun size, içinizden bir peygamber geldi ki zahmet çekmeniz O’nu incitir ve üzer. Size çok düşkündür. Müminlere çok merhametlidir, çok şefkatlidir.(Tevbe 129).  Diye bahsedilmektedir. Bu ayetler Hz. Peygamberin ahlakını, merhametini, faziletleri Cenab-ı Hakk’ın diliyle övülmekteydi.

Hal böyle olunca asr-ı saadet şairi geliyor içimizden. Ama herkes kendi çağından sorumlu değil miydi? Ya da Hz. Peygamber’den yedi asır önce yaşamış Es’ad Ebû Kerib El-Himyerî’yi unutacak mıyız? Sen gel senden yedi asır sonra gelecek peygambere medhiye sun. Bu olsa olsa keramet işi değil midir?

……

“Şüphesiz, yaratıkları yoktan var eden Allah tarafından bir resul, bir elçi olan Ahmed’e şehadet ederim/Ömrüm onun ömrüne yetişme, ona vezir olur aynı zamanda amcaoğlu olurdum./Düşmanlarına karşı kılıçla savaşır: sinesinden bütün elem ve kederi siler, ferahlatırdım.”

…….

  Şairlerin kaderleri de birbirine benzer. Estetiği yakalayayım derken duvarda asılı Mushaf’ın içinde biriktirdiğimiz mısraları teker teker toplama vakti geldi artık. Bu vakti kuşanmaya Erzurum büyükşehir belediyesinin ve kıymetli şairimiz Mehmet Yaşar Genç ağabeyimizin daveti vesile oldu diyebilirim. Erzurum Na’t Şiirleri gecesi 2 Mayıs’ta olacak. Bu gece için peygamber efendimize bir medhiye sunabilir misin diye gelen bir davet vardı. Davet büyük yerden ve mevzu büyük bir mevzu. İcabet etmemek olmazdı.

Önce dua diyerek mısraları birikti. Onun ahlakıyla ahlaklanmayı düstur edindiğimiz bir çağda ona medhiye sunmayacağız da kime sunacağız. Erzurum’da karlar erimeden içimizdeki karları eritelim dostlar.

Not: Yaşar Nezih’e Hanım’ın Feryatlarım adlı kitabını tarayıcıdan tarayıp pdfsini gönderen Bilim Sanat Vakfı Kütüphanesi memuru Cemal abiye ve Müdürü okul arkadaşım Murat beye teşekkür ederim.

Bu haber toplam 521 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim