• İstanbul 23 °C
  • Ankara 25 °C

Fahri Tuna'dan: Dobriçli Hacı Remziye Teyze; Bir Mücadele Sabır ve Tevekkül Abidesi

Fahri Tuna'dan: Dobriçli Hacı Remziye Teyze;  Bir Mücadele Sabır ve Tevekkül Abidesi
Adı Remziye’ydi. Seksenine merdiven dayadığı söylenmişti ama sanki altmışını yeni geçmiş gibiydi, öylesine dinç, ağırbaşlı ve güçlü hafızalı.

Adı Remziye’ydi. Seksenine merdiven dayadığı söylenmişti ama sanki altmışını yeni geçmiş gibiydi, öylesine dinç, ağırbaşlı ve güçlü hafızalı.

Nevşehir’in bir köyünde, yahut Ankara Polatlı’nın veya Aydın, Denizli yöresinden bir Türkmen anası rengindeydi, kırağı çalmış, esmerce. Annemin diliyle söyleyecek olursak; ‘Gara gaşlı, gara gözlü, garayağız bir kadın.’

Yirmi iki ay süren Edirne Valiliği Balkan danışmanlığı görevim sırasında, torunu Vesile Halil’i tanımıştım; o bahsetmişti ilkin: ‘Aile büyüğüm diye söylemiyorum Fahri Ağbi; babaannem sadece bizim Turpçular Köyü’nün değil, çevre köylerin de büyüğüdür; herkese o Kur’an öğretmiştir. Bayan cenazelerini o kaldırır. Bayramlarda, kandillerde, ramazanlarda o vaaz eder, duaları o yapar. O bölgemizde hem Türklüğün hem Müslümanlığın yıkılmaz kalesidir. Komünizm döneminde çok çile çektirilmiş, çok baskılara göğüs germiştir. O bizim soyumuzun boyumuzun ışığıdır. Onun hayır duasını almak çok önemlidir bizler için.’

Tam da aradığım insanlardan birisini daha Rabbim yoluma çıkardı diye şükrettim.

Bir süre sonra dönemin Edirne Valisi Hasan Duruer’i bir vesile ile Şumnu’ya götürecektim; Remziye Teyze’den söz ettim Vali Duruer’e, istirham ettim kendisinden, ‘memnuniyetle gidelim ve elini öpelim’ dedi sağ olsun, yolumuzu üç dört saat uzatma bahasına Tervel’e geçip Turpçular’da evinde Remziye Teyze’yi ziyaret ettik.

Aman görmeliydiniz Remziye Teyze’nin yüzündeki, sevinci, evindeki coşkuyu. Hasan Duruer Vali başkanlığındaki Edirne Heyetimizde Trakya Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Yener Yörük, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Sınav, Albay Selman Kömürcü, Emniyet Müdürü Cemil Ceylan, Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Özcan, Gençlik Spor Müdürü Serhat Ocak, İl Müftüsü Emrullah Üzüm de vardı. Özetle o gün Remziye Teyze’ye Türk Milleti, Türkiye cumhuriyeti devleti adeta ‘şükran ziyareti’ yapıyordu.

Ömer Seyfettin’in ‘Forsa’ hikâyesini hepimiz iyi biliriz; sanki onu hatırlatan sahneler yaşandı o gün; Hacı Remziye Teyze’nin dili tutulmuştu sevinçten; evde köyde bayram havası esiyordu. Hele Remziye Teyze’nin oturduğu odada tüm duvarı kaplayan Türk Bayrağı, hepimizin göğsünü kabartmış duygulandırmıştı. Oğlu Vedat ve Nihat ile torunları mekik dokuyorlardı adeta hizmet edebilmek için. 

Pek konuşmadı, neredeyse hiç konuşmadı, konuşamadı o gün Hacı Remziye Teyze’nin. Ama gözleriyle dakikalarca saatlerce günlerce, kitaplarca, asırlarca konuştu. Hüzün ve sevinç iç içeydi gözlerinde; çile ve mutluluk birlikteydi; sabrın sonundaki zafere ulaşmanın onuru ve gururu okunuyordu bakışlarından. Dua etti sadece, sardı sarmaladı elini öpmeye gelen, hediyeler takdim eden, milleti adına bir ömür ettiği fedakarlık, yaptığı katkılar için ona teşekkür eden Vali Hasan Duruer’e. Her büyük kahraman gibi başını önüne eğdi, bir iki cümle söyledi, sessizce: ‘Ayağınız dert görmesin. Hanemizi şenlendirdiniz. Rabbim de sizi sevindirsin. Biz her şeyi karşılık beklemeden yaptık. Ama unutulmamışız demek. Ne güzel. Türkiye’ye selam götürün. Bizi unutmasınlar yeter… Yolunuz açık olsun!’

Torunlarından öğreniyorduk ki, o gece sevinçten hiç uyumamış Remziye Teyze. ‘Rabbim sana şükürler olsun, devletim de milletim de beni unutmamış’ diye diye ağlamış sessizce.

Daha sonraları da ziyaret etmek kısmet oldu bana Remziye Teyze’mi.

Her zamanki itidal, sabır ve tevekkül içindeydi daima. En son olarak 2014 yılı yirmi sekiz mayısında ziyaret etmiştik; öykü yazarı Melek Paşalı, genç yönetmen Batuhan Kurt, asistanım Neriman Ekinci, mihmandarımız Burgaz Dereköylü Fatme Mustan ve ben. Son Akademi-Bulgaristan’ı yapıyor, her şehirdeki yetenekli Türk gençleri ile bir araya geliyorduk. Bir nevi Bulgaristan’a vedamızdı bizim. Meğer Remziye Teyze’mize de vedamızmış.

O ziyarette ben uzun uzun konuşturmuştum onu, genç kuşağın istikbal vaad eden yönetmeni Batuhan Kurt da adeta belgeselini çekmişti Remziye Halil’in. Çocukluğundan rahmetli eşi Şevki Amca’ya, Bulgar Komünist Partisi yetkililerinin onu sık sık ‘millete Kur’an öğretiyorsun?’ diye karakola çekişlerinden Türkçe konuştukları için gördükleri baskılara kadar…

Hele karakolda Bulgar polisiyle diyaloglarını anlatmıştı gülerek:

‘- Sen hep Allah’ı anlatıyormuşsun. Suç olduğunu bilmiyor musun? Senelerce hapiste yatacaksın. Hem göster bakalım, nerede bu Allah, göster haydi?’

Cevabı her Allah dostuna yaraşır türdendir elbette:

‘- Gösteremem! Çünkü o her yerde!’

Bu cevap karşısında daha da çıldıracaktır polis…

Ama Remziye Teyze, sessiz sedasız, her zamanki gibi, her zamanki hızla, her zamanki kadar yoluna devam edecektir.

Sofrası da gönlünü de kapısı herkes açık bir Allah dostuydu o. Sözlerinden de gözlerinden de yüzlerinden de bal damlayan biriydi o.

Türkiye’dekiler pek bilmezler; Balkanlarda Türk eşittir Müslüman demektir; Türkçe Rumeli’de bir ırkın değil, bir dinin bir medeniyetin dilidir.

İşte Remziye Teyze, gücü oranında seksen sene bir medeniyeti ayakta tutmak için canını kanını nefesini ortaya koyan bir annemizdi. Her büyük insan gibi, her kahraman gibi, sessiz, gösterişsiz, havasız cakasız yaşadı. Bulgaristan’da her türlü faşizme rağmen, yüzlerce Türk çocuğunun ismini kulağına ezan okuyarak o koydu, Elifba’yı o öğretti, yalan söylememeyi, dürüst olmayı, insan olmayı o anlattı. Sadece sözleriyle değil yaşadıklarıyla hayatıyla, güzel ahlakıyla.

Ne garip; ve ne güzel; ve ne hoş bir teselli; onun torunu Vesile Halil ile, Silistre Türklüğünün yiğit sesi Güner Hakkı’nın mutlu evliliklerinin meyvesi Tunahan’ın adını, kulağına ezan okuyarak koymak da bana nasip olmuştu, o seyahatimiz sırasında.

Bugün, yani yirmi bir nisan iki bin on dört Salı, bir haberle irkildik. Turpçularlı Hacı Remziye Teyze rabbine yürümüştü.

Renginin esmerliğinin aksine bembeyaz bir hayatla; bembeyaz bir geçmişle; şerefli onurlu haysiyetli bir ömürle. Ardında binlerce hüzünlü kalp, Fatihalar ve dualar ile…

Ardında, yarınlarda nice Remziye Teyzeler bırakarak; Silistre’de Vesile Halil’ler, Şumnu’da Menent Şükriyeva’lar,  Sibel Fikri’ler, Özlem Tevfikova’lar, Filibe’de Mergüzel Mehmed’ler, Fahri’e Murad’lar, Kırcaali’de Şefika Refik’ler ve benzeri yüzlercesini bırakarak.

Müzekki Ahmed, Güner Hakkı, Turhan Mehmed, Aziz Aziz, Mesut Mehmed, Beyhan Mehmed, Seyhan Mehmed, Harun Bekir, Ahmet Bozov’lar ve yüzlercesini bırakarak.       

Demir Babaların açtığı yolda, bu medeniyet ışığı sönmeyecektir Balkanlar’da inşallah Hacı Remziye Teyze.

Sen görevini bihakkın yaptın, alnın ak yüzün pak, emaneti sahibine teslim ettin.

Sıra bizlerde, sıra evlatlarında torunlarında; manevi emanetin yere düşmeyecektir hiçbir zaman inşallah.

Bütün Rumeli’nin bütün Anadolu’nun; Türklüğün başı sağ olsun.

Yeter ki birlik dirlik düzenliğimiz bozulmasın.

Mekânın cennet olsun Remziye Teyze.

Bizden de selamlar götür. Bu ‘gelimli gidimli, ölümlü galımlı dünya’dan sen ‘üstün başarı’ notuyla geçip gittin.

Darısı bizlerin başına.

hasan-duruer-remziye-teyze.jpgtervel1.jpgimg_4214.jpg

Bu haber toplam 1468 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim