Fahri Tuna'dan: İyilikler Prensesi Bir Abla

Fahri Tuna'dan: İyilikler Prensesi Bir Abla
‘’Kırk Güzel İnsan-14’’/Fahri TunaMüjgan Zaman;İyilikler Prensesi Bir Abla

‘Hadi, Müjgan Ablanı evine kadar bırakıp geliver!..’ Gazetemiz Haberler Müdürü Necdet Güngörsün’ün, bin dokuz yüz seksen üç yılının hafif yağmurlu bir kasım akşamındaki bu sözleriyle tanıdım ben kendisini. Hemen hepimiz de böyle tanıdık onu. Çalıştığımız beş bin tirajlı ofset Sakarya Gazetesi’nin düzeltmeniydi o günlerde. Yirmi bir, yirmi iki yaşlarında, ufak tefek çelimsiz, daima olumlu daima güleryüzlü, pozitif bir hanımefendiydi. Benden, neredeyse gazetede çalışan otuz beş kadar kişinin tamamından küçüktü. Ama onun sıfatı adıydı aynı zamanda: ‘Müjgan Abla.’

Şöyle bakıyorum da, tanışmamızın üzerinden otuz küsur yıl geçmiş. Geçen sürede ne mi olmuş? Söyleyeyim: O yıllarda sadece Sakarya Gazetesi’nin ablası olan Müjgan Zaman, geçen otuz yılda Tüvasaş’ın, Sakarya Valiliği’nin, Satso’nun, yazılı ve görsel Sakarya basın / medya camiasının… özetle; bir milyon nüfuslu bir ilin, neredeyse tüm Sakarya’nın ablası oluvermiş.

İçinizden ‘kim bu bir şehrin ablası’, ‘nerede yaşıyor bu iyilik kelebeği insan?’ dediğinizi duyar gibiyim; anlatayım efendim: Göçmen bir babanın yerli bir anneden olma dört çocuğunun üçüncüsüdür Müjgan Zaman.

Gömen bir babanın deyince… Şöyle yüz, yüz yirmi sene kadar geriye gidelim; henüz Osmanlı dönemindeyiz. Bulgaristan da bizim elbette o zamanlar. Tuna Nehrinin altı üstü bizim insanlarımızla dolu. Gerçi bugün de hâlâ yarısı Türk ya o bölgenin. Deliorman diye bir bölge var, duymuşsunuzdur. Hani koca Yusuf, Kurtdereli gibi cihan pehlivanlarının yetiştiği bölge. Şumnu, Eskicuma, Razgrad, Silistre, Dobriç vilayetlerinden oluşan bir eyalet Şumnu. Aslen Razgrad’ın Soğucak Köyü’nden olan Ethem Efendi, Tekke Mahallesi’nin imamıdır; sesinin ve kıraatının güzelliği kadar efendiliği ve ilmi derinliği ile de dikkat çekmektedir. Zaten bir süre sonra da müftülüğe terfi edecek, başta Eskicuma vilayeti olmak üzere, bölgenin ilim ve irfan merkezi Şumnu’da da il müftülüğü yapacaktır. Gün gelir, Tekke’den evlendirir oğlu Şükrü’yü. Torunu olur bir süre sonra, Müftü Ethem Efendi Hamdi adını koyar, kulağına ezan okuyarak. Yıl 1928’dir, yaşanmaz haldedir Bulgaristan; Bulgar çeteler her gece bir köyü bir mahalleyi basmakta, türlü zulüm ve işkenceyle Müslüman Türkleri Anadolu’ya göçe zorlamaktadır. Şükrü Aga da babasının isteğiyle eşini ve dokuz aylık oğlunu alıp, bin bir zorlukla Adapazarı’na Yahyalar Mahallesi Ortanca Sokağa göçer.  Artık Türk bayrağının gölgesi altında huzur ve güvendedirler. Bir süre sonra bir kızı olacaktır. Kızına Makbule ismi verilir. Bir de oğlu olacaktır Şükrü Aga’nın, kayınvalidesi Cemile Hanım da, geldikleri Razgrad Hocalar Mahallesindeki tekkede medfun Şeyh İbrahim Efendi’ye olan sevgi ve bağlılığından İbrahim koyacaktır torununun adını. Bu torun daha sonra büyüyecek, Türk fotoğraf sanatının en büyük ve ünlü sanatçılarından birisi İbrahim Zaman olacaktır. (Müjgan Zaman’la Fahri Tuna, Şumnu Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü öğretim görevlisi Menent Şükriyeva’nın rehberliğinde 2014 Martında Razgrad’ı köy köy gezecekler, hem Hocalar’ı, hem de Tekke Mahallesi’ni bulacaklar; İbrahim Efendi Tekkesini ve Ethem Efendi’nin imamlık yaptığı tarihi camiyi ziyaret edeceklerdir.)

Şükrü Aga’nın iki oğlundan büyüğü Hamdi, Adapazarı Uzunçarşı’da ünlü bir bayan terzisi olacak, küçüğü İbrahim de fotoğrafçılık öğrenecek, zamanla Foto Zaman, Foto Saray’ı açacak, 1967 Adapazarı Depreminde evi ve işyeri yıkılınca da İstanbul Bakırköy’e göçecek, o gün bugün rızkını orada kazanacaktır. Terzi Hamdi evlilik çağına geldiğinde, Çatalköprü’nün kurucu ailelerinden Köroğlu lakaplı İbrahim Nar’ın güzel kızı Lütfiye Hanım’la evlenecek, bu evlilikten Makbule, Bahattin, Müjgan ve Meral dünyaya gelecektir. İşte bizim kahramanımız Müjgan Abla, Hamdi-Lütfiye Zaman çiftinin üçüncü çocuğudur.

Babası göçmen annesi Manav (yerli) olduğundan mıdır bilinmez; Müjgan Zaman’ın yarım asrı aşan ömründe bitmek tükenmek bilmeyen iki hasreti, iki hasleti, iki özelliği hep önde olacaktır: Biri doğup büyüdüğü anavatanı Sakarya sevdası; diğeri her ay bir şehri her yıl bir ülkeyi gezme, göçme sevdası.

Müjgan Zaman 21 Mart 1960 tarihi doğumludur; yeri gelmişken eklemeliyiz: Yaşını gizlemeyen, açıkça söyleyen az sayıdaki bayandan birisidir ablamız.

İlk orta liseden sonra Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde eğitim görür Müjgan Zaman; aslında üç üniversite birden bitirecektir 1978-82 arası ablamız: Biri Cumhuriyet dönemi gazetecilik mesleğinin duayenlerinin ders verdiği Marmara Gazetecilik, ikincisi İstanbul’da, İstanbul’u yaşamak, üçüncüsü de İbrahim Zaman Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim görmek… Unutmadan; Müjgan Zaman’ın otuz yıllık meslek hayatında bu üç unsur, yani İstanbul, okul arkadaşları-hocaları ve İbrahim Zaman/fotoğraf…

12 Eylül (1980) sonrasıdır; İstanbul’da neredeyse her gün üç beş üniversite öğrencisinin katledildiği zor günlerden geçilmiştir Türkiye; Baba Terzi Hamdi, kızını dizinin dibinde görmek ister, Allah’ın lütfu keremi, o günlerde Günaydın gazetesi, Kocaeli’den sonra Sakarya’da da ofset gazetecilik devrimini gerçekleştirmek üzeredir. Kurucuların arasında  Semih Saner de vardır; Hamdi Zaman, yakın dostu Semih Saner’den rica eder: ‘Benim ortanca kız İstanbul’da gazetecilik okudu dört yıl, aman İstanbul’un kargaşasında kaybolup gitmesin. Ona buralardan bir iş ayarlayıver!’ Böylece, 11 Ekim 1982 tarihinde, 5.000 tirajla okurlarına merhaba diyen Sakarya Gazetesi’nde, tek Gazetecilik okumuş eğitimli eleman olarak işe başlayacaktır. Tashih/düzeltmenlikle göreve başlayan; ki ben onu tanıdığımda on üç aylık gazeteciydi, yayın kurulu üyeliği ile devam eden beş yıl Sakarya, iki yıl da Yenigün gazetesi  Yazı İşleri Müdürlüğü günleri. Ardından on yedi yıl Tüvasaş’ta Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü olarak görev. Kadrosu Tüvasaş’ta olmak kaydıyla Nuri Okutan’ın valiliği döneminde Sakarya ve Trabzon Valiliği Basın Danışmanlığı görevleri. Emeklilik; bu dönemde de dört yıl Sagüsad (Sakarya Güzel Sanatlar Derneği) Başkanlığı ve halen devam eden SATSO Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü. Başarılarla, güzelliklerle, güzelleştirmelerle geçen bir ömür onunkisi.

Adapazarı’nda son otuz üç yılda hangi sanatsal, edebî, estetik, kültürel, turistik organizasyon varsa, Müjgan Abla, ya düzenleyenidir, ya düzenleme kurulundadır, ya da izleyicisidir: Sapanca Şiir Akşamları’ndan fotoğraf yarışmalarına, Taraklı merkezli organizasyonlardan söyleşi ve panellere, dergi yayınlarına kadar. Sakarya’nın turizmle güzelleşeceğine birlik beraberlik ruhunun artacağına inanır. Çabaları bundandır.

Bu şehirle ilgili, bu vilayetle ilgili, bu ille ilgili hangi hayırlı iş varsa Müjgan Abla oradadır. Adeta şehrin karakutusudur; herkesi tanır, bilir, konuşur; herkesin dostudur, herkesle iyi geçinir, herkesin bir şekilde derdine ilaç olmuştur otuz üç yıllık süreçte.

On dört yıl Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları düzenleme kurulunda, on yıl da Irmak Edebiyat Dergisi yayın kurulunda birlikte görev yaptık, onlarca şehirlerarası hatta yurt dışı seyahatlere katıldık; yüzlerce güzel anımız var elbette. Irmak dergisinin tashih/düzeltme işini yıllarca o üstlendi. Dergi mensupları, hemen her ay başında dergi yeni çıktığındaki değerlendirme toplantısında, tashih hataları görüldükçe onun ‘Vallahi bunu ben düzeltmedim, billahi bunu ben görmedim’ çıkış ve çığlıklarını iyi hatırlarlar. Hepsinde de haklıydı Müjgan Zaman, hatalı metinler dergi baskıya giderken son anda koyulanlarda görülüyordu zira.

Çoğu kendinden büyük, herkesin ablasıdır o, kızım Ayşenur’un ise Müjgan Halası.

Dostluğu da, iş arkadaşlığı da, yol arkadaşlığı da zevklidir; hep çözümcü, hep verici, hep cömerttir zira.

Halkla ilişkilerin, diyalogun, iletişimin kitabını, yaşamıyla, yaşayarak, göstere göstere yazan insandır Müjgan Abla.

Yeme içmeyle mutfakla alakası yoktur, dolayısıyla kilo sorunu da. Zaten yeme içme konusunda alt komşusu Kıymet-Yahya Razi Tunalı çiftinin evlatlığı kontenjanından geçindiği rivayetleri de mevcuttur. Gerçi eve pek uğramadığı için, onların da onu pek göremediklerinden şikayet ettikleri de rivayet edilmektedir.

Sakindir sabırlıdır kontrollüdür; ama sinirlendiği vakit de masaya bir vurur ki, 5.4 ölçekli bir deprem oluyor sanırsınız; öyle de güçlü kuvvetlidir.

Kalbinde zerrece kötülük olmayan birisidir Müjgan Zaman;  bir ömür kimseyle didiştiği dalaştığı kavga gürültüsü duyulmamış görülmemiş bilinmemiştir.

Büyük hayallerin büyük projelerin büyük rakamların peşinde olmamıştır hiçbir zaman; ama kimin ne derdi varsa, kim hangi noktada tıkanmışsa, kimin sırtında bir desteğe ihtiyacı varsa, her zaman yanında arkasında önünde Müjgan Zaman’ı bulmuştur.

Cumhuriyet’e, onun ilke ve inkılaplarına katıksız bağlıdır. Belki gazete olarak en çok Cumhuriyet okuması bundandır. Aynı oranda Allah ve peygamber inancı ve bağlılığı da tamdır. Bir ayağı çağdaş, diğer ayağı gelenekçidir; zira o hem Anadolu hem de Rumeli kızıdır; zira o hem dünün evladı, hem de yarınların çocuğudur. 

Kalbi yüreği gönlü insan sevgisiyle dopdolu olduğuna şahit olanlardanız. Merhameti fedakârlığı cana yakınlığı da insan sevgisindendir.

Allah Resulünün ‘sizin en hayırlınız insanlara en çok iyilik edendir’ ölümsüz ilkesine, toplumsal iyiliklere tam inanmış başarılı bir uygulayıcıdır o.

Onu tanıyıp da ondan bir iyilik, bir güzellik, bir tebessüm görmeyen yoktur.

Müjgan Zaman, bir ömür iyilikleri güzellikleri vefayı arttıran çoğaltan yaygınlaştıran kişidir.

Müjgan Zaman bir iyilikler prensesidir çevresi için.

Hay iyiliklerinle bin yaşayasın Müjgan Abla.

31.7.2015 - Fahri Tuna

Bu haber toplam 1145 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim