Kim olduğunu bilmeyen, kim olduğunun farkında olmayan kişi ise olaylara, hayata, dünyaya hep başkalarının gözüyle bakar. Özgün fikirleri yoktur; olayları, hayatı hep başkalarının kendilerine gösterdiği gibi yorumlarlar. Kendilerine ait değerleri, inançları bulunmaz; başkalarının değerlerini, inançlarını sahiplenirler ve savunurlar. Başkalarına ait değerleri, inançları sahiplenip savundukları oranda başkalarının gözünde değerli olacaklarına inanırlar.
“Kimlik” kelimesi, “kim” kökünden türetilmiş olup mensubiyetimizi, hangi kişi olduğumuzu ifade etmek için kullanılır.
Bireyi başkalarından ayıran doğuştan getirdiği ve sonradan kazanılan, tutarlı olarak sergilenen özelliklerin bütününe ise “kişilik” denir.
Kimlik bilinci oluşmamış bir kimsenin ise sağlam bir kişilik sahibi olduğunu söylemek mümkün değildir.
Kim olduğunuzu başkaları tanımlarsa kişiliğinizi de başkaları oluşturur ve aslında siz kişiliksiz bir kimliğe bürünmüş olursunuz. Bunun karşılığı da tam olarak şuursuzluktur.
Kendini “muhafazakâr” olarak nitelendiren camiada son yıllarda tam olarak görülen de budur. Müslüman’ı farklı kılan kimliğini, iddiasını muhalif duruşunu kaybetme hâli iyice belirginleşti son yıllarda. Müslümanlarda bir sekülerleşme, dünyevileşme, sıradanlaşma almış başını gidiyor. İnandığı gibi yaşayacak bilinç, şuur ve imandan yoksun Müslümanlar; yaşadığı gibi inanmaya başladı maalesef ki!..
Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra estirilen Kemalizm fırtınası İslami camiayı etkisi altına almış bulunuyor.
CHP’den daha Kemalist takılan, Anıtkabir’de gövde gösterisi yapan AK Parti teşkilatları; abartılı Mustafa Kemal vurguları, Mustafa Kemal’le ilgili aykırı bir söylemde bulunanı anında kızağa çeken, cezalandıran, sindiren AK Parti bürokratları ve medyası… Tüm bunlar kimlik kaybının, şuursuzlaşmanın göstergesi…
Devamı: https://www.dirilispostasi.com/makale/kimliksizlesme-suursuzlasma-ve-siyaset-kurumu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.