• İstanbul 12 °C
  • Ankara 12 °C

Fethi Güngör: PSİKOLOJİK, DÜŞÜNSEL VE KÜLTÜREL BOYUTLARDA BİRLİĞİ SAĞLAYABİLMEK

Fethi Güngör: PSİKOLOJİK, DÜŞÜNSEL VE KÜLTÜREL BOYUTLARDA BİRLİĞİ SAĞLAYABİLMEK
PSİKOLOJİK, DÜŞÜNSEL VE KÜLTÜREL BOYUTLARDA BİRLİĞİ SAĞLAYABİLMEK

Ümmet-i Muhammed’in sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin allâme Muhammed Ebu Zehra’nın 60 yıl önce yayımlanmış olan “İslam Birliği” adlı eserinde yer alan tespitlerinin aradan geçen yarım asırlık süreye rağmen günümüzde neredeyse birebir geçerli olması, kendisini İslam’ın âlimi, mütefekkiri ve önderi gören münevver tabakanın ciddi bir özeleştiri yaparak meseleyi neden ileriye götüremediklerini en azından kendi kendilerine izah edebilmelerini zorunlu kılmaktadır:

 

Müminlerin Tek Bir Ümmet Olduğuna İman Etmek

“İslam birliği, her müminin arzulaması gereken ilahi bir gayedir. Müminlerin tek bir ümmet olduklarına iman etmeyen bir kimse, Kur’an ayetlerine karşı çıkmış, onun hikmetine muhalefet etmiş ve davetinden uzaklaşmış olur. İşlediği bu fiille Allah’a, Rasulü’ne ve müminlere karşı çıkan kimseler güruhuna katılmış olur.

 

Hizipçilik, İslam’ın kesin bir surette yasakladığı ve bizden önce gelip geçmiş iki ümmet olan Yahudi ve Hıristiyanları bu işi yapmaları sebebiyle kınadığı bir günahtır. Aynı günahın bizim dinî ve siyasi düşünce tarzımızı olması gerekenin dışında bozuk şekillere sokması durumunda yapılacak tek şey yeniden Kur’an’ın kılavuzluğuna yönelmemizdir. Ancak bu şekilde daha doğru bir yola girmiş oluruz ki bu yöneliş bizleri izzet ve yüceliğe ulaştırır. Zira; “Asıl şeref, Allah’a, O’nun Elçisi’ne ve inananlara aittir, ama ikiyüzlüler bunun farkında değildirler.” (Münâfikûn 63:8).

 

Tefrikaya Yol Açan Etkenlerden Uzak Durmak

Geçmişte çeşitli sebeplerle birbirimizden uzaklaşmış olsak da şimdi bu ayrılığı bertaraf etmemiz ve tefrikaya götüren etkenlerden uzak durmamız gerekmektedir. Ancak bu şekilde ırkçılık, milliyetçilik ve entelektüel tutkular gibi ayrılık sebeplerinden kurtulmuş oluruz. Zira bunlar, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği bağı koparır; bir araya gelmesini zorunlu kıldıklarının arasında ayrımcılık çıkarır; korumamız ve gözetmemiz gereken değerleri yok eder (s.79).

Çeşitli sebeplerden kaynaklanan anlaşmazlıklar, düşünce, madde ve mana bazında ayrılıklar meydana getirmiş ve tüm bunlar Müslümanlar arasında ciddi parçalanmalara yol açmıştır. Öyle ki Müslüman kimse fikrî boyutta ayrılığa düştüğü din kardeşine Allah’ın şeriatına göre hakikate ulaşmayı arzulayan bir muhalif değil de her an saldırmak için bekleyen bir düşman gözüyle bakmaya başlamıştır. Mezhepçi düşüncedeki taassup, sahibini dinin özüne ve kesin bilgiye destek olmak yerine kendi mezhebinin üstün gelmesine odaklanacak hale getirmiştir. Tarih, geçmişte İslam’ın birliğini yıkan ve Müslümanları şiddetli bir şekilde birbirine düşüren bu durumun etkilerini kaydetmiştir. Hattâ bazı dönemlerde birbirlerinin sapkınlık üzere olduklarına inanmaları sebebiyle iki fırka arasında gerçekleşen katliamlara şahit olduk (s.81).

Dinin özünde ve hakikatinde değil de anlaşılmasındaki düşüncelerinden ötürü birbirleriyle savaşa girişen bu kimselerle güya Allah’a yakınlaşmak adına öz kardeşini katletmekten geri durmayan Âdem’in oğlu Kâbil arasında ne kadar da büyük bir benzerlik vardır!

Günümüzde birbirleriyle çekişen Müslümanlar arasında kardeşi aleyhinde konuşmamak için diline mukayyet olan birini görmek mümkün değildir! Aynı şekilde aramızdaki ayrılıktan ötürü pişmanlık duymamız ve gerçek imanın ancak toplumdaki selametle mümkün olduğunu anlamamız için bize özel bir karga gönderilmesini mi bekliyoruz?! (s.83).

Bizler geçmişte ırkçı etkenler, fikrî tartışmalardan doğan tarafgir dürtüler veya İslam’a karşı önceki asırlardan kalma cahiliye adetleri sebebiyle ihtilafa düşerdik.

Şimdi ise birbirimize muhalefet ediyoruz. Çünkü bizim ayrı düşmemizi arzulayan dış güçler içimize ayrılık tohumları ekiyor, bizlerse Müslümanlar dışında bazı kesimlerle sıcak dostluklar kurmaya çabalıyor ve onlardan destek bekliyoruz! (s.85).

 

İslam Kardeşliğine Dayalı Bir “Ümmet Birliği” Kurabilmek

İslam, Allah’ın “Müminler sadece kardeştirler; öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a karşı sorumlu davranın ki, O’nun merhametine mazhar olasınız!” âyetinde ve Rasulü’nün “Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez. Onu tehlikede bir başına bırakmaz, onu düşmana teslim etmez…” (Buhârî, Mezâlim 3 vd.)” hadisinde anlatıldığı gibi genel bir din kardeşliğine davet eder. Bu mesajı veren daha birçok âyet ve hadis mevcuttur. Din kardeşliğini benimsemeyen ve her İslam ülkesinde karşılaşabileceğimiz bazı kimseler, İslam birliğinin önünde duran en büyük engellerdir (s.91).

Bunlar gayrimüslim politikalarına tâbi olmayı tercih ederler. Bu politikalar ise Müslümanları birleştirici değil bölücü bir metot izler. Müslümanları, yeryüzünde tek bir ümmet olarak kendi değerlerini savunan ve onların amaçlarına engel teşkil eden bir güç olarak görmek istemezler. Bilakis İslam’ın zayıf düşürülmesi, kendilerinin ise yegâne güç sahibi olmaları hırsıyla İslam toplumunun paramparça olması, envaı çeşit gruplara bölünmesini için gece gündüz çalışırlar. İşte, birliğe götüren yolların ilki bu yerli engellerin ortadan kaldırılması için İslam kardeşliğini benimsemeyenlerin ellerindeki otoritenin geri alınmasıdır. Aksi takdirde yeryüzünü büyük bir fitne ve fesat kaplayacaktır. Fitne ise her zaman istenmeyen sonuçlar doğurur ve hedefin dışındaki yollara sevk ederek nihayetinde bizi olması gerekenin aksi yöne götürür (s.93).

 

Psikolojik, Düşünsel ve Kültürel Boyutlarda Birliği Sağlayabilmek

Gerçek birlik, psikolojik ve fikrî boyutta bir olmak ve dinin genel toparlayıcılığını hissetmektir. Tevhid dini olan İslam’a inanan ve Kur’an’ın hükmüyle tek bir ümmet olan kıble ehli insanlar arasında gerçekleştirilmeye en layık olan vahdettir. Nebî (s) İslam kardeşliğinin millî kardeşlik ve bölgesel birliktelikten çok daha üstün olduğunu öğretmek için İranlı Selman ile Habeşistanlı Bilal’i Arap Müslümanlarla kardeş kılmıştır (s.101). İşte, Müslümanlar arasında kurulan bu din kardeşliği bağı, ancak ırkçılık harekete geçtiğinde; her topluluk kendi kavmini ihya etmeye çalışıp milliyetçiliğini ilan ettiğinde darmadağın olur (s.103).

İslam dini her daim birlik olmamızı emrettiği halde tarih boyunca bölünme ve şiddet dönemlerinde soy birliğine yönelme konusundaki yanlış tutum ve davranışlar sürüp gitti. Günümüzde birliği sağlayacak başlıca unsur geçmişte ve günümüzde bölünmeye yol açan tüm sebepleri ortadan kaldırmaktır. Nitekim geçmişte birliği bölen kralların koyduğu sınırlar iken modern zamanlarda birlik bir yandan bu sınırlar tarafından zarar görmekte, diğer yandan Batılıların bize telkin ettiği ve içimizden bazılarının da tabi olduğu bu sapkın görüşlerce tahrip edilmektedir. Günümüzde Müslümanlar arasındaki bölünme her bir Müslüman halkın bir diğerinin içinde bulunduğu şartlardan bîhaber olmasıyla daha da şiddetlenmektedir. Bu sebeple pratik açıdan birliği gerçekleştirecek adımların üç farklı alanda yoğunlaştığını düşünüyoruz:

1- Müslüman toplumlar arasında entelektüel ve psikolojik bir birlik oluşturulmalıdır. Bu birlik ancak İslami düşünceyi bir araya getiren, ümmetin geçmişini araştıran, hayata dair meselelerde bir ortak nokta bulmak ve tüm İslami gruplar arasında yakınlık kurmak için şer’î hükümleri tanımakla meşgul olan ilmî bir heyet tarafından gerçekleştirilebilir.

2- İslam ülkeleri arasında ortaya çıkmış veya çıkabilecek her türlü çekişmenin engellenmesi için çalışmalar yürütülmelidir.

3- Müslümanlar birbirlerini yakından tanımalıdır. Bu ihtiyacı karşılamada en etkili araç ise Kur’an’ın ve Sünnet’in dili olan Arapçadır. Eğer Arap dili ihya edilirse birlik de ihya olmuş olur (s.105-107).

 

Devamı için: http://fethigungor.net/dirilis-postasi/psikolojik-dusunsel-kulturel-boyutlarda-birligi-saglayabilmek/

Bu haber toplam 764 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim